8- Çaresizlik, bir taş idi boğazımda

2.2K 274 242
                                    

07.09.2024

Yusuf elindeki çayı dışarıdaki taburelerden birine oturmuş adama götürürken 'içine tükürsem anlar mı' diye düşünüyordu.

"Neyse günaha girmeyeyim şimdi." Diye mırıldandı. İlk iş gününde patronunun işi olduğu için kahvehane ona kalmıştı. Tabii ki de günün ilk müşterisi Ata'ydı!

Yusuf bir şey demeden elindeki çayı Ata'nın önüne bıraktı. Daha oturalı iki dakika olmuş Ata başını kaldırıp ona baktı. Esmer oğlan onun yüzüne bakmadan arkasını dönmüştü ki Ata "Soğuk bu çay." Deyince durdu.

Kaşlarını çatarak ona döndü. "Daha şimdi doldurdum, hangi ara soğuyacak?"

"Değiştir şunu." Diyerek elindeki bardağı sertçe bıraktı Ata.

Yusuf onunla uğraşmadan bardağı alarak ocak kısmına ilerledi. Yeni bir çay doldururken bardağı da öncesinde sıcak suya tutmuştu. Doldurduğu çayla birlikte tekrardan dışarı çıktı. Bardağı küçük masaya bıraktığında Ata kemikli parmaklarıyla tuttu ince belli bardağı.

İçmeden önce başında dikilmiş kendisini izleyen oğlana baktı. "Ne dikiliyorsun tepemde?" Diye sordu sertçe.

"Bu sıcak değil mi?" Dedi Yusuf yeşillerini büyükçe açmış, Ata'dan olumlu bir cevap beklerken.

Ata, kendisine çocuk gibi bakan esmerin bu tavrını garipsese bile ters bir şey demek gelmedi içinden. Çaydan bir yudum aldı ve geri çanağa bıraktı. "İdare eder."

Kaşlarını çattı Yusuf. "Lav mı getireyim istiyorsun, daha ne kadar sıcak olacak?"

Ata ona ters bakışlar atınca nefesini sertçe verip arka tarafa ilerledi. Sandalyelerden birine oturup kollarını göğsünün altında bağladı. Çatık kaşlarıyla masaya bakarken Ata'ya bir kez daha sinir olmuştu. Yaptığı çaya bile bahane buluyordu insafsız herif.

Ata'nın kara gözlerinin üzerinde gezdiğini hissedince omuz üzerinden ona bakmıştı. Ata, dumanı tüten çayından bir yudum alırken Yusuf'u inceledi yavaşça. Uzun boyu ve yapılı bedenine rağmen fazla masum bir yüzü vardı. Yüzünün masumluğu elbet ki güzel gözlerinden geliyordu.

"Neye bakıyor bu?" Diye mırıldandı Yusuf kaşları daha da çatılırken.

Ata önüne dönünce gözlerini yola çevirdi esmer oğlan. Kendisine doğru gelen adamı görünce çatık kaşları düz bir çizgi halini aldı. Dudakları aralanırken ayağa kalktı telaşla. Atilla kahvehaneden içeri girdiğinde eli ayağı birbirine dolanmıştı.

"Niye bakmıyorsun mesajlarıma?" Dedi Atilla onun dibine kadar girip.

Yusuf, kendisini izleyen kara gözleri hissediyordu ve bu onu daha da geriyordu.

"Burada konuşmayalım."

Onu umursamadan "Senin yüzüne ne oldu?" Diye sordu Atilla Yusuf'un çenesini kavrayıp.

"Atilla git buradan, bir daha da beni arama." Dedi Yusuf onun elini iterken.

"Yusuf kim yaptı bunu?"

"Sana ne," dedi Yusuf dişleri arasından sesini yükseltmemeye çalışarak. Kendisi daha beterini yapmamış gibi Yusuf'un yüzündeki yaraları nasıl umursuyormuş gibi yapabiliyordu?

Atilla ise onun aksine Ata'nın duymasını umursamıyordu. "İnsan gibi soruyorken cevap ver." Gözleri esmerin yüzünde gezindi. "Kim sana vurdu?"

Yusuf dayanamayarak dibine girmiş adamı itti. "Sen yaptın!" Diyerek sesini yükseltti elinde olmadan. "Halimden faydalanıp vurdun ya hani bana!"

DİLHUN -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin