Bölüm 38: Yusuf

170 32 13
                                    

"Bilal!"

Yusuf yatakta Bilal'in sert hareketleriyle savrulurken piercingli dilin ağzının içine girmesiyle inledi. Bilal'in kullandığı sigaranın tadı ağzını işgal ederken Bilal'in hareketlerinin hızlanmasıyla çığlık attı. Bacaklarını kaldırıp Bilal'in beline dolamasıyla Bilal Yusuf'un ağzının içine doğru inlerken ikisi de sona yaklaştığını hissetmiş olacak  ki hareketlerini daha hızlandırmış daha sonra aynı anda doruk noktasına ulaşmışlardı.

Bilal kendini yatağın yan tarafına doğru bırakırken Yusuf'un içinden çıkmadan kendine doğru çekti sevgilisini. Boynuna kocaman bir ısırık bırakırken geri dönüp saçlarını sevdi Yusuf sevgilisinin.

Her şey onun içindi zaten şu ana kadar yaptıkları yapacakları. Her şey o bir daha hapise girmesin ikisi birlikte yine  mutlu olsun diyeydi.

"Selinden haber var mı?" diye sordu Yusuf Bilal'in saçlarını ve yüzünü sevmeye devam ederken.

"Tutuklanmış. Nerden buldularsa kardeşinin suçlamalarının yanında uyuştucu sevkiyatı yaparken videoları delil gösterip ayrı bir dava açmışlar. İçeriden çıkması nerden baksan bir otuz yılı bulur artık. Alparslan kendi için olsa çok uğraşmazdı ama konu kardeşin olunca elinden geleni ardına koymamış piç herif."

"Baban hala Alparslan konusunda sıkıştırıyor mu seni?" diye sordu Yusuf elini sevgilisinin göğsüne doğru kaydırarak.

"Bilmiyorum ki güzelim telefonlarını açmıyorum artık. O da sıçtımının pezevengi yıllardır Ertuğrul Karanlıyla baş edemedi diye hıncını benden çıkardı. Allahtan Altan Karanlı oğlunun fişini çekmiş de rahat bıraktı beni."

Yusuf anladığını belli edercesine başını sallarken öpüşmekten şişmiş dudaklarına bir öpücük daha kondurdu sevgilisinin .

"Sende Ardıç aracılığıyla Alparslan'ı araştırmayı bırak artık. Ne yasadışı bir şey bulabildik ne de ikisini ayırıp Karanlılara zarar verebildik. Üzerimize kalmadığına şükredelim yeter ki."

"Bilal... Babamdan son kez para alabildim bende. Şu son sevkiyatı da yapıp gitsek ya burdan. Gürcistan üzerinden Rusya'ya geçeriz. Yeni bir hayatımız olur. Çok korkuyorum bizi yine yakalayacaklar da seni hapse gönderecekler diye. Senden ayrı kalacağım diye korkmak istemiyorum artık ben."

Bilal Yusuf'un büzerek konuştuğu dudaklarına sert bir öpücük kondururken "Gidelim aşkım." dedi. "Ben babamın kasalarını boşaltayım. Dediğin gibi son sevkiyatı da hallettik mi ömrümüz boyunca yeter o paralar. Sen yeter ki yanımda ol gerisi hallolur."

Yusuf kafasını onaylarcasına sallarken içinde hissettiği sertlikle küçük bir çığlık attı. Bilal Yusuf'u altına alıp tekrar üstüne çıkarken ikili evlerinde son kez çılgınca sevişti.

                  ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Ardıç evinin kapısını tıklatırken aylar sonra özlemle baktı büyüdüğü eve. Ablasının "Geliyorum!" sesi yankılanırken kapının açılmasıyla kocaman gülümsedi Gülşah ablası.

"Ablacım hoş geldin geç içeri ayakta kalma."

"Hoşbulduk abla. Annem geldi mi?" diye sordu Ardıç ayakkabılarını çıkartırken. Bugün annesi nihayet rehabilitasyon merkezinden çıkmış fizik tedaviye belirli günler devam etmek üzere temelli evine dönmüştü.

"Geldi geldi geç içeri." dedi Gülşah kardeşinin hırkasını askılığa asarken.

Koridorda "Abi!" diye bir çığlık duyularken koşarak abisine sarıldı Zeynep.

"Zeynep yavaş abin hamile. Bebeklere zarar vereceksin." diye azarladı Gülşah kardeşini.

Ardıç "Bir şey olmaz abla." derken Zeynep gözlerini kocaman açarak "Bebek mi var burada?" diye sordu abisinin şişkin karnını göstererek.

"Evet iki tane var hatta. Biri kız biri erkek. Elini karnına koyarsan sana selam verirler belki." dedi Ardıç kardeşinin saçlarını severken.

Zeynep çekinerek elini abisinin karnına koyarken hissettiği hareketle şaşkınca gözlerini açarak "Selam veriyorlar cidden abi!" dedi sevinçle.

"Sana bir kaç torba getirdim ablam girişe kaldırmıştır. Bak bakalım beğenecek misin?" derken Zeynep'in koşturmasıyla salona geçti Ardıç.

Sevda hanım oğlunun geldiğini görünce hemen televizyonun sesini kısarken ikili birbirine bakarak kahkaha attı. Selamlaşmak için ne annesi kalkabiliyor ne de Ardıç eğilebiliyordu.

"Gel bari yanıma otur da öpeyim seni oğlum." dedi Sevda hanım yanındaki koltuğu patpatlayarak.

Ardıç hemen annesinin yanına otururken hemen sarılarak kadının kokusunu içine çekti. "Nasılsın oğlum? Torunlarım nasıl?"

Ardıç elini karnına koyarken "İyiyiz babaanneleri." dedi. "Hareketliyiz bu aralar. Hele kızım var ya Alparslan'ın sesini duysun zıplıyor içeride."

Gülşah hemen çayları ve hazırladığı tabakları servis ederken "Sana bir sürprizimiz var Ardıç." dedi heyecanla.

Ardıç merakla ablasına bakarken koltuğun altından bir bohça çıkardı genç kadın. İğnesini çıkartıp örtüleri teker teker açarken içinden çıkanlara bakarken sevinçle elini ağzına götürdü Ardıç.

"Bebek bohçası hazırladık sana. Merkezde otur otur sıkıldık tabii baktık örgü en iyi el egzersizi anneme de iyi geliyor. Çeşit çeşit şeyler ördük bebişlere." dedi Gülşah ablası.

Ardıç heyecanla incelerken içinde çeşit çeşit bebek battaniyeleri, yelekler ve patiklerin olduğu bohçaya baktı sevinçle.

"Abla, anne çok güzel olmuş bunlar çok teşekkür ederim." dedi Ardıç oturduğu yerden ikisine de sarılırken.

"Ne demek oğlum. Eldiven, mendil, bandana, bere ne örülebiliyorsa koymaya çalıştık içine. İkisi sağlıkla büyüsün kullansınlar inşallah."

"İnşallah annem." dedi Ardıç. Ablasının da karşısına oturmasıyla çantasından bir kağıt çıkarırken sorar gözlerle ona bakan annesini yanıtladı.

"Babam temelli yurt dışına taşınmış." diye konuya girerken Gülşah şaşkınca gözlerini açarak kardeşine baktı. Kardeşi hala babasıyla olanlardan haberdar değil zannediyordu. Annesi devam et dercesine kafasını sallarken "Ortada yokken kazandığı malvarlığını bana devretmiş." diyerek devam etti Ardıç. "Bende senim hastane masraflarını içinden ödedikten sonra geri kalan parayı sana devretmek istiyorum anne." dedi Ardıç hemen.

"Buraya imza atman yeterli olacak gerisini Alparslan'ın avukatları halledecek." diyerek bitirdi sözünü.

Ardıç annesinin sıkıntı çıkarmaması için dua ederken "Bu evlerin tutarı ne kadarmış biliyor musun Ardıç?" diye sordu annesi.

Ardıç şaşkınlıkla annesine bakarken "Alparslan araştırdı üçünün toplam değeri on iki milyon ediyor anne. Bir de sekiz milyon nakit var."

Gülşah paranın büyüklüğü karşısında şaşkınlığını gizleyemezken "Benim hastane masraflarım ne kadar tutuyor belli mi?" diye sordu Sevda Hanım.

"Yaklaşık altı milyon da senin tedavi masrafların." dedi Ardıç hemen.

Sevda hanım bir süre oturduğu yerde düşünürken "Benim hastane masraflarımı içinden düş. Evleri satın yedi kardeş arasında bölüşün. Benim hastane masraflarım yeterince fazla zaten. Şu an oturduğum ev bana yeter." Dedi en sonunda.

Ardıç tam itiraz edecekken "Başka türlü kabul etmem oğlum." dedi. "Kardeş başına iki milyon gibi bir miktar düşüyor sen hamilesin masrafların olacak evleneceksin, Gülşah ablan evlenecek. Ahmet abin kendine bir hayat kurar, Baran da çalıştığı kahvehaneyi devralır. Ali'm üniversite okur belki. Zeynebimin de hayat garantisi olur o para. Yusuf da ne halt ediyorsa eder."

Ardıç ablasına bakarken Gülşah ablası onaylarcasına başını salladı. "Tamam o zaman anne evler satılsın. Senin de masrafların ödendikten sonra parayı sana aktarırım. Sende bize paylaştırırsın."

Gülşah sevinçle gözlerindeki yaşı silerken "Ara Feridun'u gelsin istesin seni." dedi Sevda hanım kızına.

Ardıç sevinçle ablasına sarılırken üçü heyecanla plan yapmaya başladılar.

Yakında düğünleri vardı.

Yusuf herkese aslan Bilal'e kedi gibi maşallah.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ARDIÇ (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin