Açılan kapıdan Alastair'in girmesini beklerken bir anda Kylianne'i karşısında görünce Malcolm Mckenzie hayatında ilk defa dizlerinin tutmadığını hissetti. Kylianne, bir elinde tuttuğu turtası, ceylanların ki gibi masum bakan yeşil çekik gözleri, ateşten bir şelale gibi dalga dalga beline dökülen kızıl saçları, eski elbisesinin altından bile parlayan süt beyazı teni ile sapasağlam karşısındaydı. Bu görüntüyü hiç sıkılmadan yüzyıllarca izleyebilirdi Malcolm, rahatlamanın verdiği sevinçle derin bir nefes alıp verdi. Kıza sarılıp kokusunu içine çekme isteği ile mücadele eden genç lord, birkaç dakika tek kelime etmeden öylece bekledi. Nihayet bu görüntüyü içine sindirince, kızın hak ettiği cezayı vermek için hedefine kilitlenen bir aslan gibi, usulca ona doğru yürümeye başladı.
Kylianne, aslında olacaklara hazırlıklıydı ancak karşısında, fırtınalar kopan gözlerini dikmiş kendisine bakan Malcolm'ı görünce nefesinin kesildiğini hissetti. Genç adamın, gece karası düz saçları ipekten bir nehir gibi yüzünün etrafında savruluyor, safir mavisi gözlerini daha belirgin hala getiriyordu. Ayrıca kestiği sakalları sayesinde yakışıklı ve erkeksi yüzü ortaya çıkmıştı. Keskin bir burun, kare bir çene ve gülümsediğinde ortaya çıkan iki gamze adamı daha da çekici kılıyordu. Neden sonra Kylianne'in gözleri, Malcolm'ın kiltinin altında bir kararlı bir şekilde iki yana açılmış adaleli bacaklarına ve göğsünde kavuşturduğu için, kaslarının daha bir belirginleştiği kollarına takıldı ve nihayetine lordun yüzündeki öfkeli ifadeyi keşfettiğinde, sesli bir şekilde yutkunmamak için kendini zor tuttu. Malcolm Mckenzie, şu an avına odaklanmış bir kurt kadar sevimliydi!
Klan lideri, yaslandığı masanın kenarından usul usul Kylianne'in dibine kadar yaklaştı ve sadece kızın duyabileceği bir sesle "Sanırım turta benim için" diyerek gülümsedi ve kalbinin durmasına neden oldu. Eskiden, düşman olmadıkları zamanlarda, Kylianne eğer bir kabahat işlemişse çok sevdiğini bildiği için Malcolm'a elmalı turta yapardı ve bu şekilde barışırlardı. Lord şimdi o turta benim için mi derken, o günleri kast ediyordu.
Kylianne, adamın sıcak sesi ile alev alsa da yüzünde tek bir kası oynatmamayı başardı, soğuk olduğunu umduğu bir sesle "Elbette, Lordum" dedi ve buz gibi gülümsedi. Malcolm, kızdaki bu değişikliği fark etse de sesini çıkarmadı, Kylianne'in duygularının karışık olduğunu biliyordu dahası bunun yegâne sorumlusunun kendisi olduğunun farkındaydı, şikâyet etmeye hakkı yoktu. Bu yüzden cevap vermek yerine, turtadan bir dilim almak için elini uzattı ancak ikisini de şaşırtan bir biçimde odadan "Dur yapma, yeme!" sesleri yükseldi.
Kylianne ancak sesleri işittikten sonra odada yalnız olmadıklarını fark edebildi, eli kılıcının üzerinde saldırmayı bekleyen Duncan, şöminenin önündeki koltukta tedirgin bakışlarla oturan Glenna, leydinin oturduğu koltuğa dayanmış olan Bryce, arkasında varlığını hissettiği Alastair ve kitaplığın önünde dikilen Breannen. Breannen! Kylianne, bir anda öfke ile nerede olduğunu unuttu ve "Breannen" diye tısladı "Seni uykucu domuz, o kadar seslenmeme rağmen tek bir cevap bile vermedin." Ağzından çıkanlar bir leydiye yakışmasa da artık geri almak için çok geçti, zaten şu an Breannen'ın boğazına sarılıp öldürmek dışında hiçbir şey Kylianne'in umurunda değildi.
Malcolm gözlerini kısarak bir Kylianne bir Breannen'a bakarak buz gibi bir sesle "Neler oluyor burada?" diye sordu. Ancak Kylianne şu an kesinlikle onu duyacak durumda değildi, kendisi Breannen için endişelenirken, o sıcak şöminenin yanında keyif çatmakla meşguldü! Malcolm'ı işaret ederek, "Onun seni öldürdüğünü düşündüm seni, seni..." Kylianne sanki yeterince büyük bir hakaret bulamamışçasına elini çaresizlikle aşağı indirdi. Keyifle önünde durduğu kitaplığa yaslanan Breannen, hiç istifini bozmadan kısaca yanıtladı "Sızmışım, üzgünüm." Kız bozguna uğramış ifadesi ile kendisini izlerken, adam gülümsedi "Endişelendirdiğim için üzgünüm Leydi Kylianne, dün akşam viskiyi fazla kaçırmışım, sizi işitmedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orman Büyücüsü
Viễn tưởng3.YY Bilge Druidlerin zamanı, İskoçya... Kylianne'nin hayatı, sevdiği adamın ablasını öldürüşüne tanık olduğu gece tamamen değişti. Artık ne bir evi, ne bir ailesi ne de bir klanı vardı...Kendisine ait olan her şeyi arkasında bırakarak Uğursuz Orma...