Bölüm 4 : Özür

1K 95 26
                                    

"Birinden hoşlanmak tuhaf derecede sahiplenici bir duyguydu; hikayelerinin tamamını herkesten önce öğrenmek ve bazen onun hakkında her şeyi bilen tek kişi olmak istiyordunuz."

"Merhaba ben gofret aldım bir tane ve nescafe de istiyorum şekersiz."
"Otuz lira tuttu sizin, kahvenizi teslimat bölümündeki arkadaştan alabilirsiniz." Ardıç parayı alıp müşteriye iyi günler diledikten sonra sıradaki müşteriyi karşıladı. "Merhaba, ne alırdınız." Ardıç kafasını kaldırmadan parayı kasaya yerleştirirken cevap gelmeyince soruyu yineleyip kafasını kaldırdı. Gelen kişinin Alparslan olduğunu gördüğünde derin bir nefes aldı. Normalde bir şey istese bile arkadaşlarından ister onlara aldırırdı fakat araları bozulduğundan beri her gün kafeteryada sıraya giriyordu genç adam. "Konuşmak istiyorum." Diyerek yanıtladı Alparslan. "Maalesef 'konuşmak istiyorum' şeklinde bir şey satmıyoruz. Çay veya kahve verebilirim ? Ayvalık tostumuz da güzeldir tavsiye ederim." Diyerek yanıtladı onu Ardıç. "Bak Ardıç kaç gündür sana ulaşmaya çalışıyorum ama derslerden sonra hemen kaçıyorsun, kafeterya vardiyanı değiştirdin derslere girmek zorunda olduğum için seni göremiyorum. Nolur beni bir dinlesen?" diyerek yalvarır gözlerle baktı Alparslan. "Vermek istediğim mesaj yerine ulaşmış işte Alparslan. Seninle görüşmek istemiyorum yüz yüze gelmek istemiyorum. Şimdi bir şey alacaksan al insanları da daha fazla sırada bekletme. "Sadece beş dakika söz sonra bir daha istemezsen konuşmayız." Ardıç sıkıntıyla derin bir nefes alarak "Tamam ama mesaimin bitmesini beklersin. Anlaştık mı?" Alparslan başını hevesle salladıktan sonra önündeki çikolatalara bakıp "Hangisi güzel bunların?" diye sordu. "Hepsi güzel ama ben en çok bunu seviyorum." dedi Ardıç eliyle göstererek. Alparslan son kalan beş taneyi alarak parasını ödedi. Çikolataları almadan uzaklaşırken Ardıç arkasından bunları unuttun diye seslenince "Onlar senin için." diyerek kafeteryadan ayrıldı. "Ayy Alparslan çok yakışıklı değil mi? Okulda onunla beş dakika konuşabilmek için bir çok sey yapılabilecek omega tanıyorum ben de dahil." Ardıç sıradaki müşteri kıza kibarca gülümserken "Ne alırdınız ?" diye sordu. Kız onu takmayarak "Okulun itiraf sayfasında yapılan ankette omegaların en çok yatmak istediği alfalar arasından birinci seçildi." Ardıç duydukları karşısında utançla kızarırken gözleri şaşkınlıkla açıldı. İnsanlar ne ara bu kadar açık sözlü olmuştu!
"Bu anketin beta ve omegalar için olanı da var ama seçilenler değişmiyor genelde." diyerek sohbetine devam etti genç kız. "Şey aldıklarınız öderseniz sıra var malum."dedi Ardıç. Kız siparişini verip parasını ödedikten sonra bir kaç saat daha çalışmıştı Ardıç. Mesai sonunda kasayı bir sonraki çalışan arkadaşına devrederken dolapların olduğu odaya girip eşyalarını aldı. İçinden umarım Alparslan beni beklememiştir diye dua ederken bir yandan da aralarında ne sorun varsa çözmek istiyordu.  Binadan çıktığında Alparslanı ağaca yaslanmış bir şekilde onu beklerken buldu.  Birlikte banka otururlarken bu ikiliyi yan yana görmeye alışkın olmayan herkes onlara bakıp fısıldayarak yürümeye devam ediyordu. İkisi sessizce oturmaya devam ederken Alparslan söze girdi  "Ben geçen gün masada seni kırdığım için çok özür dilerim. Zor bir dönemden geçiyorum ve sorunlarımı sana bu şekilde yansıtmamam gerekirdi. Arkadaşlarımın da kusuruna bakma daha önce onlarla arkadaşlık kurmaya çalışıp aslında bana yanaşmaya çalışan çok kişi oldu. Ne oldu bilmiyorum ama sana öyle davranmamalıydık çok çok özür dilerim." Ardıç şaşkınlıkla Alparslan'a baktı. Her şeyi duymayı beklemişti fakat Alparslan'dan bu kadar içten bir özrü beklemiyordu. Ne söyleyeceğini kara kara düşünürken bir süre önlerinden geçen insanları izledi Ardıç. Hiçbir zaman birilerine uzun süre küs kalabilen biri olmamıştı fakat bu ikinci şansı Alparslan hak ediyordu muydu emin değildi. En sonunda derin bir nefes alıp konuşmaya karar verdi "Hadi arkadaşların benden hoşlanmamış olabilir ama en cok beni kıran sendin Alparslan. Çünkü ben arkadaş olduğumuzu düşünmüştüm. Benim azarlamak dışında konuşmadın bile. Üstüne üstlük sonrasında beni korkutup arkadaşımla kavga etmeye çalıştın."
"Arkadaşınla mı?
"Evet Berke aramızda durdu ya sonra asistan geldi kavga edecektiniz."
"Bir dakika Berke erkek arkadaşın değil miydi senin?"
"Nerden çıkardın bunu?"
"İnci'ye dedin ya erkek arkadaşıma zaman ayıramıyorum çok yoğunum dedin."
"Alparslan sen beni dinlemiyor musun? İkimiz de çok yoğunuz ayrıldık zaten dedim. Hem Berke ne alaka en yakın arkadaşımlarından biri o.
"Anaa çocuğu boşu boşuna kovduk ya la" diye mırıldandı Alparslan.
"Ne dedin ne dedin?"
"Yok demedim bir şey. Eskiden erkek arkadaşın vardı yani."
"Evet vardı bu dönem başlamadan önce ayrılmaya karar verdik."
"Kim o lavu- yani ben tanıyor muyum?" dedi Alparslan boğazını temizleyerek. "Tanıyor musun bilmiyorum. Bizim okulun basketbol takımı var ya onun kaptanı Gökberk."
"Ama o beta değil mi?"
"Evet öyle. Omegalar betalarla olamaz diye bir kural mı var?"
"Yok yok da sen çoktan bir alfa tarafından işaretlenmişsindir diye düşünmüştüm. Berke de sürekli yanında olduğundan o yüzden kafamı karıştırıyordu."
"Berke de beta zaten. Yapay alfa feromonu içeren parfüm kullanıyor kızlar öyle daha çok düşüyormuş." Normalde omegaların kokusundan işaretlenip işaretlenmediği anlaşırdı fakat Ardıç'ın feromonları çok hafif olduğundan anlaşılmıyordu. Genelde feromon bezini kapatan şeyler giydiğinden bazen arkadaşlarından böyle sorular aldığı oluyordu.
Alparslan güzel haberler almış gibi sırıtmaya başlamıştı. Ardıç bazen onun ruh halini takip edemiyordu "İyi miyiz yani artık?" diye sordu en sonunda Alparslan. "İyiyiz yani sen klüp işlerinde önüme taş koyup beni terslemediğin sürece iyi oluruz büyük ihtimalle."
"Süper gel istersen bir şeyler yiyelim dışarda ordan eve bırakayım seni." diye teklif etti Alparslan. "Yok benim yarım saate dersim başlayacak. Belki başka zaman." dedi Ardıç gülümseyerek. Vedalaştıktan sonra dersliklere doğru yöneldi Ardıç.

ARDIÇ (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin