Bryce yaslandığı taş duvardan ağabeyinin ve Kadim Büyücünün yüzünü seçebiliyordu, ikisi de başka dünyalara dalmış gibi gözüküyorlardı. Malcolm şöminenin ateşini karıştırırken tümüyle bu zamandan kopmuştu, Mannis ise uyumak üzere gibi görünüyordu. Gülümsemeden edemedi, bu onların anlaşma şekliydi, kendi hallerine bırakırsan saatlerce hatta günlerce hiç konuşmadan böyle devam edebilirlerdi. "Tanrım ne sabır testi ama!" diye düşündü, yine de Mannis endişeli gibi görünüyordu, başkası için oldukça sıradan bir durum olan bu vaziyet, daima kıpırtısız yüzü ile ne düşündüğünü ele vermeyen Mannis için oldukça sıra dışıydı.
Gözleri tekrar Malcolm'a kaydı, son üç gündür tümüyle farklı bir ruh hali içerisindeydi kale lordu, yüzü duygularını ele vermese de, bunu kalenin üzerinde parlayan kış ortasındaki güneşten anlayabiliyordu. Kylianne'in laneti yüzünden Kildraen'in havası Kale lordunun duygularına göre değişiyordu ve ağabeyi genellikle öfkeli bir ruh haline sahip olduğu için neredeyse son beş yılı yağmur çamur içerisinde geçirmişlerdi, en iyi ihtimalle hava sisli oluyordu. "Ama son üç gündür" diye düşündü Bryce, "Kylianne geldiğinden beri, kış ayında olmamıza rağmen kış güneşi Kildraen semalarında ışıldıyor." Elinde olmadan kaşlarını çattı, her ne kadar kız ağabeyini kurtarmış olsa da hala bir şüpheliydi ve burada yeri yoktu. Malcolm'ın sesi düşüncelerinin bölünmesine neden oldu.
" Söyle bakalım Druid, nedir seni endişelendiren konu?"
Mannis derinlerden gelen ince sesi ile onu yanıtladı "Üzerinizde denenen büyü hakkında konuşmak isteyebileceğinizi düşünmüştüm."
Lord dirseklerini, dizlerine dayayarak bakışlarını ihtiyar adamın gözlerine dikti "Onun yaptığını mı düşünüyorsun?"
Kadim büyücü sesinde hiç tereddüt olmaksızın "Hayır" dedi .
Malcolm rahatlayarak sırtını koltuğuna dayadı ve "seni dinliyorum" diyerek Mannis'in konuşmasını bekledi.
Bryce ilk defa Kadim Büyücünün bir konu hakkındaki fikrini söylerken böylesine tedirgin olduğunu görüyordu, kendine engel olamadı "O halde kim?" dedi sabırsız bir şekilde.
Mannis sanki onun oda da olduğunu unutmuş gibiydi, sesini duyunca bir an şaşırmış gibi Bryce'ın olduğu yöne baktı, sırtını taş duvara vermiş genç lordun, umursamaz bir ifade ile ona bakmasına rağmen biliyordu ki; Lord Bryce, Mckkenzie kardeşlerin en soğukkanlı ve kurnaz olanıydı. Bu yüzden savaş stratejisi üzerinde eğitiliyordu. Bryce'ın ağzından çıkacak her bir kelimeyi ezberleyeceğini ve vakti geldiğinde sözlerinin iyi ya da kötü bir biçimde kendine geri döneceğini biliyordu.
Mannis, yaşından beklenen tevazu ile cevapladı "Aslında önemli olan soru kim değil neden" dedi "Neden biri Lord Malcolm'a aşk laneti büyüsü yapar?"
Malcolm ilgilenmiş gözüküyorsa da ondan önce Bryce atıldı, gülmemek için kendini zor tutuyordu "Aşk laneti büyüsü mü?" yaslandığı duvardan ayrılıp ağabeyine dönerek "Bunun için günlerce yataktan çıkmadığını bilseydim senin için o kadar endişelenmezdim, Lordum" Dedi alayla sırıtarak.
Malcolm, belli etmese de en başından beri Mannis'teki tedirgin havayı hissetmişti, büyücü çok nadiren kendine tanınan sınırın dışına çıkardı ve bunun daima iyi bir nedeni olurdu. Odaya girdiğinden beri sessizce kendini izlediğinin farkındaydı, büyücüye hitaben "anlat" dedi ve ifadesiz bir sesle ekledi "Eğer yakışıklı çeneni bir kez daha açarsan Bryce, yumruğumla benimkinden çok daha uzun bir uyku çekmeni garantilerim."
Bryce mesajı aldığını bir homurdanma eşliğinde beyan ederken, Mannis bir kez daha Tanrı'nın kendisine güç vermesini dileyerek söze başladı,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orman Büyücüsü
Fantasia3.YY Bilge Druidlerin zamanı, İskoçya... Kylianne'nin hayatı, sevdiği adamın ablasını öldürüşüne tanık olduğu gece tamamen değişti. Artık ne bir evi, ne bir ailesi ne de bir klanı vardı...Kendisine ait olan her şeyi arkasında bırakarak Uğursuz Orma...