KAYIP ZAFER - 49

7.4K 773 142
                                    


Kylianne, surların üzerinden düşman askerlerine bir ok daha savurup, kendini taşın arkasına attı. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur onu iliklerine kadar ıslatıyor ve üşümesine neden oluyordu. Yüzünde bir çizik vardı, elleri yay germekten nasır tutmaya başlamıştı ama bunlar hiçbir şeydi,esas yara ruhunda kanıyordu. Saatler geçmesine rağmen ne Malcolm'dan ne de Mannis'ten ses soluk çıkmamıştı, Lord Albanacth askerlerin moralini yüksek tutmaya çalışsa da gerçek apaçık ortadaydı;sayıca üstün olan düşman askerleri karşında Mckenzie savaşçıları yorulmaya başlamıştı. Eğer yardım gelmezse kalenin düşmesi an meselesiydi... Genç kadın, kalbinde hissettiği bu hezimet duygusunu bastırmaya çalışarak bir ok daha fırlatıp, kendini diğer sur taşının arkasına attı. Gün içerisinde Glenna ve Breannen'a belki yüzlerce kez seslenmiş, Mannis'in ve Malcolm'ın dönmesi için Tanrıya adaklar adamıştı ama gün sonunda olanlar belliydi... Gözlerinden süzülen yaşlara sinir olan Kylianne, kendi kendine "ağlamak çözüm değil aptal!" diye söylendi "Hiçbir işe yaramıyorsun! Tıpkı bir ahmak gibi düşmana meydan okudun ama daha kendine yemin eden insanlara bile ulaşamıyorsun!" Gözyaşlarını hırsla silen genç kadın, okunu bir kenara koyduktan sonra sırtını kale duvarına yaslayarak dizlerini karnına doğru çekti. Bu yaşananlara inanmak istemiyordu, daha bir gün önce her şey yolundaydı, ordudan gelen haberler iyiydi, Glenna yanındaydı ve İzsürücü Mannis'le beraber geri dönmek üzere yola çıkmıştı "Oysa şimdi..." diye düşündü genç kadın "Malcolm... Lütfen...lütfen hayatta ol...Ben sensiz ne yapacağımı bilemiyorum..."

"Le..leydim?"

Kylianne duyduğu sesle bir anda düşüncelerinden sıyrılarak kafasını kaldırdı ve hayretle "Mairin?" diyebildi. Genç kadının adeta yüzündeki kan çekilmiş, gözleri korku ve dehşetle büyümüştü. Mckenzie Gelini bir an gördüğü şeye inanamadı sonra panikle ayakta duran kızı kendinden tarafa çekti ve öfkeyle "Burada ne arıyorsun Mairin? Aklını mı kaçırdın? Ne kadar tehlikeli olduğunun farkında mısın?" diye bağırdı. Ancak genç kadının da ondan kalır yanı "Bende aynı şeyi sana söyleyecektim Mckenzie Gelini!" diye bağırdı "Geleceğini söyledin ama saatlerdir ortada yoksun burada olması gereken en son kişi sensin! Hangi akla hizmet elinde okla savaşıyorsun Kylianne! Sen bir kadınsın asker değil!" Mairin'in sözlerinden sonra ikili arasında derin bir sessizlik oluştu. Kylianne onun haklı olduğunu biliyordu ancak eli kolu bağlı bir şekilde oturmak... "Evet" diye düşündü Orman Büyücüsü "Ben bir kadınım ama aynı zamanda bir büyücüyüm" sonra hazin bir şekilde ekledi "Kendi gücünü kullanmaktan aciz bir büyücü...Keşke Mannis'e öfke nöbetlerimi anlatsaydım belki şimdi bir şeyler yapabilirdim..." Derin bir nefes alan genç kadın, tüm korkusuna rağmen hakkında endişelendiği için güvenli bölgeden çıkıp yanına gelen arkadaşına baktı. Hazin bir şekilde gülümsedikten sonra ona sıkıca sarılan Kylianne "Teşekkürler Mairin" diye mırıldandı "İyi ki varsın..." Aynı şekilde ona sarılan genç hizmetkar "Tanrı aşkına" diye ağlamaya başladı "Seni de yitirdiğimi sandım..." 

Onlar yağan yağmura aldırmaksızın sarmaş dolaş bir biçimde ağlarken, tam yanlarındaki sura demir bir çengel atıldı. Şok olan Kylianne, Mairin'i hızla geriye iterken başını surdan aşağı eğdi ve gördükleri karşısında adeta dili tutuldu. Mcfie savaşçıları, Mckenzie'lerdeki yorgunluk ve güç kaybını fırsat bilerek, karayla kale arasındaki suyu yüzerek geçmeye başlamışlardı. Surlara atılan çengel, suyu tamamen geçen bir Mcfie'ye aitti, eğer bir şeyler yapmazlarsa birkaç dakika içinde adam diplerinde bitecekti. Kylianne, hızla elini ağır çengele geçirirken Mairin'de emekleyerek yanına gelip ona yardım etmeye koyuldu. Onların yaptıklarını fark eden Mcfie savaşçıları, kızların olduğu yöne oklarını fırlattılar ama ikili bir şekilde yara almadan çengeli geriye itmeyi başardı.Fakat bu sadece bir tanesiydi, etraflarında bir anda onlarca çengelle dolmaya başlayınca korkuyla geri çekildiler, bu sıra Bryce'ın gök gürültüsü gibi gürleyen sesi kulaklarını doldurdu "Dökünnnn!" Kylianne gözlerini kısarak sesin geldiği yöne döndü ve genç lordun ne yaptığını anlamaya çalıştı. Dev irisi Mckenzie askerleri, ellerinde güçbela  taşıdıkları kazanlarla surların kenarına yaklaşarak, kazanın içindeki sıvıyı çengellerin altındaki askerlerin üzerine döktüler. Bir anda acı dolu feryatlar yükselerek semayı doldururken, aynı zamanda burun direklerini sızlatan iğrenç bir yanık kokusuda her tarafa yayıldı. Kylianne, yüzünde muzaffer bir gülüşle sırıtan Bryce'a bakakalırken, Mairin " Lord Bryce'ın emriydi" diyerek genç kadını bir kez daha şaşırttı. Ellerini göğsünde birleştiren hizmetkar, hayret dolu bakışlarıyla ondan bir cevap bekleyen Mckenzie Gelini'ne hitaben "Bree gibi saklanmayı reddeden birkaç mutfak görevlisiyle birlikte, mutfak kazanlarında katran ve yağ kaynatılıyor" dedi ve yüzünü buruşturarak ekledi "Bu... bunun için..."

Orman BüyücüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin