Bölüm 7: Doğum Günü

898 101 36
                                    

Aşk görmekten çok özlemeyi sever
dokunmaktan çok düşlemeyi...
Ve Aşk öyle haindir ki;
nerde imkansız varsa gider yine onu sever.

"Gözlerimle görsem inanmazdım vallahi aşk sen nelere kadirsin."

Ardıç Alparslan'ın doğum günü için o kadar çok hediye fikri düşünmüştü ki bir ara kafayı yiyecek gibi olmuştu. Hem sevip kullanabileceği hem de baktığı zaman Ardıç'ı düşünebileceği bir şey olsun istiyordu. İnternette bulabileceği tüm hediye fikri videolarını seyretmiş ve tanıdığı herkesin fikrini almış olsa da yine de içine sinen bir şey bulamamıştı.
En son Berkeyle kendini GS store'un önünde bulurken Ardıç son sezon bir forma, Berke ise eşofman tarzı bir şey almıştı. Alparslanla aralarının düzelmesiyle Alparslan onu daha az çalışma saatiyle daha çok maaş alabileceği bir işe soktuğundan artık Berkeyle buzları eritmiş, Ardıç olmadan bile konuşur sohbet eder olmuşlardı.

Ardıç'ın pinterestte biraz daha dolanmasıyla aklına güzel bir fikir gelmiş kendini hemen hemen her zaman boya malzemelerini satın aldığı dükkanda bulmuştu. Her ne kadar bütçesini biraz aşmış olsa da Alparslan'ın yüzündeki mutluluğu görmeye değerdi.

Şimdi de odasında masasında oturmuş formanın arkasına özel kumaş boyasıyla Icardi resmi çiziyordu Ardıç. Bundan bir kaç ay önce rüyasında böyle bir şey görse kabus diye uyanırdı fakat hayatın ne getireceği belli olmuyordu işte.

"Abi bak dalga geçme sinirlerim bozuk kötü oldum zaten. Şunu düzgünce çizip boyadıktan sonra kurumaya bırakmam lazım. Ben çok mu mutluyum sence bu durumda olmaktan? Sevdiğimiz için yapıyoruz işte."

"Belli belli sarı kırmızı görmekten şaftın kaymış bünye alışkın değil tabii."
Ardıç masasındaki kalem kutusunu abisine fırlatırken Ali kahkalarla odadan çıkıp kalem kutusunun hedefi olmaktan son anda kurtuldu. Ardıç çizim işlemine devam ederken zilin çalmasıyla kapıya koştu.

"Berke hoş geldin tam zamanında geldin vallahi."
"Hoş buldumm tamamlayalım bakalım şu Alparslan reisin sanat eserini." diyerek içeri girdi Berke.
O Ardıç'ın odasına geçerken Ardıç da çay koymak için mutfağa geçmişti.
Berke kenarların üzerinden geçip çerçeveyi belirginleştirirken kapının açılmasıyla başını kaldırdı.  Ardıç'ı görmeyi beklerken banyodan yeni çıkmış üzerinden sular damlayan ve altında sadece bir havluyla dikilen Ali'yi görmeyi hiç beklemiyordu.

"Aa kusura bakma geleceğini bilmiyordum sen Berke olmalısın." dedi Ali  elini uzatarak. Berke de elini uzatırken gözleri ister istemez Ali'nin belirgin karın kaslarına ve kendini havlunun içinden belli eden v çizgisine kaymıştı. Berke yarım ağızla memnun oldum derken başını başka tarafa çevirmeye çalışsa da beceremiyordu. Resmen büyülenmiş gibi çocuğa kitlenip kalmıştı. Ardıç çay tepsisiyle içeri girerken tanıştınız mı diyerek çayları masaya bıraktı.
"Abi biliyorsun Berke bizim okuldan en yakın arkadaşım. Bu da canım abim Ali."
Ali saçlarını havluyla kuruturken gülümseyerek tanıştık biz dedi. "Neyse ben başka odada giyineyim o zaman."  dedikten sonra odadan çıktı.

"Abin spor falan mı yapıyor?" diye yutkunarak sordu Berke.
"Ali abim mi? Yok telefoncuda çalışmadan önce inşaatlarda çalışıyordu ara sıra fırınlara un falan taşıyordu. O yüzden kas yapmış olabilir."
"Abinin bu yakışıklı olduğunu bilmiyordum."dedi Berke. Nedense biraz sıcak basmıştı.

"Hayrola Berke bey beğendiniz galiba." dedi Ardıç takılarcasına.
"Yok bizde yakışıklıya yakışıklıya denir ya ondan dedim ben. Hem Berkeler hep kızlarla takılır bilirsin." dedi Berke geçiştirircesine.
Ardıç iyi öyle olsun bakalım derken ikili çizime dönmüştü. Ardıç boyama kısmına geçerken Berke de ona renkler ve boyama teknikleri konusunda tavsiyeler veriyordu.
Odanın kapısı tekrar açıldığında Ali normalden daha özenli hazırlanmış bir şekilde "Çıkıyorum ben bir isteğiniz var mı?" diye sordu.

ARDIÇ (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin