Bölüm 36: Yeniden Doğuş

192 39 12
                                    

İlkbaharla doğanın uyanışı, hayvanların inlerinden çıkması çiçeklerin yeniden açması yeniden doğuşu hatırlatırdı Ardıç'a hep. Senelerce resimlerinde bu temayı işleyen Ardıç sonunda yeniden doğduğu bahara kavuşmuştu.

Bebekleriyle savaşmış hayatta kalma savaşını başarıyla kazanmıştı. Şimdi Alparslan'ın evlerinde onun için hazırladığı resim atölyesinde resme yeni başlayanlar için videolar çekiyordu.

Her ne kadar ilk başlarda çalışmama fikri onun canını sıksa da danışman hocasının verdiği fikirle umutları tekrar yeşermiş hem sevdiği mesleğini yapacak olmak hem de insanları resimle tanıştırmak fikri aşırı hoşuna gitmişti.

Küçük küçük detaylardan başlamıştı videolarını çekmeye. Düz çizgi nasıl çekilir, persfektif nedir, renklendirme nasıl yapılır tarzında bir sürü video çekmişti. Daha sonrasında ise yeni başlayanlar için manzara resimleri, portre resimi gibi devam etmişti video serisi. Ardıç ilk ilgi görmeyeceğini düşünse de her geçen gün beklediğinden daha fazla görüntülenme almak hem onu mutlu etmiş hemde videolara daha sıkı sarılmasını sağlamıştı.

Tabii bunda Alparslan'ın desteğinin etkisi de büyüktü. Video çekme fikrini açıkladığı anda ışıktan tut son model kameralara kadar bir sürü malzeme almıştı genç alfa. Videolarını editleyen ve yabancı dile çeviren üç kişilik bir ekibi bile vardı.

Onlar sayesinde Ardıç'ın Resim Atölyesi youtube kanalı kısa sürede yirmi beş bin aboneye ulaşmıştı. Mutluydu Ardıç hem oturarak video çektiğinden yorulmuyor hemde ülkesindeki ve yabancı ülkelerdeki insanlardan destekleyici bir sürü mesaj alıyordu.

Bitki çayını yanında sehpaya bırakırken mail adresine gelen mailleri okumaya devam etti. Artık bir sabah rutini olmuştu bu onun için. Sabah Alparslan ile kalkıyor kahvaltı ettikten sonra onu zorla derslere girmesi için okula gönderiyordu. Sonrasında ise insanların ona gönderdiği mailleri okuyordu. Çoğu Ardıç'ın videolarıyla resim çizmeye başlayan insanların çizdiği resimlerdi.

Düzenli mail gönderen insanların resimlerindeki gelişmeleri gözleriyle şahit olurken ister istemez duygulanmadan edemiyordu. Bir kaç kişinin mailine daha cevap verirken kapının çalmasıyla olduğu yerde doğruldu.

Artık dördüncü ayı geride bıraktığından yavaş yavaş bel ağrıları başlamış hareketleri gittikçe yavaşlamıştı.

"Geliyorum!" diye seslenirken koltuktan destek alıp yavaşça ayağa kalktı. Kapının gözünden bakarken tanıdık bir yüzü görmesiyle hemen kapıyı açtı.

"Altan dede hoş geldin! Ne güzel sürpriz." dedi Ardıç yaşlı adamın elini öperken. Altan bey ne kadar kızsa da yaşlı olduğundan elini öpmeden geçmek istemiyordu.

"Hoşbulduk oğlum. Hadi daha fazla ayakta kalma geç sen içeri geliyorum ben ayakkabılarımı çıkarmak uzun sürüyor yaşlılık malum." dedi yaşlı adam.

Ardıç kafasını sallarken hemen mutfağa gidip buzluktan börek, poğaça ve pasta çıkardı. Alparslan'ın çevresi geniş olduğundan evlerinden misafir eksik olmuyordu. Ardıç da eskisi gibi mutfağa giremediğinden ablasıyla bir gün oturmuşlar ve buzluğu çeşitli yiyeceklerle doldurmuşlardı.

Hemen yiyecekleri pişmesi için fırına koyarken içinde her zaman hazır taze çay bulunan makinenin düğmesine bastı.

Altan Karanlı salondaki tek kişilik koltuğa otururken Ardıç da hemen karşısına oturdu.

Ardıç adamın solgun yüzüne bakarken "Hayrola Altan dede kötü bir şey mi oldu?" diyerek sordu endişeyle.

"Asrın şirketini mal varlıklarının hepsini Alparslan'a bırakıp nişanlısıyla yurt dışına kaçmış." dedi yaşlı adam kederli bir sesle.

ARDIÇ (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin