Bölüm 14, Part I: Tolga'nın iki yüzü

12 9 4
                                    


Merhaba sevgili okuyucu, kitabın bu kısmından itibaren birkaç bölüm Mira'nın kardeşi olan TOLGA karakterinin gözünden yazılacaktır.

Beğenirseniz oy vermeyi ve yorum bırakmayı unutmayın lütfen 🎀

Keyifli okumalar ✨

-------------------------------------------------------------------------------------------

(Tolga'nın gözünden..)

Yalnız olduğumdan emin olduğumda doğruldum. Üstümdeki tozu silkeledim. Soyunma odasındaydım. Gömleğimin birkaç alt düğmesini çözdüm. Aynada gövdeme baktım. Gözlerim darbeden oluşan morluk arıyordu ancak hiçbir şey yoktu. Sadece yine durduk yere oluşan yanık. Bu sefer ensemdeydi. Az önce yaşadıklarımdan vücudumda iz kalmamıştı.

Ada, hışımla odaya girdiğinde üzerimi örttüm. Bankta duran sweatimi üstüme geçirdim. Ada, bulduğu ilk yardım malzemelerini getirmişti. Batikonun kokusu burnuma iliştiğinde, paketleri açmayı kesmesi için elini tuttum. Beni umursamadan, elleri titreye titreye gazlı bezin paketini yırtmaya çalışıyordu. Kulağının ardına sıkıştırdığı uzun saçları, çene kaslarının sıkıştığını görmeme müsaade ediyordu. Bana üzüldüğü ve belki de biraz korktuğu için gözyaşlarını zor zaptediyordu.

"Sana ne oluyor?" dedim soğuk bir sesle. Hafif kızarmış gözleriyle bir kedi yavrusu gibi bana baktı.

"Sana yaptıkları.." Gözlerini tekrar yere indirdi.

"..doğru değil." diye devam etti.

"Ne o? Küçükken çok şişmandın da sana da mı eziyet ettiler?" Söylediklerimden anında pişman olmuştum. Ancak ağzımdan çıkıvermişti. Onun gözünde acınası olmak, sinirlerimi hoplatıyordu.

"Böyle davranılmayı hak etmediğini düşündüm sadece." Demekle yetindi. Ses tonu, soruma 'hayır' diyordu. Gerçekten bana acıdığı için yardım etmeye çalışıyordu. Getirdiği tüm malzemeleri olduğu yerde bıraktı.

"İhtiyacın yoksa revire geri götürürsün." dedi Ada soğuk bir tavırla. Çantası ile ceketini alıp çıktı.

Bıraktığı malzemeleri toparladım. Eşyalarımı da alıp revire gittim. Aldığını tahmin ettiğim yerlere malzemeleri bırakıp çıktığımda, Demir kapının arkasında beni bekliyordu. Kapıyı kapattığımda orada olduğunun farkına geç vardığım için beni korkutmuştu.

"Nerelerdeydin sen?" Demir kaç gündür okulda değildi.

"Özledin mi beni? Merak etme, dönüyorum okula." dedi flörtöz bir tavırla, Demir. Beni güldürmüyordu. Tepki vermedim ve çıkışa yöneldim.

"Ensendekini iyileştirebiliriz, hemen. Biliyorsun." Bana elindeki küçük kapsülü gösterdi. İki defa bu yönteme başvurmuştum. Bir daha kabul etmemeye kararlıydım. Ne içtiğimi bile bilmiyordum ve iyi geliyordu. Demir'in bunu nereden edindiğini de anlayamamıştım. Üstelik Ilgaz beni Demir'den ilaç alırken yakaladığından beri ailemize söylemekle şantaj yapıp duruyordu. Kapsüle dikilen gözlerim Demir'e kaydı.

"İstemiyorum." Suratı asıldı. Bir tutam saçı önüne düştü. Saçını geri savurdu. Kapsülü elinde yuvarlamaya başladı.

"Tedaviyi reddetme, Tolga. Tekrar hastanelik mi olmak istiyorsun?" dedi Demir.

"İçinde ne olduğunu söyleyecek misin?"

Düşünür gibi yapıp kafasını sağa sola salladı.

"Rahat bırak öyleyse beni." Tekrar yoluma dönmüştüm.

KAN VE RÜYA: VAMPİRLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin