Bölüm 23: Mutluluk

470 62 4
                                    

Nihayet Alparslan'ın beklediği gün gelmişti.

Sabahtan beri içi içine sığmadığı için evin içinde oradan oraya hareket ediyor Berke'den gelecek olan her şeyin hazır olduğuna dair mesajı bekliyordu.

"Alparslan sen iyi misin?" diye sordu Ardıç. Bugün ikisinin de programı boş olduğundan battaniyesini üzerine almış salonda kitabını okuyordu.

"İyiyim sevgilim çok iyiyim. Aşırı iyiyim hemde." dedi Alparslan yerinde duramazken. Koridora doğru ilerlerken holdeki aynadan tekrar kendine baktı. Saçlarını bugün için özenle düzeltmiş, tıraşını dikkatli bir şekilde olmuştu. Siyah gömleğinin yakalarını düzeltirken aynı renkteki kot pantolonundaki kemerini yukarı çekti.

Cep telefonu cebinde titrerken Berke'nin hazırız mesajıyla gülümseyerek hemen telefonunu geri koydu.

"Ardıç'ım çok sevdiğim bir abim yeni bir mekan açtı oraya yemeğe mi gitsek bu akşam?" dedi Alparslan salona girerken.

Ardıç kitabını yanına bırakırken "Olur sevgilim, benim de canım sıkılmıştı zaten. Berke'nin çalıştığı mekanın sahibi mi açtı yeri?" diye sordu.

"Yok doğum günümün olduğu mekan var ya? Oraya yakın güzel bir restaurant açtı onun sahibi. Yemeğimizi orda yiyelim diye düşündüm. Kendisi de sevdiğim biri hem tanışmış olursunuz." dedi Alparslan gözleri ışıldayarak.

"Olur gidelim tabii."
"E o zaman giyin de çıkalım."
"Alparslan saat daha üç. Akşam yemeğini şimdi mi yiyeceğiz?"
"Ondan önce biraz sahil havası alırız diye düşünmüştüm. Hava da güzel bugün."

Ardıç camdan dışarı bakarken cidden hava aralık ayından beklenmeyecek şekilde güneşli ve parlaktı.
Kendini hemen duşa atarken hızlıca yıkanıp kıyafet dolabına doğru ilerledi.

Alparslan bugün ekstra şık ve heyecanlı olduğu için ne giyeceğine dair kafası karışmıştı Ardıç'ın. Bir açılışa mı gidiyorlardı yoksa restaurant çoktan açılmış mıydı anlamamıştı. Alparslan'a sormaya çalışsa da genç alfa onu dinlememiş parfümünü üçüncü kez üzerine boşaltmıştı.

En son fikrini sormak için Berke'yi aramaya karar verdi.

"Alo gün ışığım?" diye açtı telefonu Berke.
"Berke nasılsın?"
"İyiyim canım da hayrola bir şey mi oldu?" diye sordu Berke endişeli bir sesle. Ardıç'ın gerginliği ses tonundan bile belli oluyordu.
"Yok olmadı da Alparslan beni yemeğe götürecekmiş sabahtan beri hazırlanıyor bir şeyler yapıyor önemli bir şey mi anlamadım. Restoran ya açılacak ya da açıldı da ilk biz yemek yiyeceğiz emin değilim. Ne giyeyim sence?"
"Bak Ardıç beni dinle tamam mı? Çok iyi gözükmen lazım. Bugün parlaman güneş gibi ışıldaman gerek. Saçını falan da yap mutlaka. Alparslan sana güzel bileklik kolye falan almıştı onları tak. Saten beyaz gömleğini giy."

"Aralık ayındayız Berke."
"Beni hiç ilgilendirmez zenginler üşümüyorlar senin de alışman gerek. Altına kalçalarına çok iyi oturan bir pantolonun var ya onu giy. Bunu dediğimi Alparslana söyleme ama. Bir de krem rengi deri ceketini giydin mi tamamdır."

"Kesin hasta olacağım."
"Bugünü atlat da sonra ne istersen olursun."
"Ben anlamadım neyin bu kadar önemli olduğunu. Hem sen nerden biliyorsun ki?"

"Ya Alparslan beni işe soktu ya restaurantta onun sahibi abi de gidiyor o anlattı böyle birbirlerini kolluyorlarmış özel günlerde sürü iç güdüsü müdür bilemedim ama özel bir geceymiş."

"Tamam o zaman dediklerini giyeyim ben."
"Azıcık makyaj da yap mutlaka."

Ardıç homurdanırken Berke'ye teşekkür edip telefonu kapattı.
Telefonundan hazırlanırken dinlediği müzik listesini açarken kıyafetlerini çıkarmış hareketli müzikler eşliğinde keyifle giyinip görünüşünü tamamlamıştı.

ARDIÇ (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin