Bölüm 27: Olasılıklar

396 66 19
                                    

Alparslan başını ellerinin arasına alırken gözleri boşluğa takılmış bir şekilde öylece duruyordu.

Ambulans'a bindiklerinde iki acil servis gezmişler ikisi de dolu olduğu için kapılarından dönmüşlerdi. En son Ardıç'ın nabzı iyice yavaşlarken Alparslan delirmiş, araya dedesini sokmasıyla şehrin en ünlü özel hastanesine gelmişlerdi.

Hastaneye girdiklerinde gelen doktor hemen ameliyathaneyi hazırlamaları için emir vermiş, Ardıç'ını apar topar götürmüşlerdi.

Şimdi bekleme alanı Ardıç'ı seven insanlarla doluydu. Berke ve Gülşah bir köşede ağlıyor, Ali ikisini de teselli etmek isterken onun da gözyaşları yanaklarından akıyordu. Baran ve Ahmet şok olmuş bir şekilde yere çökerken Yusuf sinirli bir şekilde koridorda volta atıyordu.

Göktuğ arkadaşını teselli etmek istercesine yanında dururken daha bir çok arkadaşı hastane koridorunu kalabalıklaştırmamak için hastanenin bahçesinde bekliyordu.

Alparslan ellerini başının iyi yanında çekerken sanki ilk defa varlıklarını fark ediyormuş gibi ellerini inceledi. Yer yer kan izleri ellerinde dururken başını kazağına çevirmesiyle kendi kazağının da büyük bir kısmının kana bulanıp yırtık olduğunu gördü.

"Allahım nolur onu alacaksan beni de al." diye sayıklarken ağzından kocaman bir hıçkırık kaçtı.

"Alparslan gözünü seveyim sakin ol." dedi Göktuğ arkadaşını yatıştırmak için.

"Bana bak Göktuğ. Eğer Ardıç'a bir şey olursa bunu yapanı bulur ilk onun canını alır sonra da kendi hayatıma son veririm duydun mu beni? Öyle bir şey olursa beni asla durdurmayacaksın."

"Alparslan saçmalama oğlum." dedi tanıdık bir ses.

Alparslan kafasını kaldırdığında dedesinin bastonuyla koridorun başında durduğunu gördü.

Yaşlı adam torununun yanına otururken "Ardıç'ımı koruyamadım dede." diye hıçkırdı Alparslan yaşlı adam torununa sarılırken. "Kanlar içinde kollarımda yığıldı bir şey yapamadım."

"Ardıç'ımı ve bebeğimizi koruyamadım." diye Alparslan daha çok ağlarken Yılmaz kardeşler duydukları karşısında şoka uğramış Gülşah daha şiddetli ağlamaya başlamıştı.

"Ne bebeği?" diye sordu Yusuf.

"Alparslan da bilmiyordu. Ardıç dün akşam hamilelik testi yaptığında öğrendi. Telefonda Alparslan'a söylemesini beraber doktora gitmelerini söyledim. Alparslan'a sürpriz yapmak istediği için söylemek istemedi bugün öğleden sonda ultrasona gittikten sonra fotoğrafını gösterecekti." dedi Berke ağlarken.

Altan Karanlı "Ah yavrum benim." derken Alparslan duydukları karşısında daha da kahrolmuştu. Şu an Ardıç'ıyla beraber bebeklerinin haberini kutlayacakken onu soğuk hastane koridorunda beklemek içini dağlıyordu.

Koridorun başında beyaz önlüğüyle bir doktor belirirken Alparslan hemen ayağa kalktı.

"Ardıç Yılmaz ameliyata alınmak için hazır. Sadece bir kaç prosedür kaldı."

"Durumu nasıl?"

"Bıçak bebeğin kesesine denk gelmemiş ama maalesef iç organları zarar görmüş. İkisini de kurtarmak ilk önceliğimiz fakat bebek de olduğu için ameliyat çok riskli."

"Bebek umrumda değil. Ben Ardıç'ımın iyileşmesini istiyorum."

"Kendine gel Alparslan." dedi Altan Karanlı.

"Dede bunu söylemek kolay mı zannediyorsun? Bende isterim ikisine de sağ salim kavuşmayı ama bebeğe bir şey olsa da ileride tekrar bir çocuk sahibi olma imkanımız olabilir. Ama Ardıç'ıma bir şey olursa ben yapamam yaşayamam."

ARDIÇ (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin