KİLDRAEN KALESİ (6/1)

16K 1.3K 55
                                    

Kalenin içi dışı aynı karanlık kâbus içinde yüzüyor gibiydi, Duncan hangi yöne başını çevirse aynı ümitsizliği görüyordu. Kalenin Lordu, halkının Kralı, güçlü lider ve efsanevi savaşçı Malcolm Mckenzie yaklaşık bir buçuk aydır hasta yatağında kıpırdamaksızın yatıyordu. Halk arasında onun artık yakalandığı lanete dayanamadığı dedikoduları almış başını gidiyordu, çağın en iyi büyücüsünün bile elinden hiçbir şey gelmemişti, Malcolm sanki derin bir uykuya dalmış gibiydi ve uyanacağa hiç benzemiyordu.


Kale lideri hastalandığından bu yana vekili sıfatıyla işleriyle üçüncü büyük kardeş olarak Duncan ilgileniyordu, fakat o bile artık yavaş yavaş ümidini kesmeye başlamıştı. "lanet olsun" diye küfretti Duncan "neden uyanmıyorsun Malcolm neden?" diyerek odanın içinde bir aşağı bir yukarı dolaşmaya başladı. Gerçekten de lanet büyücünün işi miydi bu? Eğer öyle olmasa neden Mannis kadına ihtiyaçları olduğunu söylesindi ki? Başını soğuk duvara dayadı, düşünmekten zihni alev almak üzereydi. Kenneth'dan sonra Malcolm'ın acısı ile yüzleşmek istemiyordu, bir küfür daha savurdu, bu Mckenzie ailesinin laneti miydi? Duvara bir yumruk attı, bir tane daha ve bir tane daha, lanet olsun, o bir lider değildi o bir savaşçıydı! "Talim alanına gitmeliyim" diye düşündü, birkaç acemi askeri benzetmek iyi olacaktı.


Hışımla kapının açıldığını duyan yaverler ordu komutanına selam verip hemen onu takip etmeye başladılar. Duncan'ın bu hallerine alışmışlardı, gerçi Mckenzie ailesi öfkesi ile meşhurdu o yüzden Kildraen'de hizmet etmek demek her daim fırtınaya hazır olmak demekti. Genç kumandan sarı, uzun saçlarını savurarak kale koridorlarını geçerken aniden yavaşladı, askerlerde ona uyarak yavaşladılar. Duncan, kendisine yaklaşan kara cübbeli adamı "Mannis" diyerek selamladı. Üzerindeki uzun beyaz pelerinle olduğundan da ince görünen büyücü, yaşına göre hala dinçti, kara elmaslara benzeyen gözlerini komutandan ayırmadan başını eğdi ve derinlerden gelen ince sesi ile sordu "Talimhaneye mi komutan?"


Duncan yaramazlık yaparken yakalanan bir çocuk gibi sıkıntıyla gözlerini kaçırdı ve neden sonra cevapladı "Ordu komutanına hesap mı soruyorsun büyücü?" Duncan, Mannis'i çocukluğundan bu yana tanırdı, ailesine kendisinin bile bilmediği uzun yıllardır hizmet ediyordu, dahası büyücüye derin bir saygı ve sevgi besliyordu. Zaten Mannis onun sözleri üzerinde hiç durmadı ve gülümseyerek cevapladı "Anladığım kadarı ile sus ve kelleni kolla diyorsun ordu komutanı" Duncan buna karşılık olarak sadece homurdanmayı tercih etti.

Birlikte kale girişine giden merdivenlere doğru yürümeye başladılar, onlara aynı zamanda kadim büyücü'ye eşlik eden 2.ordu komutanı ve Malcom'ın silahtarı Alastair'da katıldı. Mannis, her ne kadar belli etmemeye çalışsa da Duncan'ın ağabeyi için endişelendiğini biliyordu, genç adam elinden geleni yapıyor, kaledeki tüm işleri takip ediyor, sorunları çözüyordu ancak kendini lider olarak hissetmediği çok açıktı.


Aynı anda Duncan'da Mannis'in neden güpegündüz kuledeki odasından çıkıp kendi peşine düştüğünü merak ediyordu. "Yine şu lanet cadının konusunu açmak istiyor herhalde" diye düşündü, ağabeyi hastalandığında ilk olarak onu Mannis kontrol etmiş, Malcolm'dan yayılan auranın bağlayıcı bir büyüye işaret ettiğini ancak anlaşılmasının güç olduğunu söylemişti. İlk birkaç gün odasında buhur yakmış, Malcolm'ın nişanlısı Larena ve kız kardeşleri Glenna'nın yardımı ile çeşitli bitki karışımlarını denemiş ancak nihayetinde o lanet cümleyi kurmuştu "Kylianne ve kehribar taşına ihtiyaç var."


Duncan'ın çocukluğu Kylianne ile birlikte geçmişti, kendisi ordu için eğitilirken o Mannis'ten büyücülük dersleri alıyordu. Kylianne deyince Duncan'nın aklına daima gülen bir yüz ve neşe içerisinde parlayan yeşil gözler geliyordu, "tabi bir de mutfak" diye düşündü ve elinde olmadan gülümsedi. Kylianne o kadar yaramazdı ki yaptığı işlerin sonucunda kendini daima mutfakta cezaya kalmış bulurdu, mutfak aşçısı Bree 'de çok sert bir kadındı ve Kylianne'e hiç merhamet göstermezdi. Duncan ve Malcolm'ın da en büyük keyifleri, kalenin küçük lordları olarak cezaya kalan Kylianne'i sinirlendirecek isteklerde bulunmaktı.

Orman BüyücüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin