Gizemli kişi panik içinde titreyerek, "SEN KİMSİN? NESİN LAN SEN?" diye kekeledi, geri geri sürünmeye çalışıyordu. Ancak tam o sırada Shadow'un gözleri beyazdan kırmızıya dönmeye başladı. Gizemli kişi korkuyla, "Hayır! Ne yapıyorsun?!" diye bağırırken, Shadow'un gözlerinden kırmızı lazer ışınları fırladı. Işınların etkisiyle, gizemli adamın bedeninden kanlar fışkırmaya başladı. Acı içinde çığlıklar atan adam, kendini kaybediyordu. Shadow bir süre sonra durdu ve soğukkanlı bir şekilde adama doğru yaklaştı, yüzüne yaklaşıp sert bir ses tonuyla konuşmaya başladı:
"Hakan'ın anne ve babasını öldürdün, öyle mi? Sana öyle şeyler yapacağım ki aklın buna dayanamayacak. Sana acının en kötüsünü yaşatacağım."
Shadow geri çekildiğinde, gizemli kişi hâlâ ona yalvarıyordu. "Ne yapacaksın bana? Bu benim işim! Parayla adam öldürüyorum, anlıyor musun?"
Bu sözler Shadow'un öfkesini daha da artırmıştı. Derin bir nefes aldı, sinirle adama baktı ve bağırdı, "Ehh yeter lan!" Ardından adamı havaya kaldırdı. "Hazır mısın?" diye sordu. Adam korkudan tir tir titriyordu. "Bana ne yapacaksın? Beni rahat bırak, lütfen!" diye yalvarmaya başladı, gözlerinden yaşlar süzülüyordu.
Shadow kararlı bir ifadeyle, "Artık yok. Önce bağırsaklarını yerinden sökeceğim, sonra ciğerlerini... En sonunda kalbini. Ve hepsini ağzına sokacağım!" dedi. Adam bu tehditler karşısında çılgına döndü, "LÜTFEN BIRAK BENİ! NE İSTERSEN YAPARIM, LÜTFEN!" diye yalvarıyordu.
Shadow'un gözleri daha da kırmızıya büründü ve adamı yere bıraktı. Ardından gözlerinden çıkan kırmızı lazerle adamın vücudunu tamamen hedef aldı. Adamın bedeni parçalanmaya başlarken, Shadow acımasızca bağırıyordu:
"O ZAMAN HAKAN'IN ANNE VE BABASINI DİRİLT LAN!"
Her kelimeyle, adamın parçalanan bedenine daha da fazla acı veriyordu. Gizemli adam ise, bu korkunç acıyla son çığlıklarını attı, ama Shadow için merhamet diye bir şey yoktu.
Shadow, adamın parçalanmış bedenine bakarak öfkeyle bağırdı:
"PARA ALIP İNSAN ÖLDÜRMEYE GELİNCE YAPIYORSUN DA, 'HER ŞEYİ YAPARIM' DİYİP ONLARI DİRİLTEMİYORSUN, ÖYLE Mİ?!"
Shadow, adamın parçalanmış bedeninden bağırsaklarını, ciğerlerini ve kalbini söktü, ardından bu organları adamın ağzına sokarak acımasızca devam etti:
"AL LAN, YE LAN BUNLARI! HİÇ KİMSE BANA KARŞI GELEMEZ."
Sonra, elindeki kırmızı ışını kullanarak adamın kafasını bedeninden ayırdı. Soğukkanlılıkla sol elinin avucunu açtı ve bir anda elinde bir hediye kutusu ve bir kağıt kalem belirdi. Shadow, adamın kafasını siyah bir poşetin içine koydu, dikkatle bağladı ve bu poşeti kutunun içine yerleştirdi.
Shadow, ardından kağıdı eline alıp kalemiyle not yazmaya başladı. Notu yazdıktan sonra dikkatlice kutunun içine yerleştirip kapağı kapattı. Ardından kutuyu eline aldı, gökyüzüne doğru yükselmeye başladı. Hakan'ın kaldığı eve doğru hızla uçtu. Siyah dumanlar etrafında dolanırken sessizce Hakan'ın odasına yaklaştı. Pencerenin önüne ulaştığında kutuyu dikkatlice bıraktı.
Havada süzülmeye devam ederken etrafını kaplayan siyah dumanlar bir anda yoğunlaştı. Dumanlar dağıldığında Shadow ortadan kaybolmuştu, sanki hiç orada bulunmamış gibi. Geride sadece gizemli bir kutu ve karanlık gece kaldı...
Ertesi gün hakan yavaşça gözlerini açtı ama olan olayları unutmamıştı her ne kadar gözleri artı dolmuyor olsada içten içten ağlıyordu attık hissettiklerini dışa vuramıyordu yatağından kalkıp üstünü giyindi ve tam odadan çıkacakken durdu ve pencereye doğru baktı one ya öyle orda duruyor dedi kutuyu görmüştü pencereyi açtı ve kutuyu eline aldı ve içerideki masanın üzerine koydu ardından camı kapattı allah allah dün burda değildi bu sanki kim getirdi koydu oraya neyse kutuyu açayım bi dedi kutunun kapağını çıkardığında içerisinde bir not ve siyah bir poşet vardı hakan şaşkınlıkla bune lan acaba dedi ve notu eline aldı ve okumaya başladı
"Senin anneni ve babanı öldüren kişiyi buldum ve intikamını aldım. Her ne kadar en başından beri düşmanınız gibi görünsem de, benim masum insanlarla bir derdim yok. Belki yaptığım kötü şeyler var, birçok askeri öldürdürttüm, ama bunu sırf sevdiğimi kurtarabilmek için yaptım. Verdiğim karar yanlıştı, bunu da biliyorum. Ama işin ucunda sevdiğim olunca, hiçbir şeyi anlamıyorum... Anneni ve babanı öldürmesi için para veren kişiler, fazla uzağında değiller. Onları sen daha iyi tanıyorsun. Bu poşetteki ise sana küçük bir hediyemdir. Ben, Shadow."
