Hayret dolu bakışlarla kendisini dinleyen Malcolm'a dönerek, bakışlarını adamın mavi gözlerinden ayırmadan "Seni tüm kalbimle seviyorum" dedi ve elini adamın yanağına koyarak şefkat dolu bir sesle ekledi "Kendimi bildim bileli daima sana aittim ve sonsuza kadar da böyle kalmak istiyorum." Neden sonra ayak uçlarında yükselerek, dudaklarını savaşçının dudaklarının hâkimiyetine bıraktı.
Nihayet Malcolm'dan ayrıldığında bir alkış tufanı ile kendisine gelen genç kadın, salonda kendileri dışında insanlarında olduğunu anımsayabildi. Bir anda yüzlerce insanın önünde onu öptüğü düşüncesi ile yüz yüze kalınca, Kylianne arkasını dönüp kaçma isteğini güçlükle bastırdı. Yaptığı yüz kızartıcı şeyin Malcolm tarafından nasıl karşılandığını bilmeyi deliler gibi istiyor ancak savaşçının yüzüne bakacak cesareti kendisinde bulamıyordu. "Ah tanrım..."diye inledi genç kadın " Ben ne yaptım?" kirpiklerinin arasından adama kısa bir bakış attı ama Savaşçının yüzünde her zaman ki duygusuz maskesi gelip kurulmuştu bile... Gözleri, önünde sahte gülümsemesi ile alkış tutan Evan'a kaydı, öfkesi yeniden kabardı "Ah her şeyin sorumlusu bu ahmak işte!" diye düşündü genç kadın, sonra bakışları elini tutan Malcolm'ın eline kaydı "Ama elimi hala bırakmadı belkide..." Tam bu sırada Malcolm'ın duygusuz sesi tüm salonu doldurdu "Herkes ikna olduğuna göre tebrikleri kabul edebiliriz..."
İnsanlar kaidenin önünde sıraya dizilirken, genç kadın "Çok soğuk bir konuşmaydı" diye düşünmekten kendisini alamadı. İnsanları eğlendirmek için çalmaya başlayan gaydaların (Geleneksel İskoç çalgısı: bknz tulum) sesi salonu doldururken, Kylianne'in gözleri bir an Evan Mcfie ile buluştu, adam alaycı bir gülümseme eşliğinde bir baş selamı verdikten sonra kalabalığa karıştı. Bu dakikadan sonra Orman Büyücüsü'nün pek düşünmeye fırsatı kalmadı çünkü insanlar yeni Mckenzie Gelini'yle tanışmak için oldukça hevesliydiler. İlk sırada Kale'nin Malcolm'dan sonra en yetkili ismi olan Mannis vardı, genç kızın ellerini sevgiyle tutan ihtiyar adamın gözleri dolu doluydu "Sevgili çocuğum..." diye fısıldayan adam titreyen sesiyle ekledi "Sadece mutlu ol, Kylianne..." Kylianne onu çok iyi anlıyordu, bu salonda ailesi yerine koydu pek çok insan vardı ama Mannis kendi kanındandı, gerçek ailesinden kalan son kişiydi... Genç kadın adamın, avuçlarına aldığı ellerini tutarak öptü ve tıpkı onun gibi fısıldadı "Teşekkür ederim Büyükbaba..." Mannis'in gözlerinden bir sevinç pırıltısı geçince Kylianne doğru cümleyi kurduğunu anladı. Kadim büyücüden sonra sıra Ordular Komutanı'nındı yanında Bree'yi de getirmişti. Duncan, genç kadının bir adım uzağında durarak "En içten duygularımla bir ömür boyu mutluluklar temenni ederim Leydim ve Lordum" dedi, son sözlerini ağabeyine bakarak söylemişti. Malcolm, onu bir baş eğişle onayladı ve uzun zaman sonra ilk defa kardeşine hafifçe gülümsedi, onun davranışı karşısında Kylianne yüreğindeki yükün hafiflediğini hissetti. Neden sonra Duncan, Bree'yi işaret ederek "Bu mutlu günü annenizle paylaşmak isteyebileceğinizi düşündüm."dedikten sonra hafifçe baş eğerek kaideden indi. Kylianne ona şükran dolu içten bir gülümseme bahşettikten sonra "Kalbi kırılmış olmasına rağmen yine de beni mutlu etmeye çalışıyor" diye düşündü "Tüm kalbimle Tanrı'dan seni mutlu edebilecek bir eş diliyorum" Eğer Duncan getirmeseydi bu gece Kylianne'in, Bree ile konuşması mümkün olmayacaktı, zira tüm klan beylerinin olduğu bir salonda protokol kuralları onun sıraya girmesine tümüyle engel teşkil ediyordu. Bree'nin yaşlı gözlerini gören genç kadın, daha fazla insanların ne düşündüğüne aldırmaksızın mutfaklar aşçısına, sıkı sıkı sarıldı ve tüm içtenliğiyle "Annem"dedi. Dudaklarından kelimeler dökülemese de mutfaklar aşçısının gözleri söylemek istediği her şeyi söylüyordu. Kızının yanağına elini sevgiyle koyan kadın, mutlu bir şekilde gülümsedikten sonra Kale Lordu'na selam verip indi. Onu yanında Mairin olduğu halde Alastair (belli ki Duncan'la aynı şeyi düşünmüştü), gözleri neşeyle parlayan Glenna ve onu Bryce takip etti. Hepsi de çifte samimiyetle mutluluklar dilerken, Kylianne, Glenna'nın kaideden inerken yaptığı zafer işareti karşısında kıkırdamaktan kendisini alamadı. Ve tabi Bryce'ın sözleri geceye damga vurmuştu, genç kadını tebrik ettikten sonra ağabeyinin yanına giden genç lord "Oysa Kale'nin en şanslı adamı olmaya bir mendil kadar yakındım" demiş ve sırıtarak eklemişti "Çok yazık..." Malcolm'ın tüm gece boyunca yüzüne yerleştirdiği duygusuz maske sadece o an, bir saniyeliğine kırılmış neden sonra yüz ifadesini hızla toparlayan Kale Lordu dümdüz bir sesle "Yakın olduğun tek şey yumruğum Bryce Mckenzie" demişti. Ağabeyinin bu haline kahkahalarla gülen Bryce bir adım geri çekilerek, beline kadar eğilmiş ve "Lordum" diyerek selam vermişti. Kylianne tebriklerini kabul ettiği insanların birçoğunu tanımıyordu, her ne kadar kaideye çıkmadan önce isimleri çığırtkan tarafından anons edilse de bir süre sonra tüm yüzler genç kadına birbirinin aynısı gibi gelmeye başlamıştı. Sadece Lord Albanacth'ın aksayan bacağı üzerinde eşine dayanarak kaideye çıkması ve selamını verdikten sonra içten bir şekilde "nihayet hak ettiğiniz yerdesiniz Leydim" demesi genç kadını çok mutlu etmişti. Bu Kylianne'in Mckenzie Klan üyelerinden aldığı ilk onaydı... Tabi bir de Dunottar Kalesi sakinleri vardı, Lord Lornell Macallen ve yeğeni komutan Eidean'da tebrik için gelmişlerdi ama Kylianne'e tıpkı o gün olduğu gibi soğuk davranmışlardı. Aslında Dunnottar, Kildaraen'in güçlü müttefiklerinden biriydi ve genç kadının orman halkları vasıtasıyla kan bağının bulunduğu bir klandı "bu şekilde davranmaları çok anlamsız" diye düşündü Kylianne "Bilmediğim bir şeyler olmalı, Mannis'e sorulacak bir sorum daha oldu..." Yaklaşık bir buçuk saati bu şekilde geçirdikten sonra Kylianne'in yavaş yavaş gücü tükenmeye başlamıştı, bunu fark eden Malcolm onu belinden tutarak insanlara gülümserken "İstersen Glenna'nın yanında geçip oturabilirsin, bundan sonrasını ben tek başıma halledebilirim."dedi. Kylianne'in yaptığı şeyden sonra bu aralarında geçen ilk konuşmalarıydı genç kadın bu yakınlıktan son derce utanarak geri çekilirken "E...evet gideyim" diyebildi ve kendine lanetler okuyarak kaideden indi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orman Büyücüsü
Fantastik3.YY Bilge Druidlerin zamanı, İskoçya... Kylianne'nin hayatı, sevdiği adamın ablasını öldürüşüne tanık olduğu gece tamamen değişti. Artık ne bir evi, ne bir ailesi ne de bir klanı vardı...Kendisine ait olan her şeyi arkasında bırakarak Uğursuz Orma...