7- Kin

1.8K 249 285
                                    

01.09.2024

Soğuk hava burnundan içeri dolup, buz tutmuş esmer tenini okşarken derin bir nefes verdi. Ağzından çıkan hava minik bir bulut halini alıp yüzünde dağılırken gördüğü ilk bankın önünde durdu. Lacivert sweatshirt'ünün içindeki ellerini çıkardı. İki günün sonunda titremesi azalmış eliyle bankın üzerindeki el değmemiş karı yere attı. Oluşan ıslak yeri eliyle sildi ama altındaki zaten kot pantolon olduğu için çok umursamadı ve oturdu açtığı boşluğa.

Kulaklarının buz tuttuğunu hissettiğinde kapşonunu taktı. Siyah saçları alnına dökülüyordu. Pantolonunun cebinden sigara paketini çıkardı. Bir dalı koydu dudakları arasına, çakmağıyla tutuşturdu ucunu. Derin bir nefesle minik ateşi harlarken başını arkaya atıp yeşil gözlerini yumdu. Dudakları arasından üfledi gri dumanı.

Bu sabah şantiyeye gidip patronunu yalvar yakar ikna etmiş, eski işine geri dönmüştü. Gücü kuvveti hâlâ pek yerinde olmadığı için patron ona bu ay sonuna kadar müddet vermişti. Yusuf o iki haftalık süreçte mahalle kahvehanesinde çalışacaktı. Kahvehanenin sahibiyle konuşmuş anlaşmıştı. Orada her sabah Ata'yı görmek zorunda kalacaktı ama elinden bir şey gelmiyordu. İki hafta çalışıp bırakabileceği, güç gerektirmeyen bu işi başka yerde bulamazdı. Ve Ata için bu fırsatı kaçırmak istemiyordu.

Esmer, Serhat'ın teklifini asla ciddiye almamış, oraya gidip çalışmayı aklından geçirmemişti bile. Her haltı yapardı da o adamın yanında çalışmazdı.

Cebindeki telefonu titredi ama umursamadı. Atilla günlerdir ondan özürler diliyor, kendini affettirmeye çalışıyordu. Fakat bu boşa bir çabaydı. Yusuf, şu zamana dek onun yaptığı her şeyi affetmiş, görmezden gelmişti. Lakin bu son yaptığı görmezden gelinebilecek gibi değildi. Yusuf onun yüzünden ölüyordu az kalsın. Ölümün dönüşü de, affı da olmazdı.

"24 olacaksın yakında," diye kendi kendine konuştu esmer oğlan. Göz bebeklerini çevreleyen ormanı yere dikmişti. "Ona ihtiyacın yok, kolaya kaçamazsın. Gerekirse daha fazla sik hayatını ama gitme o adamın yanına." Bunları kendine söylerken ses tonunda bir baba edası vardı. Bir hayli zamandır kendine babalık yapıyordu.

Gözlerine giren sigara dumanı yüzünden kısıldı gözleri. "Sikilecek hayat mı kaldı amına koyayım." Kendi sözleriyle durdu. "Ne biçim konuşuyorum ben ya..." Ağzı küfüre pek alışık değildi.

Sigarayı tüm ciğerlerini çürütmek ister gibi içli içli içerken sokağın başındaki adamı görünce gözleri onun üzerinde durdu. Gözlerinin önüne birkaç saniyeliğine o gece gelirken bakışları sigara tutan eline kaydı. Ata'yı görmesiyle ellerinin titremesi artmıştı.

Başını kaldırdığında Ata'yla gözleri buluştu. Yutkunup gözlerini karşına çevirdi. Korkmuyordu ondan. Ellerinin titremesi bu yüzden sinirini bozmuştu. Ata'dan korkmuyor olmasına rağmen bedeni onu görür görmez titreyerek tepki vermeye başlamıştı.

Ata'nın adım sesleri kesilmedi. Kalın postallarıyla ezdiği karın sesi yaklaştı. Yusuf'un önünden geçtiği sırada yeşiller yüzünü hedef almıştı. En ufak bir duygu barındırmıyor oluşu daha da sinirini bozarken sinirle güldü. Sesi çok çıkmamış olmasına rağmen Ata'nın adımları ondan birkaç adım ötede durdu.

Yusuf bitmek üzere olan sigaradan son bir nefes çekti ona bakarken. Kendisini öldürmek için fırsat kollayan bu adama dik dik bakarken pek bir şey düşünmüyordu.

Ata olduğu yerde durup bedenini ona çevirdi. "Hayırdır bana mı güldün?" Diye sert bir sesle sordu. Gözleri Yusuf'un üzerinde gezindi. Titreyen ellerinde biraz fazla oyalandı bakışları.

"Yoo." Dedi Yusuf omuz silkip inkar ederek.

"Ne dik dik bakıyorsun o halde sıfatını siktiğim? Alacağın mı var benden."

DİLHUN -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin