4 - El Adamı

3K 210 103
                                    

hellö !!

acayip bir bölüm oldu. ben yazarken baya keyif aldim umarim siz de alirsiniz (keyif

-

"Onunla ertesi gün yine görüşeceğimi düşünsem yaşananların hiçbiri yaşanmazdı."
Arabadan inerken beynimin içinde daha sabah kendi kendime kurduğum bu cümle dönüyordu.

Üstümde Ceyda'nın gardrobundan aldığım lacivert saten askılı bir elbise vardı. Hafif göğüs dekoltesi ve yırtmacı ile yeterli düzeyde iddialı, biraz da ciddiydi. Sevgili modacım Ceyda, gireceğim ortam ve karşılaşacağım kişiler için uygun olduğu kanaatindeydi.

Ceyda arabasının anahtarını valeye teslim ediyordu, hemen arkamızdaki sevgilisi Kenan Yıldız'ın arabasından inen Nildeniz'e baktım. Turuncu bir crop bluz ve beyaz keten mini etek giymişti, mavi saçlarını da gevşekçe örmüştü. Benim aksime salaş duruyordu. Sevgilisine gülerek bir şeyler anlatırken onları izlediğimi fark etmedi.

"Şu an ne yaşadığımızı aklım almıyor..." diye mırıldandım kendi kendime. Yanıma gelen Ceyda kıkırdadı.

"Ablalık yapıyoruz bebişim!"
Benim aksime neşesi yerindeydi.
Ben hâlâ bir şeyleri hazmetme aşamasındaydım.

Kenan arkasından sarılıp Nildeniz'in yanağına bir öpücük kondururken başını geriye, sevgilisinin omzuna yatırarak güldü Nildeniz. Onu çok uzun zamandır böyle mutlu görmediğimi fark ettim. Sevgilisi de öyleydi, ikisinin de gözleri parlıyordu.

Bu sabah ilişkilerini öğrendiğim an Nildeniz'i bu işin içinden nasıl sıyıracağımı düşünmeye başlamıştım. Oysa şimdi hiçbir şeyin teoride düşündüğüm gibi kolay ilerleyemeyeceğini görüyordum.

Mudanya'dan tatilden dönen Nildeniz ve sevgilisi beni arkadaşlarıyla yemeğe davet etmişti. Ceyda'nın da davetli olduğu kokteyl parti karışımı bir organizasyondu.

Sabah kardeşimin ünlü futbolcuyla ilişkisini magazinden öğrenmiş, öğlen eve dönen kardeşimle bol bağırıp çağırmalı bir kavga yaşamış, akşam da giyinip süslenip onun için partiye gelmiştim.

Hazmetmesi pek kolay şeyler değildi bunlar.

Barış Alper denen yalancı sahtekardan bahsetmiyorum bile, onu düşünmek dahi sinirlerimi bozuyordu.

Sanki gökten milli futbolcu yağıyordu da biri bana biri de Nildeniz'e düşmüştü. Öyle bir saçmalık işte, insan dile getirmeye utanırdı.

Nildeniz bizi fark ettiğinde elinden tuttuğu sevgilisiyle yanımıza yürümeye başladılar. "Ne kadar tatlılaar..." dedi Ceyda hülyalı hülyalı.

"Abartma Ceyda."
Gergindim. Şuradan bir yerden bir kamera çıkacak ve her şeyi çekecek, yarın da haberler internete düşecek gibi geliyordu.

"Abla, merhaba!" diyerek boynuma sarıldı Nildeniz, sanki üç dört saat önce evimin salonunda cır cır cırlayıp "Hayatıma karışamazsın!" diye tepinerek ağlayan o değilmiş gibi.

Tüm sakinliğimle sarılışına karşılık verdim. "Merhaba canım kardeşim."

"Geldiğin için teşekkür ederim." diye fısıldadı kulağıma, geri çekilmeden hemen önce.

Sevgilisi Nildeniz'den daha heyecanlıydı. Onu taklit ederek "Abla merhaba." dedi bozuk Türkçesiyle. Nildeniz ona bakarak sevgiyle gülümsedi, Ceyda ise yüzünü diğer tarafa dönerek gülüşünü saklamaya çalıştı.

"Abla demene gerek yok Kenan."

"Peki." Sonra Ceyda'ya dönüp "Abla merhaba." dedi.

Ceyda çok önceden tanıştığı ve görünüşe bakılırsa bir hayli sevdiği çocuğa "Ablan kurban olsun sana!" diyerek ortamı Seda Sayanla sabah saatine çevirirken Kenan ne olduğunu anlamayan boş bakışlarıyla sırıttı.

delibalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin