Yuriy elindeki çiçeklere baktı, bu çiçeklerin anlamını öğrendiğinden beri onlarca çiçekçi gezmişti. Sonunda özel bir serada bunları bulmuştu ve büyük bir buket yaptırmak istese de adam sadece bir adet vermişti ona.
"Kalbin tek seferde onlarca kişi için mi çarpıyor genç adam? Bir aşk bir çiçek..." bu söz nedense hoşuna gitmişti.
"Sanırım kalbim bundan sonra yalnız onun için çarpacak... anlıyorsunuz ya... o gerçekten de 'o kişi'..."
Adam ona beyaz güller de verdi, tam ortaya koyduğu lila rengi gül ise, sevdiği gibi.. onlarca kişinin içinde göze çarpması gibi göze çarpıp bütün dikkatleri üstüne topluyordu. Heyecanla onun her zaman olduğu masaya ilerledi, diğer elinde abisi için karışık bir buket vardı.
"Yuriy... erken geldin..." onu görünce gülümsemesi heyecanını bin kat arttırırken yutkundu.
"Bunlar sana güzelim..." Tim çiçekleri görünce daha büyük gülümsedi.
"Çok naziksin..." kokladığı güller hoşuna gitmiş olacak ki dudağını ısırıp ona baktı.
"Gülümsemeni görmek için herşeyi yaparım güzel şey... " Tim daha büyük gülümseyip onun eline uzandı ve çekmeye başladı.
Nadiren kullanılan kat merdivenlerine sürüklediği iki metrelik Rus onu hayranlıkla takip ediyordu. Kapıyı kapatıp merdivenlere yöneldi, üç basamak çıkıp arkasını döndü ve dudaklarını gencin dudaklarına bastırdı.
Anında gözleri kapanan Yuriy resmen eriyordu, bu minik genç yüzünden buz tutmuş Rus genleri bile eriyecek gibi görünüyordu. Çaresiz bir inlemeyle onu kendine çekti, vücudu ihtiyaçla yanıyordu. Neredeyse dört aydır eline mahkumdu ve sürekli kışkırtılmaktan beter hale gelmişti.
"Seni özlemiştim tam da..." bu sözler... işte bu kadarcık bir cümle onun için çabalamaya değdiğini kanıtlıyordu.
Tim aniden kucaklanmasıyla hafif bir çığlık atıp kıkırdadı, kollarını gencin boynuna sarıp burnunu burnuna sürttü. Sonra yanağına ve boynuna sürterek kulak memesine kadar ilerletti.
"Parfümünü beğenmişsin anlaşılan, çok yakışmış." Bunu bir ay önce Tim onun için seçmişti, o kimdi ki beğenmeyecekti...
"En sevdiğim insan aldı, inanır mısın bilmem.... bu aralar o diye ölüyorum." Timuçin kızarsa da mutluydu.
"Yaaaa... bak böyle konuşursan kendimi tutamam ama..." uzanıp dudaklarına doğru konuşunca yutkunması hoşuna gitmişti.
"Lütfen tutma, tenine iznin olmadan asla dokunmam ama... artık dayanamıyorum güzel şey..." Timuçin büyük bir kahkaha atıp dudaklarını sert bir şekilde birleştirdi.
Bazen oldukça narindi, bazen de hırçındı... hem de oldukça...
Yuriy bu minik gencin öpüşleriyle delirecek hale geliyordu, kendini merdivenlere bırakıp oturdu. Tim onu yarın dünya yok olacakmış gibi, sanki bu son günleriymiş gibi bir coşkuyla öperken kendini arzusuna teslim etti ve dolgun kalçaları kavradı.
Onu kucağında hareket ettirirken inlememek için kendini zor tutuyordu, ama hem bu öpüşe hem kucağında hareket ettirdiği kalçalara karşı direnmek oldukça zordu. İnlemesi ikisinin dudakları arasında kaybolurken Tim kalçasını havalandırıp sertçe tekrar oturdu, kasıkları bu hareketle ihtiyaçla yanarken vücudu titriyordu.
"Sevgilim... daha sert inle..." Tim kulağına fısıldayıp boynunu öpüp emdi.
Aynı hareketi defalarca tekrar ederken nefesi bile kesilmemişti minik adamın, onu ensesinden tutup tekrar dudaklarını esir aldı. Baskınlık kurduğu iki metrelik Rus ellerinde sona ulaşmak üzereydi... keyifle emdi Tim dolgun dudakları.
Tırnağını ense kökündeki saç derisine yavaşça sürtüp kalçalarını yuvarladı, bu hareket Yuriy'in sonu olmuştu. Nefesi kesilerek, tıpkı ilk kez bir şeyler yaşayan bir genç gibi çamaşırına bıraktı tüm arzusunun yükünü...
İnce belinden tutup kendine çektiği Tim hızla ayaklandı, yüzünü avuçlayıp gözünün altını öptü ve gülerek kapıya yöneldi. Arkasını dönüp onun yüzünden dağılan gence baktı, kıkırdayıp göz kırparak konuştu.
"Sen toparlanıp gelirsin tatlım, biraz daha dayanabilmeni beklerdim. Neyse yine de fena dayanmadın... masamda görüşürüz..." öpücük atıp içeri dönerken gömleğini sertliğini örtecek şekilde düzeltti.
Abisi onun bu hareketini son anda görmüştü, merakla kardeşinin şişmiş dudaklarına baktı. Merdivenlere bakıp tekrar kardeşine dönen Cüneyt'in gözleri kısıldı...
"Kurabiyem... bilmem gereken bir şey mi var?" Tim gülüp omuz silkti.
"Aptal Rus'un kurabiyenin ne kadar sert olduğunu anlamasını sağladım. Buza alışkın ama... kuru buzun yakıcılığını görmemiş o... eeee... beni özledin mi karamelim, yoksa kocan kimseyi özleyemeyecek kadar zihnini dolduruyor mu?" Gülerek abisine sırnaşınca beyni karman çorman oldu Cüneyt'in, kardeşini kollarına çekip sardı.
"Bana bak, metres yerine kocası oldum taşaklı patronunun..." iki kardeş gülüşürken iki Rus da onların aşkıyla kavrulup yanıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patron Bey
Fiksi UmumKardeşinin patronunun aseksüel olduğuna inanmayan Cüneyt soluğu holdingde alır Alkan minik stajyerinin abisiyle iniş çıkışlı olaylar yaşayacağını bilmeden tekdüze yaşamına devam ediyordur