Gücü yettiğinde mi büyür insan?
Gücü yetmediğinde mi büyür insan?
Yaş mı çalar ışığı yoksa
Yaş mı yakar ışığı?
"Düşüncelerimin ne kadar çocukça olduğunu, çocuk yaşta fark ettim."
Susturucu yüzünden silahın sesi daha çok bir 'fiuv' gibi çıktı. Kurşunun kime saplandığı görebilmek için, kafamı yabancının boynundan kaldırıp öteki yana çevirdim korkuyla.
İlk, kurşunun Karan'a gelmesinden korkmuştum. Bu hastalıklı bağlılık kadar beni korkutan, çıldırtan bir şey yoktu.
Karan, silah patlamadan silahın ucunu avuç içiyle örtmüştü. Eli kanlar içindeydi. Yabancı ona şaşkınlıkla bakıyordu. Kimse, kolay kolay silahı avuç içiyle kapatacak kadar deliremezdi, hele de silahın kesin olarak patlayacağını bilmesine rağmen.
Yabancı, silahı ikinci kere Karan'ın elinde kullanacak mıydı yoksa onun alnına mı nişan almak istiyordu bilmiyorum. Ama Karan yabancının tüm bu seçeneklerini, zaten halihazırda mermiyle delinmiş eliyle, kavradığı silahı kapıya doğru çekmesiyle geçersiz kıldı. Yabancı da silahla birlikte kapıya doğru çekilmişti. Yabancı, kapıya doğru savrulmadan evvel beni saran sol kolunu gevşetmişti, peşinden sürüklenmemem için. Anlaşılan benden hemencecik vazgeçti.
En azından ben, o sol kolunu gevşettiğinde, sahiden de Karan'ın 'gücü' yüzünden savrulduğunu ve beni tamamen terk ettiğini zannetmiştim.
O halde, ben de ondan kolayca vazgeçeceğim.
Karan diğer eliyle de yukarıya, kapıya, doğru çektiği yabancının çenesinin altından boynuna sağlam bir yumruk geçirdi. Yabancı bu beklenmedik yumruk karşısında afalladı. Böyle güçlüsünü beklemediği şaşkınlıkla açılan gözleri ve dengesini kaybederek, iki yana hafifçe sallanan başından anlaşılıyordu yeterince.
Açık kapıya doğru sendeledi. Ben de o ara ayağa dikilmiştim. Ne yapacağımı, nere gidebileceğimi bilmiyordum. Dediğim gibi oda küçüktü, tek bir çıkışı vardı ve zaten ikisi de o çıkışın önündelerdi. Belki, kendimi odanın banyosuna kilitleyebilirdim, ama Karan sakinleşmeyi beklemeden o kapıyı kırar geçerdi.
Yabancı bana dört adım uzaktaydı, kapıya yaslanmıştı. Nefes alamadan, boğazına yediği darbeyi sindirmeye çalışıyordu. Karan ise, ben size bunları anlatırken aramızdaki mesafeyi iki adımdan bir adıma düşürmüştü. Ne yapacağını kestiremiyordum, beni daha önce böyle bir vaziyette görmemişti Karan. Hiçbir zaman bu kadar ilerleyememişim başkasına dokunmak konusunda. Ne yapar, bilmiyorum. O kadar gerçekleşmesini istediğim şey, şimdi olmuştu (kontrolümün ona ait olmadığını kanıtlamış 'gibi' gözükmüştüm gözünde), ama ne yapacağımı bilmiyordum. Ona ne diyecektim? Ne demeyi planladığımı hatırlamıyorum.
Mantıksızım.
Yutkundum, tedirgin yüzüm Karan'ın ifadesi karşısında gittikçe dehşete kapılıyordu.
Gözleri sonuna kadar açıktı ve manyak bir ışıkla parlıyordu irisleri. Tenini kıpkırmızı ve damarlarını bu kadar belirgin yapan deliliği... Nasıl anlatırım; yırtıcı bir şahini andırıyordu.
Karan'ı iki yıl önce de görmüştüm bir kere böyle, o zaman... yanıma yaklaşır diye ürküp gerilemiştim ama o dibime kadar geldikten sonra; saçımın teline bile değmeden gerisin geri gitmişti yanımdan. Neredeyse kaçarak gitmişti, üç gün görmemiştim onu. Sonrasında o gün bana 'vurmaktan' korktuğunu söylemişti. Bana vurmaktan daha kötü şeyler yapmamış gibi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRKAYAK
Misterio / SuspensoWATTPAD BİLDİRİM ÖZELLİĞİNİ KAYBETTİ! UYGULAMA GERİ DÖNENE KADAR YENİ BÖLÜM TARİHLERİNİ son yüklediğim sayfada bulabilirsiniz🧚🏻♀️ Ondan yana doğru çevirdim gövdemi, yüzümün yarısını araba koltuğuna gömdüm. Gözlerimi ovuşturdum. "Nelere?" "Merak m...