Kadir arkasını döndü ve arkasında duran Shadow'a sert bir bakış attı. Shadow'un öfkesi yüzünden okunuyordu. Etrafında kırmızı parçacıklar dönüyor, gözleri kıpkırmızı parlıyordu. Elleri, tehlikeli bir şekilde kırmızı ışınlarla çevriliydi. Shadow, bir süre Kadir'e doğru baktıktan sonra yavaşça adım atmaya başladı. Her adımı yer sarsıyordu. Sinirli bir sesle konuşmaya başladı:
"Gökçe'den uzak durmanı söylemiştim sana! Ama neden hâlâ Gökçe'yi öldürmeye çalışıyorsun?"
Kadir, dişlerini sıkarak karşılık verdi: "Ben intikam için buradayım! Her defasında karşıma sen çıkıyorsun. Ne zaman bir işim olsa, engel oluyorsun! Nereye gitsem oradasın, beni deli ediyorsun, Shadow!"
Kadir'in de ellerinden sihir dalgaları belirmeye başlamıştı. İki adam birbirine iyice yaklaştı. Aralarında yalnızca birkaç santim kalmıştı. Göz göze, adeta bir güç mücadelesinin eşiğindeydiler.
Shadow gözlerini kısmış, şiddetle bakıyordu: "Ben sadece bir şey için bekliyorum... Sevgilim için! Ama sen, neden bana engel olmaya çalışıyorsun?"
Kadir öfkeyle karşılık verdi: "Sen hiçbir şeyin farkında değilsin! Eğer olsaydın, şu anda Gökçe'yi çoktan öldürmüştün!"
Gökçe birden kahkaha atmaya başladı. İkisinin arasında olan biten ona eğlenceli gelmişti. "Ahahaha, ikiniz de benim için kavga ediyorsunuz! Etmeyin, barışın, dost olun! Ahahah!"
Kadir, sinirle Gökçe'ye baktı. Sol elini hızla ona doğrulttu ve mavi bir ışın fırlattı. Gökçe bağırarak kaçmaya çalıştı ama kaçamadı. Işın ona çarptığında büyük bir güçle geriye savruldu. Yere düştüğünde, her yeri kan içindeydi ve bilinci kapanmıştı. Üzerinden elektrik dalgaları ve duman yükseliyordu.
Bu manzarayı gören Shadow, aniden Kadir'in boğazına yapıştı: "NE YAPIYORSUN LAN SEN!" diye kükredi ve kırmızı ışınlarını Kadir'e fırlattı. Kadir, geriye doğru savrulurken, o da boş durmadı ve elindeki mavi ışınla karşılık vermeye başladı. İkisi arasında büyük bir enerji çatışması yaşanıyordu. Farklı renklerdeki sihirleri ortada çarpışıyor, yer sallanıyor, etrafta çatlaklar oluşuyordu.
Kadir, bağırarak karşılık verdi: "Sana kaç kere söyleyeceğim, yanlış yapıyorsun, Shadow!"
Shadow ise kahkahalarla karşılık verdi: "Artık seni kimse kurtaramaz, Kadir! Bittin, sen!"
Bu sırada Shadow'un gözleri daha da parlamaya başladı. Kırmızı ışınlar, gözlerinden dışarı fırlamaya hazır bir hâle geliyordu. Kadir, tüm gücüyle karşı koymaya çalışsa da yavaşça geri kayıyordu. Shadow'un gözlerinden fırlayan lazeri gördüğünde, çaresizliğini hissetti. O sırada Shadow'un kahkahaları yankılandı:
"Artık sen bittin, Kadir! Bittin!"
Gözlerinden fırlayan kırmızı ışın Kadir'in kafasına tam isabet etti. Kadir acı içinde çığlık attı ve yere düştü. Shadow, ağır adımlarla Kadir'in üzerine doğru yürümeye başladı.
"Sana söylemiştim, değil mi? Artık bittin," dedi Shadow, soğuk bir sesle.
Kadir kanlar içinde yerde yatıyordu, başı patlamış gibiydi. Yüz üstü yere düşmüş halde zorla konuşmaya başladı:
"Gökçe, senin sevgilini diriltemez, Shadow! Ruhu ölmüş birini geri getiremezsin. Sizleri ben yarattım, seni ben oluşturdum! Benim sayemde şu an yaşıyorsun. Kendi yarattığım gücü bilmeyecek kadar aptal değilim. Ruhu ölmüş birini geri getiremezsin. Anla artık, Gökçe seni kandırıyor!"
Shadow'un gözleri daha da kızardı ve öfkeyle ellerinden çıkan kırmızı ışınları Kadir'e doğru fırlattı. "Öyle bir şey yok! Sevgilim dirilecek! Onca sihiri ona boşuna mı yaptırdım sanıyorsun?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harabe Köy: Saklı Gerçeklerin Peşinde
AkcjaBir grup üniversite öğrencisi, bir köyde Gökçe adında bir kadının dünya dışı varlıklarla iletişim kurmak için büyüler yaptığı iddialarını duyunca, bu gizemi araştırmak üzere yola çıkarlar. Köylüler, Gökçe'nin yaptığı büyülerin köye lanet getireceğin...