*dip not: Bu ve bundan sonraki okuyacağınız bölümler Kerem'in transfer haberleri sonrasında yazılmıştır. Bu yüzden hikayenin gidişatında değişiklik yaşanırsa ana hikayeden tamamen kopacağı ve büyüsünü kaybedeceğini inandığımdan hikayenin finaline kadar Kerem Galatasaray'da devam edecektir.
Yavaştan vedaya hazırlanmaya başlamamız gerekiyor çünkü sona doğru yaklaşıyoruz...
•••
•Leyla'dan.
"Psst, hadi inelim," dedi Efe, kolumdan tutarak beni kafeteryaya doğru yönlendirdi. Yüzünde her zamanki gibi neşeli bir gülümseme vardı.
Efe, stajdaki partnerim ve iyi anlaştığım arkadaşlarımdan biriydi. Barış kendisiyle zaten çok önceden tanışıyor ve Efe'yle gayet iyi geçiniyor, hatta bana göz kulak olması için onu tembihliyordu.
"Sıla yok mu?" diye sordum gülerek.
Başını hafifçe salladı, "Dedim ya, aşağıda bizi bekliyor. Senin yine Leyla modun açılmış anlaşılan. Barış'ı düşünmek yerine buraya odaklansak mı?" dedi şakayla karışık.
Omzuna hafifçe vurup güldüm. "Sataşma bana, Efe!"
Gülerek önüme geçti, bir adım önden yürümeye başladı. "Söyleyeceğim seni Barış'a. Diyeceğim ki, aşkından staja odaklanamıyor abi."
Efe'nin bu sürekli şakalarına gülmekten kendimi alamıyordum. İçimde bir huzur vardı; onunla geçirdiğim zaman, stajın yoruculuğunu unutturuyordu. Kafeteryaya doğru ilerlerken Barış aklıma geldi. Gözlerimin önünde onun gülümsemesi belirdi ve bu düşünceyle dudaklarımda istemsiz bir gülümseme oluştu.
Tam bu düşüncelere dalmışken, arkadan gelen sert bir ses beni gerçek dünyaya döndürdü. "Leyla!" diye seslendi Neşe Hanım. Her zamanki gibi iş yerinde disiplinli ve ciddi bir havası vardı.
"Beyefendiye yardımcı olur musun?" Başımı kaldırıp ona baktığımda, yanındaki kişiyi fark ettim ve içime bir soğukluk çöktü.
Mert Hakan.
Nefesim aniden kesildi. Gözlerim, istemsizce onun gözlerine kilitlendi. O, beni fark ettiğinde yüzünde kendinden emin bir gülümseme belirdi. Gözlerinde sanki tuhaf bir zafer ışıltısı vardı, bu da beni daha da rahatsız etti. Hafızamda Mert Hakan'la yaşadığım gerginlikler yeniden canlandı, ve içimde tedirginlikle karışık bir rahatsızlık yükseldi.
"Leyla," dedi Mert, sesindeki o rahatsız edici kendine güven tınısıyla. "Ne tesadüf, yine karşılaştık, değil mi?"
Sözleri içimdeki huzuru paramparça etti. Kalbim hızlıca çarpmaya başladı, boğazımdan tek bir kelime bile çıkmıyordu. Efe'nin yanımda olduğunu fark ettim, ona dönüp yardım istercesine baktım.
Efe durumu anında kavradı. Bir adım öne çıkarak Neşe Hanım'a döndü. "Leyla'nın başka işleri var Neşe Hanım, isterseniz ben yardımcı olayım."
Neşe Hanım bir an tereddüt etti ama sonra başını salladı. "Tamam, Efe. Sen ilgilen o zaman."
Mert Hakan, sanki Efe'nin teklifini görmezden gelircesine bana bir adım daha yaklaştı. Gözleri üzerimde, alaycı bir gülümseme dudaklarında belirdi. "Leyla'nın işi varsa beklerim tabii. Belki sonra bir kahve içeriz," diye ekledi, sesinde iğneleyici bir ton vardı.
O an nefesimi tuttuğumu fark ettim. Mert Hakan'ın bana yönelttiği bu rahat tavır, midemi bulandırıyordu. Sanki olan hiçbir şey önemli değilmiş gibi davranıyordu. Bir anlığına, Barış'ın yanında olmasını diledim. Onun yanımda olmasını, beni bu durumdan korumasını istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• bul beni, barış alper yılmaz.
Non-Fiction"Rüyalarıma giriyor senle sevgili olmak, ama sen diye yok bir şey..." Barış sıkça gittiği kafede yeni işe başlayan Leyla'dan oldukça etkilenir. 05.07.24 - 07.11.24