BÖLÜM 9: KAN YÜKLÜ BULUTLAR
♔
Hem fiziken hem de ruhen çöktüğüm yerden Lily ve Zaria'nın, "Nita! " diye bağırarak kamelyaya gelmeleri ile ayağa kalkabildim.
En yakın iki arkadaşım sadece bedenimi ayağa kaldırabilirlerdi, ruhum hâlâ yerlerde sürünüyordu ve kolay kolay ayağa kalkabilecek gibi de durmuyordu.
"Burada olduğumu nasıl bildiniz? " diye sordum şaşkın şaşkın. Cevap aslında çok açıktı.
"Tüm sınıf seni konuşuyordu," dedi Lily. Tüm kampüs dese daha doğru olurdu belki de. "Prensin yardımcısı mı ne olmuşsun ama bir anlam veremedim. Neler oldu?"
Zaria okula geldiğine göre çoktan vakit öğleyi geçmiş olmalıydı çünkü Zaria asla okula erken gelmezdi; dersi öğleden sonra başlayacaktı.
"Dün kan alma hadisesi sırasında kaçtığım için Bayan Coral beni prense hizmet etmek görevi ile cezalandırdı," dedim.
Zaria'nın gözleri kısıldı; Lily yorum yapmak için ağzını açtı ama elimi kaldırarak onu susturup konuşmaya devam ettim.
"Prens buraya resim yapmak için gelmiş tüm bahçede gezip çizecek birini ararken benim de peşinde gitmemi istedi. Bu sırada da okulun yarısı bizi gördü. "
Konuşurken gözlerim dolmaya sesim titremeye başladı, sebebi bu kez prense duyduğum öfkeden değildi. Hatta Jamya için endişelenmeyi bile bırakmıştım. Zaten Jamya ile ilgili bir şeyi de kimseye anlatamazdım. Ufak bir kuruntu yüzünden en yakın iki arkadaşımı riske atmam aptallık olurdu.
"Prense yardımcı olduğun için mi ağlıyorsun şimdi?" Lily bana buna inanmamı bekleme der gibi bakıyordu; yüzünü ekşitmekten alnı kırışmıştı.
"Robin de bizi gördü," derken sesim çatladı ve gözümde daha fazla bekleyemeyen bir damla yanağıma yuvarlandı. Hemen elimin tersi ile yanağımı silip gözlerimi yukarı kaldırdım. "Şapkasının altından bana iğrenerek baktı! "
Bir an ikisi de söyleyecek hiçbir şey bulamayarak sessizce yüzüme baktılar. Onların bu tepkisizliği kendimi çok daha berbat hissetmeme sebep oldu. İçimde bir şeyler koptu ve gözyaşlarım hızla akmaya başladı.
"Varlığımdan hiç haberi olmamasını tercih ederdim," derken ağlamamı durduramıyordum. "Benden nefret etmesindense beni hiç tanımıyor olması daha iyiydi. "
Lily her ağladığım zaman yaptığı şeyi yapıp beni kendisine çekerek sarıldı. Aslında bunu yaptığında ben daha çok ağlamaya başlıyordum, bir çeşit hızlandırılmış ağlama yöntemimiz gibi bir şey olmuştu.
"Seni sadece prensin arkasında gördü diye bir anda senden nefret edecek değil ya," dedi sırtımı okşarken. "Belki hızlı bir bakış atıp geçmiştir. Hatta seni görmemiş bile olabilir. "
Keşke Lily haklı olsaydı. Belki deyip kötü ihtimalleri ortadan kaldırabilecek kadar şüphem olsaydı keşke demeye hakkım olabilirdi ama yoktu.
Bana baktığını ve iğrenerek başını çevirdiğini tüm netliği ile görmüştüm. Yıllardır kendi kendime içimde büyüttüğüm aşkım tek bir bakış ile alevler içinde kalmıştı.
"Benden nefret ediyor," diye tekrar ettim başımı iki yana sallayıp Lily'nin sözlerine katılmadığımı açıkça belli ederek.
Kollarının arasından çıkıp muhtemelen kızaran gözlerimi sildim. Renkli gözlü olduğum için ağladığımda gözlerim hemen kızarırdı; hatta yanaklarım bile kızarırdı. Ağladığımı asla gizleyemezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASALIN GİZLİ KATİLİ
General FictionBir varmış, bir yokmuş. Yok olunmuş. Bu masalda prens kızı evlenmek için değil, infaz etmek için arıyormuş. Zaten dans da etmemiş kimse. Bal kabağı da yokmuş, kabarık elbiseler de. Arkada kalan ayakkabı bir katilin elinde. Zehirli elmaları cad...