Hakan portaldan çıktıktan sonra tüm askerler onu çevreledi ve kıpırdamamasını söylediler, aksi halde ateş edeceklerini belirttiler. Hakan ellerini kaldırdı, teslim olmuş görünüyordu.
Bir asker bağırarak: "Orada kal, sakın ters bir hareket yapma! Yoksa vururuz!" dedi.
Hakan: "Tamam, sakin olun. Herhangi bir şey yapmayacağım." dedi ve askerler yavaşça yanına doğru yürümeye başladılar.
Uğur, Zeynep ve Elif, Hakan'ın etrafını saran askerleri görünce, Uğur hemen Teğmen Emre'ye durumu anlattı.
Uğur: "Komutanım, o kişi bizim arkadaşımız. Askere söyleyin geri çekilsinler, zarar vermez." dedi.
Teğmen Emre, Uğur'a hızlıca döndü: "Ne? Tamam, hemen bildiriyorum." dedi ve telsizi alarak ilerideki askerlere durumu bildirdi.
Teğmen Emre: "Askerler, beni dinleyin. Duyuyor musunuz?"
Telsiz: "Evet, duyuyoruz, dinliyoruz."
Teğmen Emre: "O kişiyi serbest bırakın."
Telsiz: "Tamam, komutanım."
Teğmen Emre: "Tamamdır, söyledim."
Elif, gözleri kocaman açılmış bir şekilde mutluluğunu belli ediyordu. Öyle sevinmişti ki, Zeynep'e sarıldı.
Elif: "Of ya, sonunda geldi! Gerçekten inanamıyorum!"
Hakan, askerlerin serbest bırakma emrini alıp belirlenen yere doğru yürümeye başladı. Yakınlaştığında, Elif, Uğur ve Zeynep'i fark etti. Elif, Hakan'ı gördüğünde dayanamayarak: "Hakaaan!" diyerek onun üzerine doğru koştu. Hakan, Elif'i görünce kollarını açtı ve: "Gel buraya!" diye bağırdı. Yüzünde kocaman bir mutluluk vardı.
Elif, Hakan'a koşarak sarıldı ve sıkıca tuttu. Gözleri yaşlarla dolmuştu.
Elif ağlamaya başladı, sesi titriyordu: "Neredeydin bunca zamandır? Seni öyle özledim ki, anlatamam. Sürekli seni düşündüm, her gün ismini duyduğumda aklıma sen geliyordun, gözlerim doluyordu. Ağlıyordum."
Hakan, Elif'e sıkıca sarıldı: "Merak etme, Elif. Geri geldim, bana bir şey yapmadılar. Ben de her gün sizi düşündüm. Oradan kurtulamayacağımı sanıyordum ama nedense kendileri buna izin verdi."
Elif: "Bir daha gitmeyeceksin, değil mi? Dayanamıyorum..."
Hakan, Elif'in yanaklarına elini koydu, kafasını uzaklaştırdı ve yüz yüze, göz göze geldikler. O an Hakan konuşmaya başladı: "Bana bak, Elif. Sen benim her şeyimsin. Seni çok seviyorum, anlıyor musun? Ben de her gün sizi düşündüm, nasıl kurtulurum diye ama işte şimdi geldim. Canım, her şey yoluna girecek." dedi ve Elif'in boynuna elini koyup kendine çekti. Elif'in kafasını göğsüne yasladı ve saçlarını okşayarak: "Sakince, artık gitmek yok. Söz veriyorum." dedi.
O sırada Teğmen Emre, Uğur ve Zeynep de geldiler. Elif, sarılmayı bıraktı ve Hakan'ın yanına geçti.
Uğur, Hakan'a sarıldıktan sonra telaş içinde geri çekildi ve elini Hakan'ın omzuna koyarak: "Ne oldu lan sana? Ne yaşıyoruz biz? Kaç gündür Hakan, Hakan, Hakan aklımızdan çıkmadın be," dedi.
Hakan: "Lan merak etmeyin, iyiyim. Orada kaç gündür bir zindana kapattılar sadece, orada durdum, bir şey yapmadılar."
Zeynep: "Evet, ne zamandan beri seni bekliyoruz. O gün seni götürdüler, hemen baya korktuk. Şu an iyisin ama, değil mi?"
Hakan: "Yok, şu an iyiyim, merak etmeyin," dedi. Ardından Teğmen Emre araya girdi.
Teğmen Emre: "Bölmek istemiyorum ama Hakan, bu yaşananlarla ilgili birkaç şey soracağım sana," dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harabe Köy: Saklı Gerçeklerin Peşinde
ActionBir grup üniversite öğrencisi, bir köyde Gökçe adında bir kadının dünya dışı varlıklarla iletişim kurmak için büyüler yaptığı iddialarını duyunca, bu gizemi araştırmak üzere yola çıkarlar. Köylüler, Gökçe'nin yaptığı büyülerin köye lanet getireceğin...