Yarin yollarında ölenler,
Uğrunda ölmeyide becerenlerdir...
Tut ki bugün O gün...-SAMİİREX-
****
-Doğu Kılıç Aslan'dan-
Bizde durumlar böyle işte, sonraya ertelemeler yok, bir şeylerin planını kurmak yok, şuan. Daima şuandasın ve başına dayanmış bir namlu veyahut eline tutusturulmuş pimi çekilmiş bir bomba yok ise, şuanda kalmalıyız, çünkü bela çeker tarafımız hep hazırda bekliyor. Şunu da atlatalım diye bir lüksümüz yok, sıradaki tehlike tam da şuan olduğu gibi daima ensemizde bizi izliyor,mavi kartalların olduğu yerde tehlike asla bitmez...
Telefondaki Ayşegül yüzbaşının sesi ile gülcenin dilinden dökülen kelimeler beynimde çarpıştı. Ben idrak edemeden bedenim çoktan harekete geçmiş gülceye doğru koşuyordu.
Babası.
Bizim her yerde aradığımız, kardeşimi neredeyse ölüme sürükleyen, bir çok canımıza kıyan, Erhan şahin. Benim bakmaya kıyamadığım, bakmakla doyamadığım gece gözlere odaklanmış onu dinliyor. Sanki hiç masum bir cana kıyamamış gibi, kızının gözlerinin içine bakabiliyordu. Güneşime doğru attığı her adım, aralarındaki mesafeyi kapatırken, benden inci tanemi uzaklaştırıyordu, tıpkı 15 sene yaptığı gibi...
"Gülcee!" Dedim avazım çıktığı kadar bağırdım. Yoksa beni görmeyecek, babasının aramıza mesafe sokmasına izin verecekti. Artık o pislikten dolayı aramızda oluşan santim mesafeye bünyemde yer yok.
" Kılıç"
" Sen daha gitmedin mi, Ne oldu? "
Son bir adımım kalmıştı, Güneşime dokunup onu kendime doğru çekmeme, eğer o şerefsiz buna engel olmasaydı.
Güneşimi arkasına aldı, siper etti kendini ona. Benim mi zarar verecektim ona? Bu ahmak ne halt yemeye çalışıyor böyle?
"Baba, ne yapıyorsun bıraksana beni, o benim..." durdu, gözleri benimkilerle buluştu sanki serin bir yaz akşamı kordonda buluşmusuz ve çiçek satan bir teyzeden gül almışım ona vermişim gibi aşkla, duyguyla baktı gözlerime. Yüreğim ona bir şey olacak endişesiyle yanıp tutuşurken, o ise bundan bir haber beni çok uzaklara götürüyordu. Huzurun sadece bizde olduğu yerlere...
Gözlerimi kırptım ona, ne demek istediğimi anlamasını ve devam etmesi istiyordum."O benim erkek arkadaşım, lütfen bırak beni." Dedi babasının kolu onun kolunu tutarken, bir anda kolunu ittirdi. Bana doğru hızlı adımlarla gelerek, hiç beklemediğim bir hamlede bulundu. Pisliğin teki de olsa babasıydı. Ve gülce şuan benim ellerimi kendi elleriyle kenetlemişti.
Bunun gururunu size nasıl anlatabilirim inanın bilmiyorum. Karşıma bir orduyla bile gelse ben artık Erhan'a karşı daima kazanırdım... Ben artık bu eli bırakır mıyım ? BIRAKAMAM...
" Bu mu erkek arkadaşın? " gözü ellerimize kaydı, içgüdüsel olarak gülceyi biraz daha kendime doğru çektim, ama yetmiyordu! Bu adamın olduğu hiçbir yerde güvende değildi gülcem. Bağrıma bassam, içime sokabilsem, yeter miydi onu korumaya?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖKSÖKÖ
Fiksi UmumMinicik bedenlerinde sevgiyi nereye kadar götürebilirler.... "taa ki 15 yıl sonra o kara günde karşılaşıncaya dek..." -Gülce şahin -Doğu Kılıç Aslan