Hakan, Shadow'un bıraktığı notu okuduktan sonra şaşkınlıkla donup kaldı. Daha sonra hemen poşeti hızlıca açmaya başladı ama içinden kötü kokular geliyordu. "Bu ne lan böyle?" diye söylendi. Poşeti tamamen açtığında kesilmiş bir insan kafası gördü.
"LAN BU NE? OHA!" dedi ve tam o an kokudan midesi boğazına geldi, neredeyse kusuyordu. Hemen poşeti tekrar bağlamaya başladı. Tam o an Hakan'ın yengesi kapıyı tıklattı. "Hakan, uyandın mı? Gelebilir miyim?" diyordu. Hakan, "Uyandım yenge, ama gelme, bir dakika bekle" dedi. Yengesi de, "Tamam, bekliyorum" diye cevap verdi.
Hakan aceleyle kutunun kapağını kapattı. Aynı zamanda, "Lan Shadow, bunu getirecek zaman mı bulamadın ya?" diye mırıldanarak güldü. Daha sonra kokunun çıkması için pencereyi açtı. Ardından, "Tamam yenge, gelebilirsin" dedi. Aslı kapıyı açıp içeri girdi.
Aslı, "Eee, Hakan, günaydın" dedi.
Hakan tedirgin bir şekilde, "Iııı... Günaydın yenge" diye karşılık verdi.
Aslı: "Nasılsın bakalım? Dün uyuyabildin mi?"
Hakan: "Pek sayılmaz... Ama uyuya kalmışım gece, öyle yani."
Aslı: "Bir şey olmaz, düzelirsin inşallah. Zamanla her şey düzelir Hakan, merak etme."
Hakan: "İnşallah yenge."
Aslı: "Ee, o kutu ne? İlk kez görüyorum" dedi ve kutuya doğru yanaştı.
Hakan: "Aaa ama yenge, o kutu özel..."
Aslı: "Aa neden? Ne var ki içinde, merak ettim."
Hakan: "Yenge, valla bakmasan daha iyi. Ben baktığıma pişman oldum."
Aslı: "Bir şey olmaz, aç bakayım."
Hakan: "Yenge, kusura bakma ama bunu görsen bayılırsın. Ben baktım, az daha kusuyordum. Boşver, bunu bir yere gömeceğim."
Aslı: "Off, Hakan, hadi aç bakayım."
Hakan: "İyi yenge, al bak" dedi.
Aslı kutunun kapağını açmaya başladı. "Off, bu ne be? Kötü kokuyor bu baya" dedi.
Hakan: "Demiştim sana, ilk önce o notu oku. Ondan sonra poşette ne olduğunu söylerim."
Aslı: "Tamam bakalım" dedi ve notu eline alıp okumaya başladı. "Senin anneni ve babanı öldüren kişiyi buldum... Ben, Shadow."
Aslı: "Ne? Ciddi misin? Bu Shadow kim ya?"
Hakan: "Sizi zombilerin arasından kurtardığım zaman beni götüren şu siyah kişi var ya, işte o Shadow."
Aslı: "Ama sen onunla dost mu oldun?"
Hakan: "Ya yenge, emin değilim. Ne dostuz, ne de düşman. Arada bir yerdeyiz."
Aslı: "Peki bu poşette ne var?"
Hakan: "Anne ve babamın... katilinin kafası var içinde yenge. Shadow kafasını kesip bunun içine koymuş..."
Aslı: "Oha! Midem bulandı, ama tipine bakmadan duramam şimdi" diyip poşeti açmaya başladı. "Iyy, bu ne be? Çok kötü kokuyor" dedi ve içine baktı. "Bu ne be? Tipine bak, tipine sıçayım senin! Köpek! Öff, daha fazla dayanamam, valla boğuldum. Hakan, al kapat şunu!"
Hakan: "Hahaha, yenge, ben sana dedim boşver diye."
Aslı: "Çabuk, onu götür. Bir yere gömüyor musun, ne yapıyorsan yap. Kusacağım şimdi, çok kötü. Hadi hadi."
Hakan: "Tamam yenge, ahahah. Merak etme..."
Aslı: "Hadi çabuk ol" dedi ve odadan hızlıca çıktı. Hakan da kutunun fotoğrafını çekti ve içerisindeki notu aldı. Ardından kutuyu dışarı çıkarıp kimsenin uğramadığı bir çimenlik araziyi kazıp siyah poşeti oraya attı ve üstünü kapattı. Daha sonra Hakan derin bir nefes aldı.
"Oh be, dünya varmış. Kurtuldum şundan. Neyse, ben de eve gideyim bari" dedi ve tekrar evine girdi...
43. BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harabe Köy: Saklı Gerçeklerin Peşinde
ActionBir grup üniversite öğrencisi, bir köyde Gökçe adında bir kadının dünya dışı varlıklarla iletişim kurmak için büyüler yaptığı iddialarını duyunca, bu gizemi araştırmak üzere yola çıkarlar. Köylüler, Gökçe'nin yaptığı büyülerin köye lanet getireceğin...