21 | TUVALDEKİ ŞARAP LEKESİ

138 24 60
                                    

BÖLÜM 21 | TUVALDEKİ ŞARAP LEKESİ


JAKEL'den


Kaç yaşındayım bilmiyorum. Benimle ilgilenen yaşlı bakıcım beni özenle giydirirken tepki vermeden yaşlı kadının beyaz gömleğimin düğmelerini dikkatle iliklemesini bekliyorum. Gömleğimde tek bir kırışıklık kalmayacak kadar titiz davranıyor, sonra üzerime bordo rengi gösterişli prens ceketimi giydiriyor. Tüm bu nefesimi daraltan ve yürürken beni rahatsız eden kıyafetleri sesimi çıkarmadan giyiyorum.

"Şimdi saçlarınızı tarayacağım majesteleri," diyerek önümden kalkıp eğilerek selam veriyor bana. Bana öğretildiği gibi donuk bir ifadeyle yaşlı kadının selamını başımın ucuyla kabul ediyorum ve saçlarımı taramasına izin veriyorum. 

Aslında ona gülümsemek ve teşekkür etmek istiyorum. Ya da bu kıyafetleri giymek istemediğimi söyleyerek ağlamak istiyorum ama yapamam. Ben bir prensim.

Gümüş saplı tarak koyu renk saçlarımı okşarken şatonun penceresinden dışarıya bakıyorum. Gökyüzü gözlerim ile aynı renkte. Böyle havaları sevmiyorum.

Saçımın taranma işi bittiğinde odamın kapısı açılıyor ve içeri biri geliyor. Yüzü anılarımda her zaman o kadar yukarıdaki nasıl göründüğünü hatırlayamıyorum.

"Prens hazır mı?" diye soruyor yaşlı bakıcıma. Sesi sanki şatonun pencerelerini titretecek kadar yüksek çıkıyor.

"Hazır," diye cevap veriyor bakıcım.

"O halde gidelim majesteleri," diyor beni eğiten kişi. Gitmek istemiyorum. Korkuyorum ama korktuğumu belli edersem işler daha da kötüleşiyor. Hiçbir şey söylemeden başım dik bir şekilde yürüyorum.

Şatonun arka bahçesine gidiyoruz birlikte. Gri bulutlar tepeden bizi izliyor. Bahçede benim gibi görünen bir çocuk var. Ona yaşını sormak istiyorum belki kendi yaşımı da hatırlayabilirim diye ama gördüğüm herkes ile öylece konuşamam. Ben bir prensim.

Çocuk benim aksime eski ve cansız kıyafetler giyiyor. Beni görünce hemen eğilerek selam veriyor saygıyla. Onunla arkadaş olamayacağımı o an daha net anlıyorum. Ben yüce bir prensim o ise sıradan bir insan. Donuk bir ifadeyle dikiliyorum öylece karşısında. İkimiz de çocuğuz ama ikimiz de çocuk gibi davranmıyoruz.

"Dövüş derslerimize kaldığımız yerden devam edeceğiz majesteleri," diyor eğitmenim. "Bu sabah doktorunuz tamamen iyileştiğinizi söyledi."

Kalbimin etrafında karanlık bir gölge dolaşmaya başlıyor aniden. Boğazıma doğru büyüyüp beni boğuyor sanki. Kalbimden yükselen bu karanlığın tüm bedenimi sarıp beni yok edeceğini sanıyorum her seferinde.

"İstemiyorum," diyorum korkarak. Korkumu gizleyemeyecek kadar korkuyorum artık.

"Bir prens olarak nasıl iyi dövüşülür öğrenmek zorundasınız majesteleri," diyor korkumu umursamadan. "Yoksa kaçacak mısınız?"

O gün kaçsaydım şimdi her şey farklı olur muydu?

Gri gözler aynadan aynı donuk ifadeyle bana bakarken giydiğim beyaz gömleğin düğmelerini kapatıyorum yavaş yavaş. Bu akşam yapılacak balo için büyük bir hazırlık var şatoda. Davetiye verdiğim Vimoslu genç kızlar akşam en güzel elbiselerini giyip ne ile karşılaşacaklarını bilmeden görkemli şatomuza gelecekler. Bilselerdi yine de hepsi gelir miydi?

"Prens Jakel Black, Vimoslu bir genç kız ile evlenmene karar verdim."

Kral'ın sözü kesin ve karşı çıkılamaz bir emirdir. Sebep soramazsın, itiraz edemezsin; kendi isteğini dile getiremezsin. Hissetmen gerekenler bile Kraliyetin kontrolündedir. Kral'ın oğlu olman hiçbir şey değiştirmez.

MASALIN GİZLİ KATİLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin