"Hadi bu tezgaha da bir bakalım!"
Malcolm, elini tuttuğu Kylianne'i bir başka takı tezgahına yönlendirirken Breannen, Alastair ve onları korumakla görevli bir grup Mckenzie askeride Lordlarının peşi sıra şenlik alanında ilerliyorlardı. Orman Büyücüsü, Malcolm'ın teklifini kabul ettiğinden bu yana Kale Lordu inanılmaz derece de değişmişti artık eskisinden daha fazla gülümsüyor, hemen her fırsatta nişanlısını mutlu edecek bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Onun ardı sıra yürüyen Kylianne "adeta yeni doğmuş gibi" diye düşündü "Peki ne zamana kadar?" Bu fikrin etkisiyle kalbi korkuyla titredi genç kadının, derhal olumsuz düşünceleri aklından uzaklaştırarak kendisine mutlulukla gülümseyen müstakbel eşine aynı şekilde karşılık verdi.
Malcolm, genç kadının elini sevgiyle sıkarken derin bir nefes aldı sanki uzun bir zamanın ardından yeniden yaşamaya başlamış gibi hissediyordu. Kylianne ona artık geç kaldığını düşündüğü baharları yeniden getirmişti adeta... Uzun zamandır insanlardan uzakta vakit geçirmişlerdi, Malcolm'a kalsa Kylianne'i kimselerle paylaşmazdı ama genç kadın biraz kalabalığa karışmanın iyi olabileceğini söyleyince, savaşçı onu kırmak istememişti. Şenlik pazarı artık son günlerini yaşıyordu, bazı tacirler mallarının tamamını sattıklarından yavaş yavaş şehri terk etmeye başlamışlardı bile! Kale Lordu, bir süre nişanlısıyla ilgilenmek istediğinden Şenlikle ilgili tüm işleri Duncan'ın üzerine yıkmasına rağmen bu hayatının en uzun süren Turnuvası olmuştu! Düğün için Bahar Şenliklerinin bitimini tarih olarak belirlediklerinden bu yana zaman bir türlü ilerlemek bilmiyordu! "Keşke hiç beklemeseydim" diye dişlerini gıcırdattı savaşçı ancak Şenlikler sonrasını söylediğinde bile Glenna baygınlık geçirecek gibi olmuştu, genç kadın bu tarihin hazırlıklar için tamamen yetersiz olduğunu düşünüyordu. Ancak Malcolm'ın artık daha fazla beklemeye sabrı kalmamıştı, ayrı geçen on uzun yılın ardından mümkün olan en kısa zamanda Kylianne'in kendisine ait olduğunu bilmeyi istiyordu. Kocaman avucunu güvenle tutan minik elin sahibine baktı namlı savaşçı, güzelliğinden tümüyle habersiz alevden saçlarını savurarak peşi sıra geliyordu genç kadın. Bir Kraliçe kadar mağrur, bir melek kadar masumdu "O benim gelinim, o artık Mckenzie'nin Leydisi" diye düşünen adamın göğsü gururla kabardı.
Malcolm'ın bir takı tezgahının önünde aniden durması ile tökezleyen Kylianne, ona çarpmaktan son anda kurtuldu. Hoşnutsuzlukla kaşlarını çatan genç kadın, tam nişanlısını paylamaya hazırlanıyordu ki, Malcolm çocuk gibi ışıl ışıl parlayan gözleriyle Kylianne'e gülümseyerek "İşte buldum" deyince genç kadın ne söyleyeceğini unutarak hayran hayran sevgilisini süzmeye devam etti. Neden sonra adamın elinde tuttuğu kan kırmızı gerdanlığın farkına varan Orman Büyücüsü, derin bir iç çekerek "Buna artık bir son vermen gerekiyor Malcolm" dedi ve kollarını göğsünde birleştirerek "Bu, bugün satın aldığımız kaçıncı mücevher bilmiyorum, Tanrı Aşkına, tüm servetini bana harcayamazsın!" Savaşçı içten gelen bir kahkaha attıktan sonra "Şükürler olsun servetim birkaç mücevherle iflas edecek kadar küçük değil Leydi Kylianne, bu yüzden endişelenmeniz için bir sebep yok" diye yanıtladı onu ve kızın avucunu dudaklarına götürerek ekledi"Dünyada var olabilecek tüm güzel şeyleri etrafına sermek istiyorum, Kei..." Kale Lordu'nun utanç verici sözlerini sadece kendisinin değil etraftaki yarım düzine insanında işitmiş olması, genç kadının daha beter kızarmasına neden oldu. Anlamsız bir şeyler mırıldanan Kylianne'in bu haline bir kahkaha daha atan genç savaşçı ona aldırmadan, kendisine hevesle bakan tezgahtara dönerek "Kaleye gönderirsin" deyip gerdanlığı uzattı. "elbette Lordum" diyen adam neşeyle ekledi "Leydimizin yanında sönük kalacak." Adama başıyla onay veren Malcolm, sevecen bir gülümseme ile müstakbel eşine dönerek "Hadi devam edelim" dedi ve Kylianne'in itiraz etmesine fırsat vermeden yürümeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orman Büyücüsü
Fantastik3.YY Bilge Druidlerin zamanı, İskoçya... Kylianne'nin hayatı, sevdiği adamın ablasını öldürüşüne tanık olduğu gece tamamen değişti. Artık ne bir evi, ne bir ailesi ne de bir klanı vardı...Kendisine ait olan her şeyi arkasında bırakarak Uğursuz Orma...