Bölüm 11: Yemek

823 72 18
                                    

"Alparslan insanlar neden ben 38. Kata basar mısınız dediğimde bana dik dik baktılar?" diye sordu Ardıç.

İkili Alparslan'ın yaralarını sardıktan sonra beraber dışarıda akşam yemeği yemeye karar vermişlerdi.
"Çünkü 38. Kat bana ait güzelim de ondan. Genelde sırf sekreterim Suna ve ben bulunuruz o yüzden benimle ne işin olduğunu merak ettikleri için bakmışlardır. 39. Katta da babamın ofisi var ama aslında dedeme ait."
"Aaa bu ruh eşlerinden bahseden deden mi?"
"Yok o annemin babası onu da çok severdim ama rahmetli oldu o. Bu Karanlı holdingi Türkiye'nin en büyük şirketlerinden biri haline getiren Altan dedem. Şirketi de onun babası kurmuş zaten. Şimdi bütün yönetimi babama devretti kendisi evinde yalnız yaşıyor. Resimleri de çok sever tanıştırırım mutlaka tanısan çok seversin."

"Tanışmayı çok isterim bende." dedi Ardıç gözleri parlayarak. İkisi arabaya binerken "Ne yemek istersin Ardıç'ım?" diye sordu Alparslan.
"İskender yemeye gidelim."
"O zaman seni çok güzel bir yere götüreceğim bayılacaksın."
Ardıç merakla beklerken Alparslan arabayı çalıştırdıktan sonra yola çıkmışlardı.

"Alparslan sen hala bana neden ofiste kriz geçirdiğini anlatmadın." dedi Ardıç aklına gelerek.

Alparslan sıkıntıyla iç çekerken Ardıç'ın elini tutarak parmaklarını birbirine kenetledi. Bir yandan Selin'in nasıl bir insan olduğunu bilmek onun en büyük hakkıyken bir yandan da üzülüp bu konuya kafasını takmasını istemiyordu.

"Anlatacağım Ardıç'ım sadece arabada konuşulacak bir konu değil tamam mı? Daha sakin bir zamanda söz anlatacağım." dedi Ardıç'ın avucundaki elini öperek.

Ardıç sıkıntıyla kafasını salladıktan sonra arabayı park edip restorana doğru ele ele yürüdüler. Alparslan'ın onu ikinci kere geçiştirdiğini fark etse de üzerinde durmak istemedi Ardıç. Elbet hazır olduğu zaman anlatırdı bu yüzden onu sıkıştırmak istemiyordu.

Ardıç etrafına baktığında okullarına çok yakın bir yerde olduklarını gördü.
Restorana girdiklerinde "Hoşgeldin Alparslan'ım." dedi sevecen yapılı bir abi. "Hoş bulduk abim. Bu benim Ardıç'ım. Ardıç bu da çok sevdiğim bir abim kafeteryada seni kesmediğim zamanlarda burda takılıyorduk Göktuğlarla." dedi Alparslan.

Ardıç Alparslan'a uyarırcasına dirseğini geçirirken elini uzatarak memnun oldum dedi. Bu duruma alışması lazımdı belli ki Alparslan şehrin yarısını tanıyordu.

İkili güzel bir masaya otururken Alparslan sipariş vermek üzeri garsonu çağırdı.
"Ooo Alparslan bey hoşgeldiniz. Sen de hoş geldin yenge."
Ardıç gözlerinden ışınlar çıkarak ona yenge diyen garsonu görmeye çalışırken şaşkınlıkla "Berke!" dedi.
"Ya Berke ya. Biz seni depresyonda biliyorduk Ardıç bey meğerse ruh eşinizle gezmelerdeymişsiniz."

"Bugün barıştık biz de. Öyle bir anda gelişti yani. Sana anlatacaktım yoksa anlatmaz mıyım." dedi Ardıç Berke'nin kırılmamasını umarak.

Berke onun bu haline gülerken "Dalga geçiyorum Ardıç'ım sizin adınıza çok mutlu oldum." dedi ikisine bakarken. Ardıç içi rahatlamışcasına gülümserken Alparslan dik dik Berke'ye bakıyordu.

Berke ne söylediğini hatırlamış olacak ki "Ardıç yani Ardıç demek istedim. Aman susayım da ben bu işimden de olurum falan sakata gelmeyelim. Neyse siz ne yemek istersiniz aşk kuşları?"

"Ben iskender yemek istiyorum üzerinde tereyağ olsun. Yanında da kola." dedi Ardıç. Alparslan da aynısından sipariş vererek Berkeyi mutfağa doğru uğurladılar.

ARDIÇ (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin