"Tanrı Aşkına!" diye söylendi Kylianne "Neden kendimi sürekli aynı durumda buluyorum?" Leydi Glenna, genç kadının ne söylediğini tam olarak duyamasa da onun terzilere laf ettiğini anlaması için kahin olmasına gerek yoktu. Kale Leydisi, yaklaşan bahar şenlikleri için yeni elbiselerin dikilmesi emrini vermişti ve ne yazık ki büyücüye de ona uymak düşmüştü. "Tam da gününde!" diye düşünerek iç geçirdi Kylianne, bugün Malcolm'la ceviz ağacının altında buluşması gerekiyordu ancak kimseye açıklama yapmak zorunda kalmamak için henüz bunu arkadaşlarına söylememişti. "Ve şimdi Glenna'nın elinden kurtulamıyorum..." diye hayıflandı.
Kylianne, bir kez daha terzi sehpasının üzerinde, her yanı iğnelerle dolu bir şekilde elbise modelinin çıkarılmasını beklerken, Glenna'da Edith'le birlikte kumaşları incelemeye devam ediyordu. Söz konusu elbiseler ve kumaşlar olduğunda kale leydisi gerçek manada bir canavara dönüşüyordu. Olduğu yerde rahatsızca kıpırdanan Kylianne'e sert bir bakış daha gönderen Edith, ki bu unvanına yakışır şekilde davran demekti, Glenna'ya dönerek "Bence pembe ya da moru denemelisiniz Leydim" dedi saygılı bir biçimde ve ekledi "Saçlarınızla oldukça hoş bir izlenim bırakacaktır." Kararsızca elindeki satenleri inceleyen Glenna'nın belli ki bu renklere eğilimi yoktu sonra birden aklına gelmiş gibi "Sen ne düşünüyorsun Mairin?" diye sordu. Şimdi odadaki tüm gözler Mairin'in üzerindeydi, kendi fikirleri sorulmadığı halde, bir kapı hizmetçisinin fikrinin alınmasına bozulan terzilerin düşmanca bakışları kızı delip geçerken, hızla kızaran Mairin "Ustabaşı ve kale yöneticisi Edith buradayken bana bir şey söylemek düşmez hanımım" diye fısıldadı. Kale leydisi kaşlarını çatarak "Ben fikrini soruyorsam önemli demektir." Diyerek hem terzilerin itiraz dolu bakışlarını engelledi hemde Mairin'i fikrini söylemeye mecbur bıraktı. Onun bu tavizsiz tavrı karşısında ne yapacağını bilemeyen genç kız, tedirgin gözlerle Kylianne'e bir bakış attı, arkadaşına sıcacık bir gülümseme yollayan büyücü "Hadi söyle" dercesine bir işaret yapınca, Mairin neredeyse fısıltı gibi bir sesle "O halde" dedi "Be.. bence kırmızı olmalı!" Terzi yamakları kıs kıs gülerken, Glenna şaşırmış bir ifade ile "kırmızı mı?" diye tekrar etti. Onları bu tavrı karşısında panikleyen Mairin, telaşla "ben...ben bu konuda yetersizim hanımım, o yüzden ö..öz.." diyen sesi git gide azalarak yok oldu. Onun bu haline aldırmayan Glenna, kırımızı sateni eline alarak boy aynasının karşısına dikildi ve alıcı gözlerle kendisini süzdü, neden sonra insanın içine işleyen muhteşem gülümsemesi ile "Sanırım artık farklı bir şeyler denemenin vakti gelmişti" dedi ve kale sorumlusuna dönerek "Ne dersin Edith?" diye sordu. Tecrübeli başyardımcı, "Ne diyebilirim ki, sanırım artık büyüdüğünüzü kabul etmem gerekiyor" diyerek onu cevapladı ve gülümseyerek ekledi "Bu renk size farklı ve iddialı bir görünüm verdi." Memnuniyetle başını sallayan Glenna "O halde bu olacak" diyerek kırmızı sateni terzilere uzattı. Sonra Kylianne'e göz kırparak Mairin'e döndü "Verdiğin fikirden dolayı bir teşekkürü hak ettin bence Mairin" diyerek, genç hizmetlinin önünde durdu. Üç kız başbaşayken birbirlerinin arasındaki statü farkına aldırmasalar da, başkalarının önünde hanım-hizmetkar ilişkisini sürdürüyorlardı, bu aslında daha çok Mairin'i hizmetkarlar arasındaki kıskançlıklardan korumak için izlenen bir yöntemdi. Onun ne demek istediğini anlayamayan Mairin "Hayır.. hiç gerek yok.." gibisinden bir şeyler mırıldanınca, Glenna gözlerini devirdi ve "Bana karşı gelme!" diyerek kızın lafını kesti. Neden sonra "Verdiği iyi fikre karşılık sana bir hediye vermek istiyorum" dedi ve Kyilanne'e dönerek "Sence bu hediye ne olmalı?" diye sordu. Onun varmak istediği noktayı anlayan Kylianne, geniş bir sırıtışla "Yeni bir elbiseye ne dersin?" diyerek fikrini belirtti. Glenna'da aynı hınzır bakışla büyücüye gülümseyip, Mairin'e hitaben "O halde kesinlikle pembe!" diyerek olaya son noktayı koydu.
Meselenin iç yüzü aslında şuydu, bir gece önce büyücünün odasına, geçen gün ki davranışı için özür dilemeye gelen Glenna, konuşurken, şenliklerden mevzu bahis açılmış ve Kylianne'de komutanın niyetini Genç Leydiye biraz çıtlatmıştı. Ve bugün beklenildiği üzere, âşıkların daimi koruyucusu ve destekçisi olan genç kale hanımı olaya derhal el atıvermişti. Kylianne, elinde olmadan iki arkadaşına bakarak gülümsedi, bu halleri o kadar tatlıydı ki neredeyse vücuduna batan iğneleri unutacaktı. Neden sonra aklına birden gelen fikirle gülümsedi ve "Neden elbise ölçümlerini hemen almıyoruz?" diye cıvıldadı. Ama onun niyetini anlayan Glenna, yeniden kaşlarını çatarak büyücüye "Gerçekten oradan kurtulmana, bu kadar kolay izin vereceğimi mi sanıyorsun?" diyerek tısladı ve ekledi "İlk defa bu şenliklerde Mckenzie Klanı'nın gelini olarak takdim edileceksin, bu büyük bir onur. Ve ben senin, bunu en doğru şekilde yaptığına ikna olana kadar, o tahtadan inmene izin vermeyeceğim,orman büyücüsü!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orman Büyücüsü
Fantasy3.YY Bilge Druidlerin zamanı, İskoçya... Kylianne'nin hayatı, sevdiği adamın ablasını öldürüşüne tanık olduğu gece tamamen değişti. Artık ne bir evi, ne bir ailesi ne de bir klanı vardı...Kendisine ait olan her şeyi arkasında bırakarak Uğursuz Orma...