27 - Yersiz Göksüz

2.9K 256 199
                                    

Barış

Ayılmak zordu. Kırk dakikadır duşta, buz gibi suyun altındaydı Barış ve bütün hücreleri donsa da beyni tamamen ayılmış sayılmazdı.

Sarhoş olsaydı ayılırdı. Sarhoş değildi.

"Çıkmıyor musun oğlum artık? Ona göre doktora haber verelim bari." diye seslendi banyo kapısının önündeki kaygılı menajeri.

Saat 11'e geliyordu, kahvaltı saati çoktan geçmişti. Barış milli takım kamp oteline gelip direkt olarak odasına çıkmış ve duşa girmişti.

Menajeri geceyi nerede kiminle geçirdiğini biliyordu, gece kutlamalar yaşanmış ve bitmişti. Şimdi önlerinde bir Hollanda maçı vardı.

Günün planına göre 11 buçukta doktora görünüp 12 buçukta sprint testine girecekti. Sonrası dinlenme antrenmanı, belki sauna belki masaj. Sonra güzel bir akşam yemeği. Gökdeniz ile doldurması gereken hiçbir boşluk yoktu programında.

Ama önce hayatına devam etmesi gerektiğini hazmedip duştan çıkması gerekiyordu.

Soğuk su tepesinden akarken alnını mermere yaslamış iki eliyle duvardan destek alarak öylece duruyordu. Gözlerinin önünden sahne sahne yaşananlar geçiyordu.

Kaset kırk dakikadır olduğu gibi yine başa sardı, dün maç sonu tribünde kendisini alkışlayan Gökdeniz'i gördü, sonra koşup boynuna atlayan Gökdeniz'i, sonra Uygar ile oynayan Gökdeniz'i, sonra otoparkta dudaklarına yapıştığı Gökdeniz'i, sonra yatakta kollarının arasında terli terli uzanan arzudan gözleri buğulanmış Gökdeniz'i, kumral kıvırcık saçları çıplak göğsüne dağılmış Gökdeniz'i, sabah uyandığında yanında bulamadığı Gökdeniz'i.

Buradan sonrası boktandı.

"Barış, oğlum ses ver!"

Üçüncü defa kapıya vuran menajerinin sesiyle derin bir nefes vererek elini uzattı ve suyu kapattı. "Çıkıyorum."

Duşa kabinden çıktı, kenardaki havluyu alarak beline doladı. Saç havlusuyla yüzünü kurularken aynadaki yansımasıyla göz göze geldi. Omzundaki kızarıklığa takıldı gözleri, parmaklarıyla oraya dokundu. Gökdeniz'in dudaklarının marifetiydi.

Karnının üstünde de izler vardı.

Gecenin sonuna doğru "Ellerimi tut." diye sayıklayıp durmuştu Gökdeniz nefes nefese. Çünkü vücudunu ele geçiren şiddetli arzuyla nasıl başa çıkacağını bilmiyor, adamı şiddetle  sevmek istiyordu. Fakat o anlarda bile mantığının sesine tamamen sağır olamadığından Barış'ın vücudunu her gün fizyoterapistinden antrenörüne ve soyunma odasındaki arkadaşlarına kadar herkesin göreceğini düşünüyor, vücuduna izler bırakmak istemiyordu.

Nihayetinde Barış, Gökdeniz'in ellerini yatağa sabitleyerek hem kıza istediğini vermiş hem de kendisi ona hükmetme fantezisinin zevkini yaşamıştı.

Ellerini tutsa bile dudaklarına mani olmamış, istediği gibi kendisini sevmesine izin vermişti. Gecenin sonunda yaptığı şeyi fark eden Gökdeniz omzuna bir öpücük kondurarak, "Özür dilerim, acıdı mı? Yarın buraya merhem sürelim." demişti.

Omzunu buz gibi parmaklarıyla tuttu Barış. Her şey birkaç saat içinde nasıl bu kadar mahvolabilmişti?

Omzundaki ufacık yarayı bile düşünen Gökdeniz ona bunu niye yapmıştı?

Banyodan çıktı.

Menajeri kapının önünde beklemeyi bırakıp köşedeki kanepeye oturmuş, telefonla konuşuyordu. Ona bakmadan önünden geçti ve gardroba yöneldi. Kendisi için hazırlanmış eşofman takımını askıdan alıp yatağa attı. Alt taraftan da bir boxer çekti.

delibalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin