BİR SAVAŞÇININ ANILARI - 15

15.4K 1.2K 91
                                    

Malcolm, elindeki meşale ile karanlığı yararak Duncan'ın odasında giden koridorda ilerlemeye devam etti. Duncan yaralandığından bu yana neredeyse üç hafta geçmişti, yaraları iyileşmesine rağmen süreç çok yavaş ilerliyordu. Kylianne, bu süre zarfından ordu komutanının yanından hiç ayrılmamıştı, kız kimseyle konuşmuyor, odadaki koltukta yatıp kalkıyor ve yemek yemiyordu. Bu durum öyle bir hal almıştı ki nihayet Malcolm onun sağlığı için endişelenmeye başlamış ve Bree'den onu ikna etmesini istemişti. İlk başta Bree'nin de sözlerini de dikkate almayan Kylianne, eğer yemek yemezse büyü gücünü yeterince kullanmayacağı için Duncan'a yardım edemeyeceğinin söylenmesi üzerine yemek yemeği kabul etmişti.

Malcolm oda kapısını açmadan önce elindeki meşaleyi kapının yanındaki demire bıraktıktan sonra tıpkı avlanan bir kaplan gibi sessiz bir biçimde içeri süzüldü. Kapattığı kapının yanında gözlerinin bir süre karanlığa alışmasını bekledi ve perdelerin arasından bir gölge gibi geçerek, önce Duncan'ın yatağının başına geldi. Kardeşinin yaralarına şöyle bir baktı ve bir önceki günden daha iyi görünüyorlardı, Mannis'in şifalı karışımları ve Kylianne'in hekim büyüsü onu hayatta tutuyordu aksi durumda "aldığı yara ile yaşamasının mümkün olmadığını" söylemişti Kadim Büyücü. Genç Savaşçı derin bir iç çekti, aslında bu kadar ileri gitmek istememişti, amacı Glenna üzerinden yürüttüğü blöfün Kylianne'i kalede kalmaya ikna etmesiydi. Amacına ulaşmıştı ama bedeli ağır olmuştu... Öfkeyle dişlerini gıcırdattı Malcolm, kardeşi mükemmel bir savaşçıydı ileride de iyi bir lider olacaktı ancak önemli bir kusuru vardı; öfkesini kontrol edemiyordu. Onu kanlar içinde gördüğü dakika Malcolm... Geçmişin izleri birer birer belirmeye başladılar zihninde... Kan ve ter kokularının birbirine karıştığı geniş bir düzlük alandaydı, sol omuzunda ve göğsünde bir yara dışında durumu iyiydi, önüne gelen her düşman askerini kılıcıyla biçmeye devam ediyordu. Ordunun başında ağabeyi Kenneth vardı, önden ufak bir birlik göndererek düşmanı tuzaklarına çekmiş ve çayır alanla dağ eteği arasına sıkıştırmışlardı. Catriona'nın da Şans tılsımı sayesinde talih onlardan yanaydı, önündeki düşman askerinin önce kolunu sonra başını kestikten sonra biraz ilerisinde Duncan'ı gördü, etrafını kan gölünü çevirmişti, bu onun ilk meydan muharebesiydi. Her ne kadar başarılı gibi görünse de yine öfkesine yenilmişti, şuursuzca dövüşüyordu, kaleye döndüğümüzde bunun üzerinde çalışmalıyız, diye düşündü.

Genç Lord'a doğru ilerlerken Alastair'in haykırışı ile dikkati dağıldı, silahtarı büyük bir çaba içerisinde sağ taraftaki ağaçlık alana ulaşmaya çalışıyordu. Malcolm, gözleriyle onun gitmeye çalıştığı yönü takip etti ve saniyeler içerisinde aynı yöne doğru hızla ilerlemeye başladı. Kenneth, Mcfie'lerin lideri Alec Mcfie ile savaşıyordu, yaşlı lord Kenneth'ın dengi değildi aslında muharebeye katılması bile beklenmiyordu, muhtemelen son savaşı olacaktı. Ancak Lord'un zor durumunun farkında olan Mcfie askerleri ağabeyinin etrafındaki çemberi yavaş yavaş daraltıyorlardı, eğer biraz daha gecikirlerse Kenneth yaklaşık 30 kadar Mcfie savaşçısı ile karşı karşıya kalacaktı. Malcolm, önündeki düşman askerini ikiye biçerken dehşet içerisinde Kenneth'a en yakın adamın yaklaşık 50 metre ilerde olduğunu gördü, var gücüyle McKenzie askerlerine komutanlarına doğru gitmeleri için bağırdı ancak savaşın en sıcak anında yapılabilecek çok fazla şey yoktu. Kenneth'a doğru ilerlemeye çalıştıkça sanki etrafı daha çok sarılıyor gibiydi, Alastair'in durumunun da kendisininkinden farkı olmadığını görünce o an vaziyetin farkına vardı. Tuzağa düşmüşlerdi!

Çarpışırken farkına varamamıştı ancak şimdi gözleri ile alanı tarayınca, savaş sırasında ordudan uzak bir kısma doğru kasıtlı olarak yönlendirildiğini anlayabiliyordu. Duncan, Alastair, Malcolm ve Kenneth hepsinin etrafında 40 kadar Mcfie askeri vardı, ava giderken avlanmışlardı! Muhtemelen Mcfie'ler hiç tuzağa düşmemişlerdi, başından beri planları Mckenzie komutanını sakin bir yere çekerek öldürmek olmalıydı! Ava giderken avlanmışlardı! Malcolm bir küfür savururdu ve çılgınca önündeki askerleri biçmeye başladı, onun haykırışını duyan bir bölük Mckenzie askeride onlara doğru hareket etmeye başladı ancak mesafe yine de uzaktı.

Orman BüyücüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin