*dip not: Bu ve bundan sonraki okuyacağınız bölümler Kerem'in transfer haberleri sonrasında yazılmıştır. Bu yüzden hikayenin gidişatında değişiklik yaşanırsa ana hikayeden tamamen kopacağı ve büyüsünü kaybedeceğini inandığımdan hikayenin finaline kadar Kerem Galatasaray'da devam edecektir.
•••
•Leyla'dan.
"Nasıl yani? E, sen hani bir şey demedi, ben sinirimden saldırdım dedin?"
Nil'in sözleri beynimde yankılanıyordu, ama ben hala olan biteni tam anlamıyla kavrayamamıştım. Kahvemin olduğu karton bardağı sımsıkı tutarak derin bir nefes aldım, ama nefesim bile bir türlü içimdeki sıkışmışlığı hafifletmiyordu. Nil'in sesi bir soru işareti gibi havada asılı kaldı. Onun bu kadar şaşkın ve endişeli olduğunu görmek, içimdeki huzursuzluğu daha da artırıyordu.
Kahvemi yudumlayıp gözlerimi kapattım, zihnimde o anları yeniden yaşadım. O karanlık sokak, Mert Hakan'ın bakışları, her şey bir an için tekrar canlanmış gibiydi.
"O an idrak edemedim Nil," dedim, sesimdeki titremeyi bastırmaya çalışarak. "Kollarını açıp, 'gel, teselli edeyim' dedi işte. Resmen dalga geçer gibi." Sözlerim çıkarken bile, o anın soğukluğu ve tiksindirici hissi içime geri dönüyordu.
Nil'in gözleri kocaman açılmıştı, yüzündeki şok ifadesi yerini yavaş yavaş öfkeye bırakıyordu. "Barış'a söyleyecek misin peki?" dedi, sesi sanki her kelimenin üzerine titreyen bir kaygıyla doluydu. Nil'in bu sorusu, aklımda bir süredir dönüp duran ama yanıtını bulamadığım o korkutucu gerçeği yüzüme çarpıyordu.
"Ne diyeyim Nil? 'Mert Hakan bana kafayı takmış, sana da bu yüzden derbide saldırmış, o gece amacı aslında bana yaklaşmakmış. Sırf sen ona o davet gecesinde vurdun diye, seni bana yakınlaşarak cezalandırmak istemiş ama sen ona vuracakken o sana vurmuş' mu diyeyim?" Sesim titriyor, kalbim göğsümde patlayacakmış gibi çarpıyordu. Bu kadar karmaşık bir durumu Barış'a nasıl açıklayabilirdim? Onu bu gerçekle nasıl yüzleştirebilirdim?
Nil'in dudakları büzüldü, ellerini birbirine kenetledi. "Manyak mı bu herif?" diye sordu, ama sesindeki şaşkınlık ve korku net bir şekilde hissediliyordu. Sanki söylediği her kelimeyle, bu gerçeği daha da gerçek hale getiriyordu.
"Nil," Biten kahvemin ardından karton bardağı buruşturup derin nefes aldım, "Bu konuyu burada kapatalım. Ne sen Kerem'e ne ben Barış'a tek kelime etmeyeceğiz."
"Ama Leyla..."
"Ben bir kez daha Barış'ı kaybetme korkusuyla karşı karşıya kalmak istemiyorum." Ayaklandım, "Medicana'ya yetişmem lazım. Seni seviyorum, akşama görüşürüz."
•••
Kar taneleri, yüzüme düşerken o hafif soğuğun cildime işleyişini hissediyordum. Stajdan çıkıp merkezin önüne geldiğimde gözlerim Barış'ı buldu. Arabasının ön tarafına yaslanmış, beni bekliyordu. Onu böyle görmek, içimi ısıtan bir mutluluk dalgası yaydı. Göz göze geldiğimizde, hafifçe gülümsemekten kendimi alamadım. Kendi küçük jestleriyle bile bana ne kadar değer verdiğini hissettiriyordu.
Adımlarım ona doğru hızlanırken, Barış'ın yüzünde o her zamanki sıcak gülümseme belirdi. "Sevgilim," dedi ve soğuktan kızarmış olan burnuma nazikçe bir öpücük kondurdu. O minicik öpücük, bütün soğuğu bir anda silip süpürmüştü.
"Nasıl geçti?" diye sordu, gözlerinde merak ve sevgi dolu bir bakışla.
"Güzel," dedim, sözcüğü uzatarak. O an günün yorgunluğunu tamamen unuttum. "Senin günün nasıl geçti?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• bul beni, barış alper yılmaz.
Non-Fiction"Rüyalarıma giriyor senle sevgili olmak, ama sen diye yok bir şey..." Barış sıkça gittiği kafede yeni işe başlayan Leyla'dan oldukça etkilenir. 05.07.24 - 07.11.24