[5] Dilsiz Şeytanlar

148 17 12
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Tanrı'yı gördü ve itaat etti.

Şeytan'ı gördü ve isyan etti.

İnsanı gördü ve sesini kesti.

Narin kız.

"Böyle insanların, cennetten arsa satın aldığı fikri beni dehşete düşürüyor."

Bedenimde hissettiğim tek saplantı, kalbime ansızın giren hançerdi. Vurulan, ben değil Arın'dı. Gözlerinden korku bir an geçip gitti, ama bana öyle bir bakışı vardı ki... Kendi için korkmuyordu. Kaşlarını çatıp, dudaklarını birbirine bastırdı acıyla. Soğukkanlı bir duruş sergilemeye çalışıyordu önümde.

Kim bilir ona nasıl bakıyordum ki, endişesini hemen kendi içine gömme isteği hissetmişti. Kurumuş dudaklarını yaladı ve "Hızlan." Dedi güçlü çıkacağını umduğu, ama acıyla kasılmış bir sesle. Daha da hızlı yürümeye başladığımız sırada, etrafımızdan insanlar kaçışır olmuştu. Onlar bile korkmuştu olacaklardan, bir mermi daha atılırsa kimi bulacak? Biliyordum... Kaçınılmaz sona varmıştık ama inkâr ediyorduk beyhude bir çabayla.

Arın sol kolu ile beni kendi himayesi altında tutarken, sağ elini cebine attı. Telefonunu ile alakalı bir şeyler geveledi ağzında ama, anlamadım. Eğilip, cebindeki telefonu almasına yardımcı olmaya çalıştım. Telefon kırıktı. Bir anlık nefesi kesildi. "Siktir," diye geveledi. Yanlış yola sapmış biri gibi. Başı yanmış biri gibi.

Arabayı almaya giden burun kemeri kırık genç adam hariç, yanık izli kız ve siyah saçlı esmer adam, hala Arın'ın yanındaydı. Siyah saçlı esmer adam, silahını belinden çıkarıp Karan'a doğru tutarken, ardımıza geçti. "Ne oluyor lan?!" diye sordu yüksek ve telaşlı bir sesle. Yanık yüzlü kız ise önümüze geçti, korku ve heyecanla karışık bir sesle, Arın'a "Dayanabilecek misin?" diye sorduğunda, sert bir bakışla cevabını aldı. Arın çok sert bakmıştı kıza, neredeyse ondan nefret ediyormuş gibi.

Arın'ın omzuma attığı sol kolunun eli, başımı sol tarafından kavramıştı. Eli başımdan düşene kadar, bende Arın'ın dayanabileceğini düşünmüştüm o birkaç saniye için.

Dayanamaz.

Durmalıyım, eğer Arın kurtulmak istiyorsa, kutlama partisindeki doktorlardan birinden yardım almalı. Burada kalmalı. Ya da beni bırakıp çabucak gitmeli. Neresinden vuruldu ki? Sırtından girdi kurşun ama... tam yeri bilmiyorum. Bildiğim tek şey, Karan'ın neredeyse bir keskin nişancı kadar iyi silah kullandığı. Ya sakat kalırsa? Hayır, lütfen...

Kırık bir sesle, "Arın." Dediğimde, sol kolu boynuma biraz daha dolandı. İzin vermeyecekti. O zaman, korkmasının nedeninin vurulmak değil de beni buradan çekip çıkaramazsa başıma gelecekler olduğunu anladım. Yine de beni bırakmamak da bu kadar inat etmesinin tek nedeninin bana acımak olmadığını; kendiyle alakalı bir şeylerle mücadele etmekle alakalı olduğunu da hissettim. Ama o şey her neyse, çözümü olmadığımda açıktı. O halde, beni kurtarmak için canını tehlikeye atmasına gerek yoktu. Biliyorum. Biliyorum... Durmalıyım.

KIRKAYAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin