chapter 14 - rize.

498 27 32
                                    

Heelloo herkes yeni bölüme hoş geldi.. Bir Rize macerasını hakettik bence? Ne dersiniz?

•••

• Leyla'dan.

Gece Barış beni yalnız bırakmak istemediğinden kendimi onun yanında, misafir odasında bulmuştum. Yine, yeni bir güne onun yanında uyanmıştım ve bu durumdan hiç şikayetçi değildim.

Onu uyandırmadan kalktım ve kendi odama geçmeden önce yanağına hafif bir öpücük bırakarak oldukça sessiz bir şekilde odadan çıktım. Mutfaktan gelen seslerle muhtemelen bizimkiler kahvaltı hazırlıyordu diye düşündüm ve daha fazla oyalanmadan hemen kendi odama geçtim.

Üzerime daha rahat bir şeyler giyip elimi yüzümü yıkadım, tam aşağıya inecektim ki gelen görüntülü aramayla yüzümde büyük bir gülümseme oluştu.

"Seni çok özledim!!!" Nil bir yandan mutfağı toparlıyor bir yandan da elinde tuttuğu telefona bakıyordu.

"Bende seni çok özledim Niloyam." Dedim dudağımı hafif kıvırırken, "Nasılsın?"

"Sensiz geçen her gün daha kötü! Barış'a söyle de dönün artık, ya!" Sahte bir sitem vardı yüzünde, "Canım sıkılıyor böyle."

"Daha Rize'ye gideceğiz." Söylediğim şeyle duraksadım, "Ailesi acaba beni sever mi?"

"Leyla," dedi Nil tüm dikkatini bana vererek, "Böyle düşünürsen Barış'ı üzersin. Hem sizinkiler Barış'a karşı tamamsa, onun ailesi seni niye sevmesin? Az mantıklı düşün."

"Ne bileyim kızım... İlk defa başıma böyle bir şey geliyor." Oflayarak yatağıma oturdum.

"Merak etme..." arkadan gelen Kerem'in sesiyle gözlerim şaşkınlıkla açıldı, "Emine teyze ve Yüksel amca seni çok sevecek."

"Kerem?" Sesimdeki şaşkınlıkla konuştum, "Senin ne işin var orada?" Söylediğim şeyin farkına vardığımda kendime çekidüzen verdim, "Yani..." ancak Kerem çoktan kahkahalar atarak bu halime gülüyordu.

"Sen yoksun diye Kerem geldi, kahve için..." dedi Nil.

Yüzümdeki gülümseme büyüdü, "Var sizde bir haller ama hayırlısı..."

"Barış'a selam söyle..." dedi Kerem konuyu dağıtmak istermişcesine, "Kardeşim sana emanet."

"Tamamdır kaptan, kardeşine gözüm gibi bakarım, merak etme. Benim kardeşimde sana emanet!!"

Telefon görüşmemizi sonlandırdıktan sonra odadan çıkıp aşağıya inmek için adımlarımı hızlandırdım, banyodan çıkan Barış ile çarpışmadan kıl payı kurtulmuştum.

"Günaydın, sevgilim. İyi uyudun mu?" Dedim.

Barış, gözlerini kısarak, uyku mahmurluğuyla dudaklarımın kenarına eğildi. "Senin yanında uyumamak mümkün mü?" dedi, sesi biraz kısık ama o kadar da içten. Elimi tuttu, parmaklarımız birbirine kenetlendi. "Sabah erkenden gitmişsin ama..."

"Uyandırmak istemedim, dün yeterince yoruldun zaten. Hem hep sen erkencisin bir kerelik ben erkenci olmak istedim."

"Bak sen... ama ben erkenciyim çünkü, seni izlemek hoşuma gidiyor," dedi, sonra bir adım geri çekilip bana baştan aşağı baktı. "Biraz gergin görünüyorsun. Rize konusunda mı?"

Derin bir nefes aldım. "Biraz... Ama Nil ve Kerem sağ olsun, sabah beni biraz rahatlattılar."

Barış'ın kaşları merakla kalktı. "Kerem mi? O nereden çıktı şimdi?"

• bul beni, barış alper yılmaz.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin