1 - Deli Oğlan

8.1K 222 133
                                    

hellö !!

dışardaki barış alper kurgularinin içine ne koyduklari belli olmadigi icin kendi kurgumu yazdim

umarim keyif alırsınız, öptüm

-

"Soda limon alabilir miyim?"

"Tabi."

Barmen hızlıca soda şişesini açıp içeceğimi hazırlarken taburenin üstünde yan dönüp rastgele etrafı izliyormuş gibi bakışlarımı içeride gezdirdim. Oysa tek bir kişinin hedefinde olup olmadığımı kontrol ediyordum.

Köşedeki locada oturmuş neredeyse yarım saattir beni izleyen adamla göz göze geldim. Elindeki bardağı bana bakarak kaldırdığında görmemiş gibi yaparak yeniden önüme döndüm.

Bar tezgahına bıraktığım telefonun ekranına dokunup saate baktım. 12'yi biraz geçiyordu.

"Deniz, gelsene!"
Omzuma dokunan elin sahibi, Ceyda, kulağıma eğilip bağırdığında zoraki gülümsemeye çalıştım.
"Yorgunum!" diye bağırdım kulağına, yüksek sesli müzik iletişimi bir hayli zorlaştırıyordu.

"Hadi hadi, alırız yorgunluğunu!" diyerek tıklım tıklım dolu piste doğru beni çekiştirmeye çalıştı.

Ceyda'nın inadıyla baş edemeyeceğimi anladım, aslında bu mutlu gecesinin tadını da kaçırmak istemiyordum. Barmenin önüme koyduğu bardağı da alarak tabureden kalktım, Ceyda'nın peşinden sürüklendim.

Ceyda neşeli gülüşleriyle dans etmeye başladığında ben de ona ayak uydurdum. Sırt sırta müziğin ritmine uyup uyumadığımızı umursamadan delice hareket ederken Ceyda aniden "Hakan burada!" diye bağırdı kulağıma.

"Biliyorum!"
Adam geldiğinden beri beni izliyordu, fark etmemem imkansızdı.

"En son ne dedin sen ona?"
Elimdeki bardağı kafama diktikten sonra dudağımın kenarından akan damlayı parmağımla sildim. "Ne diyeceğim Ceyda? İstemiyorum dedim!"

Ceyda bedenini sırtımdan ayırıp döndürdüğünde ben de ona döndüm. Tek elimden tutarak dans etmeye devam ederken bir adım bana yaklaştı. "İstemediğini o pek anlamış gibi durmuyor!"

Refleksle bakışlarım o locaya gitti, oturduğu yer boştu. Ceyda çenemden tutup başımı diğer tarafa çevirdi. Hakan buraya geliyordu.

"Ceyda..." diye mırıldandım ama muhtemelen duymadı.

"Bir daha konuşun!"
Bir daha konuşmak falan istemiyordum. Adama açıkça kendisiyle bir şey yaşamak istemediğimi söylemiştim. Kurduğum cümleyi duyacak bir kulağı ve anlayabilecek beyni varsa bir daha konuşmaya gerek olmamalıydı.

"Allah aşkına şu kabuğunu kır biraz Deniz, adam Hakan Arslan."

"İstemiyorum!"
Ceyda duymadı mı yoksa duymazdan mı geldi bilmiyorum ama elimdeki bardağı alıp yanağıma bir öpücük kondurdu ve arkasına bakmadan pistten uzaklaştı. Peşinden gitmek için adım attığımda, henüz ikinci adımımdayken bileğimden kavrayan el beni durdurdu.

Kim olduğunu biliyordum.

Omzumun üstünden arkama bakınca göz göze geldik. Hakan Arslan iki gün önce tarafımdan gayet net bir red yememiş gibi sırıtarak bana bakıyordu. Bileğimden kolayca kendine çekti. Beklemediğim hamlesine direnemediğim için ona yaklaşmış oldum ama inanılmaz bir rahatsızlık hissettim.

"Selam!" dedi yüzünü yanağıma yakınlaştırarak.

"Merhaba."
Kıpırdandım, kafamı geri çekerek yüzlerimizin arasındaki mesafeyi açmaya çalıştım.

delibalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin