Bryce'ın neşe dolu kahkahası salonu inletince, Malcolm yemeğini bırakarak sert bakışlarını sesin geldiği yöne dikti ve merdivenlerden kolkola inen ikiliyi görünce bir an kanının hızlandığını hissetti. Bu ikisi... Sonra bakışları Kylianne üzerinde odaklandı ve nefesi kesildi... Tıpkı siyah bir kuğu gibi asil ve vakur bir biçimde süzülüyordu Kylianne. Üzerindeki siyah elbise vücudunun en olmayacak yerlerine oturuyor, parlak beyaz tenini, özellikle göğüslerinin tatlı kıvrımlarını daha bir ortaya çıkarıyor ve uzun saçları belinden aşağıya doğru alevden bir rüzgâr gibi savruluyordu. Sanki bu dünyaya ona eziyet etmek için gönderilmiş bir intikam meleği gibiydi "Yine de" diye düşündü kale lordu "ne olursa olsun sadece benim meleğim!" Malcolm, içinde yanan duygularla kızı kolundan tuttuğu gibi odasına mı çıkarsın yoksa Bryce'ın kolundan uzaklaştırıp derhal yanına mı oturtsun karar veremezken, Kylianne başını kaldırdı ve gözleri buluştu. Birkaç dakika boyunca bu şekilde kaldılar ve nihayet kızın yüzüne tatlı bir kızarıklık yayılmaya başlayınca, Malcolm gülümsedi. "Savaş yada barış, hala çok masumsun Kylianne Mcevans" diye düşünmekten kendini alamadı. Utançla kızaran Kylianne başını yeniden önüne indirince, Malcolm tuhaf bir biçimde kendini terkedilmiş gibi hissetti. Bu uzaklık asabını bozarken, dişleri arasından "sağlam bir yumruğu hak ettin Bryce Mckenzie" diye tısladı.
Kylianne'in salona girişi ile gözlerini onun üzerinden alamayan nişanlısının dikkatini çekmek için bir fırsat bulduğunu düşünen Larena, elini Malcolm'ın koluna koyarak "Bir sorun mu var lordum?" diyerek adamın düşüncelerini böldü. Kale lordu, buz gibi bakışlarını üzerine dikince Larena bir an adamın boğazına sarılacağını düşünerek titredi ama yine de vazgeçmedi "Ba...bana bir şey söylediğinizi düşündüm, ben onun için..." Malcolm, Larena'nın elini kolundan kararlı bir hareketle iterken "Ailemin önünde kendi ünvanına yakışır şekilde hareket et Larena" dedi. Kız dişlerini sıkarak, ellerini avucunda birleştirirken duyulmayacak kadar kısık bir sesle "elbette lordum" diye cevapladı onu.
Larena bu duruma artık katlanamıyordu, devrinin en güzel kadını olarak biliyordu, erkekler onunla olmak için Crownville'de birbirlerini öldürmüş, babasından evlilik izni almak için tüm zenginliklerini ortaya koymuştu, Malcolm hariç... Larena'nın ailesi Mckenzie ailesi ile uzak akrabaydı ama Malcolm'la Kildraen'de değil Mckinnon kalesinde verilen bir baloda tanışmıştı. Yaklaşık 1.90 boyunda, kaslı kolları ve mavi gözleri olan bu esmer deve görür görmez vurulmuştu. Daha sonra Kildraen Ordu komutanı olduğunu öğrendiği adamın, tüm kadınların ilgisi üzerinde olmasına rağmen, balo süresince hiç dans etmediği ve sadece erkek sohbetlerine katıldığı gözünden kaçmamıştı. Larena güzelliğine güveniyordu ve ukalalığın hakkı olduğunu düşünüyordu, bu yüzden kararlı adımlarla Malcolm'ın yanına gitmiş ve gözlerini adamdan ayırmadan kendisi ile dans etmek istediğini söylemişti. Genç Lord'un soğuk gözlerinden bir anlığına tehlikeli bir parıltı geçmiş, sonra istifini bozmadan kıza "kendisiyle oyun oynayacak başka birini bulmasını" söylemişti. "İşte o gün" diye düşündü Larena "Seni elde edeceğime dair yemin ettim" sonra gözlerini Bryce'ın kolunda merdivenleri inen büyücüye dikti "Ve ettim de, şimdi bir ucubeye karşı savaşı kaybedecek değilim!" diye kendi kendine söylendi.
Kylianne, merdivenlerden inerken titrediğin hissediyordu, "Saçmalama Kylianne" diye kendi kendini azarladı "Sakin ol!" Bryce'ın koluna biraz daha sarılarak, usulca basamakları inmeye devam etti ancak elbisenin etekleri kendisini ciddi anlamda zorluyordu. Bıkkınlıkla Glenna'ya söylenerek, derin bir nefes almak için başını kaldırdı ve o an safir mavisi bir çift göz onu olduğu yere mıhladı. İçindeki pırıltıların aşk mı nefret mi olduğunu kavrayamayan Kylianne, bir an ayaklarının yerden kesildiğini, kulaklarının uğuldamaya başladığını ve ellerinin soğuk soğuk terlediğini hissetti. Kale Lordu mavi-siyah kiltinin üzerine geniş göğsünü açığa çıkaran, esmer teni ve siyah saçlarını ile hoş bir tezat oluşturan beyaz bir gömlek giymişti. Gömleğin dökümlü kolları, manşetlere doğru daralıyor ve adamın kaslı kollarını ortaya çıkarıyordu. "Tanrım bu adam" diye inledi "Bu adam ne yapıyor bana böyle!" Yine aynı şey oluyordu, Malcolm Mckenzie avını yakalayan bir avcı gibi onu olduğu yere sabitliyor, içindeki denizlerin karışmasına neden oluyordu. Bir an adamın bakışlarını yüzünden, göğüslerine indirdiğini fark edince Kylianne kızardığını hissetti. Nitekim onun bu halini fark eden Malcolm haince bir zevkle gülümseyince, Kylianne o an eteklerini toplayıp, utanç içerisinde, gerisin geri koşmamak için kendisini zor tuttu. "Katırlar kovalasın seni Malcolm Mckenzie" diye söylenirken, Leydi Larena'nın adamın koluna elini koyduğunu gördü ve içinin ezildiğini hissetti. "İşte gerçek bu Kylianne" diye düşündü "Hayal görmeyi bırak, o başka birine ait... Tanrı aşkına ne düşünüyorum ben!" dedikten sonra omuzlarını dikleştirdi, başını diğer tarafa çevirdi ve onu gördü!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orman Büyücüsü
Viễn tưởng3.YY Bilge Druidlerin zamanı, İskoçya... Kylianne'nin hayatı, sevdiği adamın ablasını öldürüşüne tanık olduğu gece tamamen değişti. Artık ne bir evi, ne bir ailesi ne de bir klanı vardı...Kendisine ait olan her şeyi arkasında bırakarak Uğursuz Orma...