chapter 18 - kıskançlık.

562 40 39
                                    

*dip not: Bu ve bundan sonraki okuyacağınız 3 bölüm Kerem'in transfer haberleri öncesinden yazılmıştır. Bu yüzden şimdiden hepinizden özür dilerim.

Hikayenin gidişatında değişiklik yaşanırsa ana hikayeden tamamen kopacağı ve büyüsünü kaybedeceğini inandığımdan hikayenin finaline kadar Kerem Galatasaray'da devam edecektir.

Bol kıskançlık dolu şahane kaoslu bir bölüm sizi bekliyor, hadi bakalım!

•••

•Leyla'dan.

Çıkışa yaklaştığımızda, Barış'ın yanında duran bir kız dikkatimi çekti. Kızın hareketleri oldukça samimi duruyordu, ama Barış ona pek pas vermiyor gibiydi. Ancak bu, kızı durdurmuyor, yaklaşmaya çalışıyor ve aralarındaki sohbeti devam ettirmek için çabalıyordu. Barış'ın gitmesine engel oluyordu.

"Her şey yolunda mı?" diye sordu Kerem, benim daldığımı fark ederek. Bakışları benim baktığım yöne kaydı ve dudaklarını birbirine bastırdı. "Anlaşılan Çağla'nın günlük rutini başlamış."

"Anlamadım?" dedim, kaşlarımı çatarak. Bir gerginlik hissetmiştim ve az sonra olacaklardan ben sorumlu olmayacaktım.

Kerem biraz tereddütle konuşmaya başladı, "Canım, Çağla bu. Ara sıra gelir, takımın fotoğrafçılığını yapar. Barış'la genelde sohbet etmeye çalışır ama bizimki daha baştan kızı acayip bulduğu için sürekli bir bahane uydurup sıyrılmaya çalışır."

"Benim sevgilime kur mu yapıyor o?" Sinirlerim hafiften gerilmişti ve az sonra olacaklardan gerçekten ben sorumlu olmayacaktım.

Kerem biraz panikle ne diyeceğini bilemedi, "Yok, yok canım... Öyle değil... Yani, biraz fazla yakın olmaya çalışıyor belki ama Barış... Barış asla izin vermez, biliyorsun."

Ama ben çoktan Barış ve Çağla'nın olduğu yere doğru yürümeye başlamıştım."Bu kızın son duasını bence sen et," dedim peşimden panikle gelen Kerem'e, "Çünkü az sonra dua edebileceği bir zaman kalacağını düşünmüyorum."

Yanlarına vardığımda Barış bana bakışlarını çevirdi ve arkamdan gelen Kerem'e dönüp, "Ne oluyor?" dercesine bir bakış attı.

"Neler oluyor, hayatım?" dedim, sesimde sakin ama kararlı bir tonla.

Barış, Çağla'ya dönüp, "Çağla, bu sevgilim, Leyla." diyerek beni tanıttı. Kızın yüzünde hafif bir şaşkınlık belirdi. Çağla, kendine çekidüzen vermeye çalışarak gülümsedi.

"Ah, merhaba Leyla," dedi, biraz utangaç bir sesle.

"Merhaba," dedim, gülümsememi zar zor kontrol ederek. "Sanırım yanlış bir zamanlamayla geldim. Barış ile bir şey konuşuyordunuz herhalde?"

Barış, benim sahiplenici tavrımı fark etmişti ve hafifçe gülümsedi, "Yok, sevgilim. Çağla sadece fotoğraflar hakkında konuşuyordu, değil mi Çağla?"

Çağla biraz tedirgin bir şekilde başını salladı, "Evet, evet. Sadece fotoğraflar..."

Ben de gülümsedim, ama bakışlarım Çağla'nın üzerine odaklanmıştı. "Ne güzel," dedim sakin bir sesle, "Umarım çekimlerinizi bitirmişsinizdir, çünkü biz artık gidiyoruz."

Barış elini belime koyup beni kendine doğru çekti, "Evet, Leyla haklı. Artık gitmemiz gerekiyor."

•••

"Kıskandın mı sen beni?" Muzip bir gülümsemeyle sordu yanağımdan makas alıp direksiyonu sağ tarafa doğru çevirip evine doğru devam ederken.

"Kıskandım. Sevgilim değil misin? Kıskanırım!"

Barış'ın geniş gülümsemesi aniden yerini ciddiyete bırakmasıyla gözlerini yoldan ayırdı, "Sen az önce itiraf mı ettin?"

• bul beni, barış alper yılmaz.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin