Bölüm 20: Haber

605 75 6
                                    

Alparslan, Ardıç'a sarılmış uyurken telefonunun titreşimiyle uyandı. Uyku mahmurluğuyla telefonu eline alırken tam arayan kişiye sövecekti ki Gülşah ismini görmesiyle duraksadı. Ardıç'a ulaşamazsa diye ne olur ne olmaz onun telefonunu da almıştı genç kadın. Saate baktığında gece dörtte yaklaştığını görünce endişelenmeden edemedi.

Alparslan Ardıç'ı uyandırmadan odalarından çıkarken aceleyle salona giderek telefonu açtı.
"Alo?"
"Alo Alparslan. Benim Ardıç'ın ablası Gülşah."
"Buyur abla kötü bir şey yok umarım?
"Annemi hastaneye kaldırdık. Şimdi yoğun bakıma aldılar. Ardıç çok telaş eder diye seni aradım. Sen sakin bir şekilde izah edersin durumu ablacım." dedi Gülşah ağlamaklı bir sesle.
"Tabii abla hangi hastaneyse ben Ardıç'ı da alıp hemen geliyorum." diyerek telefonu kapattı Alparslan. Gülşahın hastanenin konumunu göndermesiyle hemen banyoya girip ayılmak için yüzünü çabucak yıkadı. Sessiz bir şekilde dolabına doğru ilerlerken eline geçen ilk pantolon ve kazağı üzerine geçirdi.

Ardıç'a bunun haberini nasıl vereceğini bilemezken yavaşça yatağın ucuna oturdu.
"Ardıç'ım." diye kısık bir sesle seslenirken bir yandan da yanağını okşuyordu. Ardıç olduğu yerde kıpırdanırken en son gözlerini aralayarak Alparslan'a baktı.

Kocaman bir şekilde esnerken "Bir şey mi oldu Alparslan?" diyerek yattığı yerde gerindi.
"Bir şey oldu ama endişelenmeni istemiyorum tamam mı? Şimdi sakince giyinip hastaneye gidileceğiz."
Ardıç hemen yattığı yerden kalkarken "Dedene mi bir şey oldu noldu?" diyerek dolabına yöneldi. Hemen ilk gördüğü şeyleri üzerine geçirirken "Bir şey söylesene Alparslan!" diyerek sitem etti.

Alparslan endişeyle ensesini kaşırken "Anneni hastaneye kaldırmışlar. Şu an yoğun bakımdaymış." dedi bir çırpıda.

Ardıç'ın rengi anında solarken şokun etkisiyle olduğu yerde dondu.
Alparslan sevgilisinin yanına hızlı adamlılarla ulaşırken hemen onu teselli edercesine kolları arasına aldı.
"Alparslan anneme kötü bir şey olmadı değil mi? Ablam neden beni aramadı? Nolur söyle saklama benden." dedi Ardıç ağlayarak.

"Yok sevgilim öyle olsa öyle olur mu? Ablan sadece uyku mahmurluğu ile telaşlanma diye beni aramış. Şimdi hemen arabamıza binip anneni görmeye gidelim olur mu?"

Ardıç başını sallarken bir yandan da ağlamaktan akan burnunu çekiyordu. Aralık ayının soğuğu gittikçe iliklerine işlerken hemen arabaya binip hastanenin yolunu tuttular.

Yoğun bakım ünitesinin olduğu katı bulurken hızla merdivenlerden çıktı Ardıç. Kata ulaştığında Ahmet abisinin kenarda ağladığını, Ali abisinin bir köşede Gülşah ablasına sarılarak teselli ettiğini gördü. Yusuf ile Baran ise başını duvara yaslamış öylece duruyordu.

"Abla!" diyerek koşarak ablasının yanına gitti Ardıç. İkili birbirini görünce tekrar ağlamaya başlarken sımsıkı birbirlerine sarıldılar.

"Noldu anneme?"
"Uyurken normalde arada sayıklar biliyorsun. Odasından ses gelince yine öyle bir şey zannettim. Ama içime sinmedi gidip kontrol ettiğimde nefes alamıyordu. Sanki biri onu boğuyormuscasına kıpkırmızı olmuştu. Sonra da hemen ambulansını aradık. Hastaneye geldiğimizde hemen yoğun bakıma alıp entübe ettiler. Nöbetçi doktor hastanın durumunu mesai saatinde gelecek olan doktordan öğrenebilirsiniz dedi."

"Zeynep nerede?"
"Komşuya bırakmak zorunda kaldık. Bir şeyler olduğunu anladı ama sesini çıkartmadı. Çok korktu o da." dedi Ali abisi.

ARDIÇ (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin