17- Sorma, çünkü verecek cevabım yok

3.5K 466 304
                                    

Yavrular emek verip, zaman ayırıp yazıyorum. Yorum yapmayı ve oy vermeyi çok görmeyin. Keyifli okumalar ❤️

 
  
Yusuf "Selamün aleyküm." Diyerek salonda yemek yiyenlere selam verdi.

Dayısı ona ters ters bakıp "Aleyküm selam." Dedi.

Yusuf banyoya gidecekken duraksadı. Göz ucuyla diğerlerine baktığında hepsinin suratının asık olduğunu gördü. Yutkundu. "Bir şey oldu dayı?"

"Git bi' elini yüzünü yıka da konuşalım."

Yusuf hızla banyoya gidip kirli ellerini ve yüzünü yıkadı. Aynadaki yansımasına bakıp uçları ıslanmış siyah saçlarını eliyle geriye taradı. Ellerini temiz havluya kurutmak yerine üstüne silerek salona ilerledi. Küçükler kayıp ona yer açarken oturdu sofraya. Yengesi önüne yoğurt çorbası ve lahana sarması koyınca dudağının tek kenarı kıvrıldı. Uzun zamandır düzgün bir yemek yemiyordu.

Çorbayı önüne çekip kaşığını aldı. "Maaşın nerde?" Diye sordu dayısı arkasına yaslanıp.

Yusuf tandır ekmeğinden koparıp ağzına atarken dayısına baktı. "Ben de dayı. Bu sabah yengeme verdim yarısını. Mutfağa bir şeyler alsın, çocuklara okul üniforması alsın diye. Az bir kısmı da ben de, ay başı geldi ya faturalar da gelir yakında."

Dayısı Yusuf'u dinledi sessizce. Yusuf bir şey olmadığını düşünüp başını eğdi ve daha ağzındaki bitmeden çatalına sarma taktı. Tam ağzına götürecekken dayısının Kürtçe "Bencil kafir." Diye söylendiğini duydu. Aralık ağzını kapatıp gözlerini dayısına dikti. Ağzındakini yuttu.

"Ne oldu dayı? Bir istediğin var benden?"

"Aylardır istiyoruz da ne. Alıyor musun sanki."

Yusuf dayısının istediği şeyi anladı hemen. Dayısının sırt ağrısı için alması gereken ilaçlar vardı ama biraz pahalı olduğu için kahvehaneden aldığı maaşla alamıyordu. Anca bu ay sonu alabilirdi.

"Dayı bu ay bitsin yemin olsun ilk gidip ilaçlarını alacağım. Biliyorsun oranın parası a-"

"Yeter! Hep aynı yalanlarla gelme bana Yusuf. Yaşlandım diye bunamadım, gözüm açık, biliyorum her şeyi! Kandırmaya çalışma beni."

Yusuf elindeki çatalı tabağa bıraktı. "Dayı ne yalanı? Yengeme sor istiyorsan, ona gösterdim maaşımı."

"Sofrada bağırtıp beni günaha sokma. Sus yemeğini zıkkımlan."

Yusuf sustu ve başını eğip hâlâ tek lokma alamadığı yemeğine baktı. Susacaktı, susmalıydı, şu zamana kadar hep susmuştu ve bu sayede kafayı yememişti.

Bu sefer dayanamadı ama. Kaldırdı kafasını ve yeşillerini ona dikti. "Görmüyor musun dayı çalışıyorum, elimden geleni yapıyorum. Elimden gelse bir saniye beklemez alırım tüm ihtiyaçlarınızı ama olmuyor işte."

Dayısı Osman bu konuşma bitti sandığı için duraksadı. Başını kaldırıp o da baktı yeğeninin yeşil gözlerine. Gözlerinin ardına gizlediği öfkeyle bakıyordu Yusuf.

"Sen benim sözümün üstüne söz mü söylüyorsun Yusuf!" Elindeki kaşığı şiddetle bıraktığında demir tabağa çarpan kaşıktan gürültülü bir ses çıktı. Küçükler annesine sarılırken ikizlerde birbirine bakmıştı korkuyla. Kavga çıkacak gibiydi.

Fadime uyarı dolu bir sesle "Yusuf, sus yemeğini ye." Dedi.

"Bir de erkek olacak! Ne eve bakabiliyor ne bir halta yarıyor. Zaten erkek olsan öyle dayak yemezdin elalemden! İleride karını kızını da koruyamazsın sen!"

DİLHUN -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin