Kylianne ağır adımlarla kuzey kalesindeki odasına doğru yürürken aklı binlerce düşünceyle kaynıyordu. Lord Bryce'ın, Glenna ve Breannen hakkında söyledikleri, Duncan'ın yaraları, sadakat yemini ve Malcolm... Yemekte kendisini Duncan'a karşı savunmuş ve ok atma becerisini açıkça övmüştü. Ve Merdivenlerdeki o an aklından geçince bile kızarmaktan kendisini alamıyordu Kylianne, Malcolm gerçektende söylediği şeyi mi kast etmişti? Peki eğer onu seviyorsa Kylianne şimdi ne yapacaktı? Yüzündeki aptalca sırıtışa ve midesinde uçuşan kelebeklere engel olamayan genç kadın, meş'alelerin aydınlattığı koridorda yürürken, içindeki dans etme isteğini bastırmaya uğraşıyordu. Yanından geçip giden iki askerin selamlaması ile kendine çeki düzen verdikten sonra eski bir şarkıyı mırıldanarak oda kapısının önüne geldi. Tam eli ahşap sürgüye gitmişti ki odasının önünde nöbet tutması gereken askerlerin olmadığını fark etti. Bir an tereddüt eden Kylianne, temkinli bir biçimde kapıyı açtı...
Şöminenin karşısındaki iki koltuktan birine serilmiş, lakayt bir tavırla oturan Leydi Larena "Ah demek geldin büyücü" derken hafifçe doğruldu ve yapmacık bir tavırla gülümsedi. İçine bir taş oturan Kylianne'in az önceki neşesinden eser kalmamıştı, bu kadın Malcolm Mckenzie'nin resmi nişanlısıydı. Bu fikrin içini sızlattığını hisseden Kylianne, omuzlarını dikleştirip, yüzüne duygusuz bir ifade yerleştirerek "Burada ne arıyorsunuz Leydi Larena?" diyerek kadına doğru bir adım attı. Yüzü şöminedeki ateşe dönük Larena'nın ifadesini tam olarak göremese de kin ve nefret dolu sesinden duygularını anlamak zor olmuyordu. "Burada ne mi arıyorum?"diyerek kızın sözlerini tekrar eden Larena, düşünceli bir hareketle oturduğu yerden, elindeki maşa ile yanan ateşi körükledi. "Sanırım bu soruyu benim sana sormam daha uygun olur, öyle değil mi büyücü?" dedi ve bakışlarını ateşten uzaklaştırarak Kylianne'in gözlerine dikti "Esas sen burada ne arıyorsun Kylianne?"
Kylianne, kadının bakışlarından rahatsız olsa da belli etmedi ve onu baştan aşağıya süzdü. Sürme çekilmiş gibi görünen ela gözleri gür kirpiklerle çevrelenmiş, ateşin aydınlattığı esmer teni ve dalgalı parlak siyah saçları ile altın renkli ipek elbisesinin içinde çok çekici gözüküyordu. Uzun bacakları, kıvrımlı kalçaları ile Kylianne'in asla olamayacağı kadar kadınsı bir havası vardı. Demek Malcolm'ın hoşlandığı kadın tipi bu, diye düşündü içi ezilerek. "Bir cevap bulamadın mı büyücü?" diye tıslayan kadının sesi Kylianne'in düşüncelerini bölmeseydi sabaha kadar yazıklanabilirdi. Başını dikleştiren genç kadının, "Size cevap vermek için herhangi bir lüzum göremiyorum Leydi Larena" derken sesi düşündüğünden daha sert çıkmıştı. Siyah saçlarını savurarak, neşesiz bir kahkaha patlatan Larena "Çok cesursun Kylianne" dedi ve buz gibi sesle ekledi "Ama aptallıkla cesaret arasındaki sınırı bilmiyorsun!" Oturduğu yerde bacak bacak üzerine atıp, koltuğun iki kenarına ellerini dayayan Larena'nın yüzü şimdi bütünüyle Kylianne'e dönüktü. "Demek bana cevap verme lüzumu hissetmiyorsun, belki de sana kim olduğumu tekrar anımsatmalıyım." Derken yüzüne alaycı bir gülümseme oturttu ve her kelimenin üzerine basa basa konuştu "Ben Shetland Lordu'nun yeğeni, Malcolm Mckenzie'nin müstakbel nişanlısı Leydi Larena'yım, ve Kildraen'in gelecekteki hanımıyım, dolayısıyla bu kale de en az Malcolm kadar söz sahibiyim." Son sözlerinden sonra ayağa kalkan kadın, nefret dolu gözlerini Kylianne'e dikerek konuşmaya devam etti "Şimdi, bana neden burada olduğunu söyleyeceksin, hemen!"
Kylianne, kadını odada ilk gördüğü anda bir şeylerin ters gittiğini düşünmüştü ancak Leydi Larena'nın iki yanında yumruk yapılmış titreyen ellerinden ve sert ifadesinden anladığı kadarıyla kadın bir tür öfke nöbeti geçiriyordu. Kylianne onun ne kadar ileri gidebileceğini bilmiyordu ancak Larena ile arasında geçecek herhangi bir olumsuzluğun başına büyük sorunlar doğuracağının da farkındaydı. İç sesi ile Breannen'a seslenirken bir yandan da onun bu gece ne kadar içtiğini anımsamaya çalışıyordu, umarım beni duyabilir diye düşünürken, iz sürücü gelene kadar kadını oyalabilmeyi umdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orman Büyücüsü
Fantasía3.YY Bilge Druidlerin zamanı, İskoçya... Kylianne'nin hayatı, sevdiği adamın ablasını öldürüşüne tanık olduğu gece tamamen değişti. Artık ne bir evi, ne bir ailesi ne de bir klanı vardı...Kendisine ait olan her şeyi arkasında bırakarak Uğursuz Orma...