33. Bölüm: Eski Kalıntılar

5 4 0
                                    

Esra ve Selim'in yüz ifadeleri iyice kararmıştı. Esra, bir an sessiz kaldı, sonra gözlerini arkadaşlarına dikerek hafifçe iç geçirdi.

"Bak Hasan, İsmail," dedi. "Anlıyorum sizi, gerçekten. Ama Hakan bizi belaya sürüklemiyor. O ne yapıyorsa bizi korumak için yapıyor. Ne zaman zor durumda kalsak, o hep yanımızda."

Selim de araya girdi, sesi biraz titriyordu. "Aynen öyle. O kadın... Gerçekten bizi öldürebilirdi. Hakan yetişmeseydi, şu an burada olmayabilirdik bile. Bize güvenin."

Funda sessizce başını sallayarak Esra'nın elini tuttu, "Esra, biz seni çok iyi anlıyoruz. Hakan sizi koruyor, tamam. Ama biz sadece sizi kaybetmekten korkuyoruz. Bunu görmezden gelmek o kadar zor ki..."

Bu sözler ortamı biraz yumuşatmıştı, ama yine de Selim'in içi rahat değildi. Hızla İsmail'e döndü, sesinde hafif bir kırgınlık vardı. "İsmail, sen de mi böyle düşünüyorsun? Hakan hep doğru olanı yapmaya çalışıyor, tamam. Ama bazen biz de hatalar yapabiliriz. Bu, onun suçu değil."

İsmail gözlerini kaçırarak omuz silkti, "Yani, tamam... belki de biraz abartıyorum. Sadece sizin tehlikede olduğunuzu düşündüğümde sinirleniyorum, hepsi bu. Hakan iyi bir adam, bunu biliyorum. Ama keşke biraz daha dikkatli olsa."

Esra gözlerinde biriken yaşları belli etmemeye çalışarak zorla gülümsedi. "İsmail, Funda, biz de sizsiz yapamayız. Bu işin nereye varacağını bilmiyoruz, ama bir şey biliyorum; ne olursa olsun birlikteyiz. Bizi yalnız bırakmayın, olur mu?"

Funda içten bir sesle, "Tabii ki bırakmayız, Esra. Hep beraberiz," dedi.

Hasan derin bir nefes aldı, yüzündeki gerginlik biraz da olsa hafiflemişti. "Tamam, belki ben de fazla sert çıkmış olabilirim. Ama siz de dikkat edin, olur mu? Hepimiz için."

Esra, Selim'e dönerek başını hafifçe salladı, ardından herkese baktı. "Tamam, bundan sonra daha dikkatli olacağız. Ama biz de biliyoruz ki ne olursa olsun birbirimize güvenmeliyiz."

O an odada derin bir sessizlik oldu, ama bu sessizlik bir kırgınlıktan değil, bir rahatlamadan kaynaklanıyordu.

Odanın sessizliği hâlâ sürerken Aslı, birden ayağa kalktı. Hafif bir gerginliği vardı ama bunu bastırmaya çalışıyordu. "Ben bir çay koyayım da içimiz ısınsın," dedi ve mutfağa doğru yöneldi. Aslı'nın mutfağa gitmesiyle ortam biraz daha hafifledi, ama hala herkesin aklında az önceki konuşmalar vardı.

Esra, o an kendini daha fazla tutamayıp Funda'nın omzuna yaslandı. Gözlerinde biriken yaşlar, her ne kadar saklamaya çalışsa da, artık dökülmeye başlamıştı. "Funda..." dedi, sesi titriyordu. "Bazen çok yoruluyorum. Hepimiz için güçlü olmaya çalışıyorum ama... bazen gerçekten çok zor geliyor."

Funda, Esra'nın omzuna sarıldı, onu sıkıca tuttu. "Esra, seni çok iyi anlıyorum. Senin yerinde olsak biz de aynı şeyleri hissederdik. Ama unutmaman gereken bir şey var. Hepimiz senin yanındayız, tamam mı? Ne olursa olsun, yalnız değilsin. Bunu bil."

Esra gözyaşlarını silmeye çalıştı ama başarısız oldu. "Biliyorum, Funda... Ama bazen Hakan'a olan güvenden bile şüphe ediyorum. O hep bizi korumak için çabalıyor ama biz nereye kadar dayanabiliriz ki? Ya bir gün yetişemezse?"

Funda, gözlerinde hafif bir hüzünle Esra'ya bakarak başını salladı. "Hakan güçlü biri, o hep yanınızda olur. Ama sen de bir insanısın, her şeyi omuzlamak zorunda değilsin. Güçlü olman güzel ama bazen kendi zayıflığını kabul etmek de gerekiyor. O yüzden, senin de yardım istemekten çekinmemen lazım. Biz buradayız."

Esra derin bir nefes aldı ve hafifçe başını salladı. "Teşekkür ederim Funda. Sen olmasan..."

Bu sırada Hasan ve İsmail, konuşmaların iyice duygusal bir hale büründüğünü fark edince sessizce odadan çıktılar. İkisi de ağır adımlarla dışarı doğru yürürken, Hasan derin bir nefes aldı.

Harabe Köy: Saklı Gerçeklerin PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin