Yeni bölüme hoş geldiniizz, hazırsanız buyrun bölüme.
•••
•Leyla'dan.
Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi açtığımda, hafif bir uykusuzlukla beraber, içimde bir huzur hissi vardı. Bir an nerede olduğumu anlamaya çalıştım; yumuşak bir battaniye üzerimdeydi ve başım rahat bir yastığa gömülmüştü. Gözlerimi kırpıştırarak etrafa baktım ve Barış'ın evinde olduğumu hatırladım. Dünden kalan anılar birer birer zihnime doldu: Barış'ın yanında uyuyakaldığım o sakin an... Ve şimdi, uyandığımda hissettiğim bu huzur, her şeyin yolunda olduğuna dair bir işaret gibiydi.
Kalkmak için yavaşça doğrulmaya çalışırken, burnuma mis gibi yemek ve taze ekmek kokusu geldi. Bu koku beni yerimden kaldırıp mutfağa yönlendirdi. Barış, mutfakta büyük bir özenle kahvaltı hazırlıyordu. Üzerinde rahat bir tişört ve kot pantolon vardı, saçları hafif dağınıktı ama yüzündeki gülümseme her zamanki kadar içtendi.
"Günaydın, uykucu," dedi bana, elindeki tavayı ocağa koyarken. "Umarım iyi uyumuşsundur."
"Günaydın," dedim, hala biraz mahmurlukla. "Evet, sanırım uzun zamandır bu kadar derin uyumamıştım."
Barış'ın hazırladığı kahvaltı masası özenle hazırlanmıştı. Taze sıkılmış portakal suyu, sıcak simitler, peynir, zeytin ve tabii ki omlet... Her şey tam anlamıyla mükemmeldi. Gözlerim bu kadar titizlikle hazırlanmış bir sofrayı görünce biraz şaşırdığımı fark ettim.
"Bu kadar zahmet etmene gerek yoktu," dedim hafif bir suçlulukla.
"Seninle güzel bir sabah geçirmek istedim, o yüzden bu bir zahmet değil," dedi Barış, bana sıcak bir gülümseme göndererek.
"Misafir odasında sana rahat kıyafetler bıraktım, eğer duş alıp biraz rahatlamak istersen..."
"Sen? Şaşırtıyorsun beni..." diyerek gülümsedim.
"Kız kardeşimden kalan birkaç parça kıyafet vardı onları bıraktım, iyilik ettim ya."
"İnandım inandım tamam." gülmeye devam edip misafir odasına doğru yürüdüm.
•••
Yaklaşık bir 20 dakika sonrasında beraber masaya oturduk ve kahvaltıya başladık. Konuşmalarımız, kahve fincanlarımızın tıngırtılarıyla karışıyordu. Dünkü olaylardan bahsetmemeye özen gösterdik; sadece ikimiz ve bu an vardı. Barış'ın yanında geçirdiğim bu sabah, normalde hissettiğim tüm gerginliği ve stresi unutturmuş gibiydi.
Kahvaltıdan sonra, Barış beni eve bırakmayı teklif etti. İtiraf etmeliyim ki, onunla daha fazla vakit geçirmek istiyordum ama aynı zamanda eve dönüp biraz toparlanmam gerektiğini de biliyordum.
Yol boyunca hafif bir sessizlik hakimdi, ama bu sessizlik rahatsız edici değildi. Sanki her ikimiz de yaşadığımız bu güzel sabahı, konuşmadan sindiriyorduk. Barış, arabayı benim evin önünde durdurduğunda, bana dönerek içten bir şekilde gülümsedi.
"Dün gece ve bu sabah için teşekkür ederim," dedim, ona bakarak. "Gerçekten iyi geldi."
"Benim için de öyle," dedi Barış, gözlerimin içine bakarak. "Eğer başka bir şey olursa, ya da sadece konuşmak istersen, her zaman buradayım, biliyorsun değil mi?"
Başımı sallayarak teşekkür ettim. Barış'ın yanında, her şeyin mümkün olduğunu hissediyordum. Ama aynı zamanda, kendi hayatımda çözmem gereken pek çok şey olduğunu da biliyordum. Barış'a veda edip eve girdim, ama içimde onunla geçirdiğim o huzurlu anların etkisi devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• bul beni, barış alper yılmaz.
Non-Fiction"Rüyalarıma giriyor senle sevgili olmak, ama sen diye yok bir şey..." Barış sıkça gittiği kafede yeni işe başlayan Leyla'dan oldukça etkilenir. 05.07.24 - 07.11.24