11. Bölüm: Sihirli Güçler

23 10 5
                                    

Hakan, ailesiyle birlikte Melek'in yaşadığı köye doğru ilerlerken, yolun ortasında beklenmedik bir manzarayla karşılaştı. Yol kenarında park etmiş bir araba gördüler. Hakan merakla, "Bu arabada birileri mi var acaba?" diye düşünerek aracını yavaşlattı.

Tedirgin olan anne ve babası, "Oğlum, dikkatli ol!" diye seslendiler. Hakan onları sakinleştirmek için, "Tamam, merak etmeyin," dedi ve arabadan inerek yabancı araca doğru ilerlemeye başladı.

Arabanın yanına vardığında, içeridekilerin korkuyla irkildiğini fark etti. Anlaşılan onu ilk başta zombi sanmışlardı. Hakan hemen, "Merak etmeyin, ben insanım," diyerek onları rahatlattı. Bunun üzerine arabanın kapısını açtılar.

Hakan, "İyi misiniz? Burada ne işiniz var?" diye sordu merakla. İçerideki adamın cevabı, beklenmedik bir hikâyeyi gözler önüne serdi:

"Şehirde zombiler peşimize takılmıştı. Karım hamile olduğu için sığınağa yetişemedik. Mecburen arabaya atlayıp kaçtık. Tam o sırada karım doğum sancıları çekmeye başladı. Biz de hızla şehirden uzaklaşıp burayı bulduk. Güvenli görünüyordu, o yüzden burada bekliyorduk."

Hakan anlayışla başını salladı. "İyi ki kurtulmuşsunuz. Ben de güvenli bir yere gidiyordum. Şehir artık yaşanılacak gibi değil."

Adam onayladı: "Aynen öyle, orası artık gerçekten hiç güvenli değil."

Hakan, zamanın daraldığını hissederek, "Neyse, benim gitmem lazım. Siz de çok dikkatli olun. Burası şehre yakın, o yüzden fazla oyalanmayın. Daha güvenli yerlere gidin," diye tavsiyede bulundu.

Adam minnettar bir şekilde, "Pekâlâ, görüşürüz o zaman," diyerek Hakan'ı uğurladı.

Hakan ise hızlıca arabasına bindi ve Melek'in söylediği köye doğru yoluna devam etti. Bu sırada, Melek pencereden dışarı bakıyordu. Uzaktan gelen araç ışıklarını fark edince heyecanla Hatice ve Canan'a seslendi: "Bir araba geliyor!" Üçü de merakla dışarı baktılar. Araba evin önünde durdu ve ardından kapı çaldı.

Hatice, biraz tedirgin bir şekilde kapıya yöneldi ve yavaşça açmaya başladı. Melek ve Canan da kapıya odaklanmış, gelen kişiyi merak ediyorlardı. Kapı açıldığında karşılarında Hakan'ı gördüler.

Hakan gülümseyerek, "Merhaba, nasılsınız?" dedi.

Hatice rahatlamış bir şekilde, "Of, sen miydin? Bir an korktuk, kim geldi diye."

Hakan biraz çekinerek, "Şey, ailemle geldim. Sorun olmaz umarım, çünkü burası güvenli bir yer de..."

Hatice hemen, "Sorun değil tabii, gelin içeri," diyerek onları davet etti.

O sırada Melek, Hakan'ı fark etti ve "Hakan abi!" diye bağırarak ona doğru koştu. Hakan da sevinçle kollarını açarak, "Gel lan buraya," dedi. Melek ona sımsıkı sarıldı ve duygusal bir şekilde konuştu:

"Hakan abi, geri gelmeyeceksin diye çok korktum. Geri geleceğim dedin ama gelmedin, çok merak ettim."

Hakan onu teselli ederek, "Merak etme Melek, işim çıkmıştı ve şehre geri dönmek zorunda kaldım. Söylemiştim ya sana işlerim vardı diye. Ama geldim işte."

Melek daha da sıkı sarılarak, "Anladım Hakan abi," dedi.

Canan araya girerek, "Ee, hadi beklemeyin, gelin içeri. Öyle ayakta kaldınız," dedi.

Hatice de, "Evet, hadi içeri geçin," diye ekledi.

Ancak Hakan, "Anne, baba, siz içeri geçin. Benim gitmem lazım," dedi.

Hakan'ın annesi şaşkınlıkla, "Oğlum, nereye gideceksin?" diye sordu.

Hakan: "Ya, çok kalabalık olacak ama arkadaşlarımı getirmem lazım. Şimdi beni görmüşlerdir, 'Bizi burada bıraktı,' demişlerdir. Sorun olmaz değil mi Hatice abla?"

Harabe Köy: Saklı Gerçeklerin PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin