20- Ölümün Kıyısı

3.2K 482 242
                                    

Bölümü duruuss_'a ithaf ediyorum ❤️

Bölüm nerdeyse 4 bin kelime oldu. Oy vermeyi ve yorum yapmayı çok görmeyinn

***

21.12.2024

Kulağının altında bir insanın kalp atış seslerini duyuyordu. Islak, ağlamaktan şişmiş gözleri kapalı, dudakları aralıktı. Ellerini önünde birleştirmişken zihninde eski, silik ve sisli anılarını canlandırıyordu.

"Yusuf'um.... bebeğim..."

Annesinin sesini hatırlıyordu, saçlarını okşayışını da.

Soğuk rüzgârlar hafif hafif yüzünü okşuyordu. Bi' ara uyuyakalmıştı sanırım. Zaman hızlı mı geçmişti, ne düşünmüştü bilmiyordu. Saat kaçtı, güneş doğmuş muydu onları da bilmiyordu. Kendi geçmişinde bir o yana bir bu yana savruluyordu. İstanbul'a gelmeden, annesi ölmeden önceki hayatı ona huzur veriyordu.

Belki de ona huzur veren şey eski anıları değildi. Belki de saçlarını şefkatle okşayan eldi, sıcaklığını hissettiği, kalbinin sesini dinlediğini adamdı.

"Yusuf..."

Duyduğu ses onu hayaller aleminden çekip aldı. Uykudan uyanır gibi araladı gözlerini kısıkça. Ağlamaktan gözleri sızlıyor, başı ağrıyordu.

"Hasta olacaksın burada." Omuzlarına örtülen mont onu bu soğuktan korumaya yetmiyordu. Yüzü de buz tutmuştu.

Burnunu adamın göğsüne sürttü. Ata'nın hızlanan kalbinin sesini duydu.

Ata elini oğlanın saçlarından çektiğinde Yusuf kaşlarını çatmamak için zor durdu. Gözlerini araladı. Ata, onu çenesinden tutup başını kaldırdı ve kendisine bakmasını sağladı.

"Yusuf bak sakın yanlış anlama ama... benim evime gelmek ister misin?"

Birkaç saniye boş boş baktı adamın gözlerine. Ardından kendine geldi ve dibine girdiği kişinin Ata olduğunu hatırladı. Kendini geri çekerek uzaklaştı sıcak bedenden. Her şey zihninde yeni yeni anlam kazanırken ne kadar süredir Ata'yla bu şekilde olduğunu düşünüyordu.

Gökyüzüne baktığında daha havanın aydınlanmadığını gördü. Kışın ortasında oldukları için hava sekize kadar aydınlanmazdı.

"Senin evin mi?" Dedi gözlerini kırpıştırıp.

Ata başını salladı. "Sizinkilerin seni böyle görmesi iyi olmaz, e hava da soğuk dışarıda da duramazsın."

"Saçmalama birader ne işim var benim senin evinde?" Dedi ters ters. Hâlâ iyi hissetmiyor olsa bile bunu belli edemezdi.

"Ne olacak Yusuf? Koltuğa örtü sererim uyursun daha iyi olana kadar. Kendine gelince, yüzün gözün biraz toparlanınca dönersin evine."

Yusuf ayağa kalktığında Ata'da ayağa kalktı. "Eyvallah Reis, fazla bile yardım ettin bana."

Gitmek için bir hamle yapacaktı ki Ata onu kolundan kavradı. "Ne olduğunu anlatmayacak mısın?"

Haddini aşan adama döndürdü bedenini. "Neyi anlatayım? Her şeyi biliyorsun zaten."

"Yusuf öleceğim diyordun, kim tehtid ediyor seni? O sapık orospu çocuğu mu?"

"Sana ne Ata? Söylesem ne yapacaksın, gidip sen de onu mu tehtid edeceksin? Hatta ben sana hesap sorunca da 'mahallenin kızları içindi' mi diyeceksin?"

DİLHUN -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin