"Öyle tabi ki Varis bey. Ama karakolda bir asker olacağını düşünmüyorum."
"Karakola gerek var mı kızım, Türk askeri karşında yarı yolda bırakır mıyız seni?" Anlamamıştım Varis beyin dediğini. Türk askeri karşında ne demekti?
"Kusura bakmayın anlamadım" Varis bey ve Dağhan birbirlerine baktıktan sonra bana geri döndüler.
"Anlamayacak bir şey yok kızım bir Türk askerinin yanındasın ve en zor ifadeyi biraz önce bize verdin." Hâlâ anlamıyordum. Böyle bir şeyi düşünmeyi bırak hâyal bile etmezdim çünkü saçmaydı. Yerden göğe kadar saçmaydı.
"Beni ikna etmek için mi böyle bir şey söylüyorsunuz?" Dağhan'a baktığımda elleri cebinde biraz önceki haline nazaran daha rahat bir şekilde duruyordu.
"Sende taktir edersin ki, seni ikna etmek bizim elimize bir şeyin getirisini yapmaz. Güvende olduğunu hissetmen için sana söylemek istedim ama aklında görüyorum ki bir şüphen var ve bu da çok normal." Varis bey konuşarak çalışma masasının yanına gidip cüzdan tarzı bir şey çıkarıp tekrardan yanıma geldi. "Buyur kızım." Elinde tuttuğu cüzdan gibi olan şeyi bana uzattı. Elinden alıp bekledim. "Aç arasını" cüzdanın arasını açıp içine baktım. Cüzdanın sağ köşesinde bir Türk bayrağı amblemi sol tarafında ise kimlik bilgisi belirten bir kaç bilgi vardı. Varis Valdez MİT başkanlığı. Kafamı Varis beye kaldırıp baktım. Bu adam istihbarat görevlisi miydi?
"Ben anlayamıyorum Varis bey. Bu inanmamak değil yanlış anlamayın, sadece olağan şeylerin bu kadar üst üste gelmesi benim mantığımı zorluyor."
"Haklısın tabi ki. Güven sadece güven." Elimdeki cüzdanı Varis beye tekrar uzattım.
"Milli istihbarat mı asker mi? Hangisi Varis bey?" Adam cüzdanı aldığı yere koyup, deri koltuğuna tekrardan oturdu.
"Cüzdanda ne gördüysen o kızım. Askerimiz yanında duran bu izbandut herif." Kafamı Dağhan'a çevirip yüzüne baktım. Onu tanımaya çalıştım. Neydi bu adam? Sokak serserisi mi? Sıradan bir insan mı? Yoksa Türk askeri mi? Benim soru sormama fırsat vermeden Varis beyin biraz önceki açtığı çekmeceden bir şey çıkarıp önüme bıraktı. Bu ne bir kimlik nede bir cüzdan tarzı bir şeydi. Bu bir asker künyesiydi. Üzerinde Dağhan Boran Valdez 25.06.1997 Ankara 0RH- yazıyordu. