3 - Buzdan Şato

3K 196 83
                                    

"Yesene bebeğim." dedi teyzem önüme bir bardak demli çay bırakırken.

"Yiyorum teyze."

"Yemiyorsun?"
Ceyda'ya bıkkın bir bakış attım. Zaten geceden Hakan mevzusu yüzünden sinirliydim hâlâ ona, şimdi karşımda oturmuş hiçbir şey olmamış gibi teyzemin yaptığı mantarlı omleti afiyetle yerken asabımı bozuyordu.

"Nil nerede?" dedim tabağımdaki salatalık dilimini çatalın ucuyla sağa sola iterken.

Kardeşim Nildeniz'in adını duyunca Ceyda'nın gözleri parladı. "Ayy sen bilmiyorsuun!" dedi heyecanla yerinde kıpırdanarak.

"Neyi bilmiyorum Ceyda?"

Masanın üstündeki telefonunu eline alıp bir yerleri kurcalarken bakışlarımı ayakta tezgaha yaslanmış dikilen teyzeme çevirdim. "Seni hangi rüzgar attı buraya Ayşe Sultan?"

Gece eve gelir gelmez duşa girmiş, dudaklarımı dakikalar boyunca yıkamış, duşta yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamalı bir iç boşalma seansı yaşamış sonra da uyumuştum. Sabah da önce Ceyda'nın aramasıyla uyanmış, teyzemin zile basışıyla da yataktan kalkmak zorunda kalmıştım.

"Özledim kuzum, ne zamandır sesin soluğun çıkmıyor diye bir bakayım dedim."

"İyi yapmışsın teyze, finaller bütler derken fırsat olmadı sana gelmeye."

"Tahmin ettim ben, börek köfte falan getirdim buzluğa koydum. Haberin olsun, lazım olunca çıkarıp pişirirsiniz."

"Ellerine sağlık teyzoş-"

Ceyda'nın ağzıma soktuğu telefon yüzünden cümleme devam edemedim. "Şuna bak!"

"Ne bu?"
Telefonu elime alarak kendimden uzaklaştırdım. Bir magazin sayfası açıktı. Manşette gözlerim gezindi.
KENAN YILDIZ'IN YENİ SEVGİLİSİ.

"Kim bu çocuk? Bize ne Ceyda?" diye terslendim.

"Dünyadan haberin yok Deniz!"

Sayfayı aşağı kaydırdım, sahil kenarında bir adam ve adamın sarıldığı sırtı dönük bir kız vardı. Kızın sadece saçları görünüyordu ama bu kim olduğunu anlamamız için yeterliydi.

Benim küçük kardeşim Nildeniz, geçen ay maviye boyattığı saçlarıyla ve doğum gününde kendisine hediye ettiğim tişörtle "ünlü futbolcu"nun kolları arasındaydı.
"Şaka mı bu?"

"Hiç değil."
Ceyda sırıta sırıta suratıma bakıyordu.

"CEYDA!"
Teyzeme baktım, şaşırmış görünmüyordu. Ceyda gibi onun da önceden haberi olmuştu demek. Çayından gürültülü bir yudum aldıktan sonra "Oğlan gurbetçiymiş Almanya'da doğmuş, Türkçesi bile yok doğru düzgün. Bizim kız da dünya para verip yolladığımız Alman lisesinin hakkını veriyor işte, demek ki Almancası iyi çocuğumun."

Nildeniz'i Alman lisesine Almancı futbolcuları tavlasın diye yollamamıştık.

"Teyze sen yapma bari Allah aşkına!"
Telaşla masadan kalktım. Nildeniz daha bu sene liseyi bitirmişti, böyle futbolcularla magazinlerde ne işi oluyordu?

"Aşkım Kenan milli takımda, lokum gibi bir çocuk-"

"CEYDA!"

Ürkerek sandalyesinde geri sindi. "Bana ne hangi takımdaysa? Nil nerden buldu bu herifi? N'oluyor size?" Dedim üstüne üstüne giderken.

"Şimdi şöyle oldu... Kenan ile Nildeniz'in tanışmasına ben birazcık aracı olmuş olabilirim. Çok azıcık."

"N'aptın? Ne zamandır var bu mevzu?"
Derin bir dehşet içindeydim. Ne kadar paylaşılan fotoğrafta Nildeniz'in yüzü görünmüyor olsa da 18 yaşındaki kardeşimin böyle bir durumun içine düşmüş olması beni telaşlandırmıştı. Sosyal medyada doğru düzgün fotoğraf bile paylaşmayan bir tiptim ben, interneti korkunç buluyordum. Kardeşimin internette insanların yargılamalarına sunulması da korkunçtu.

delibalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin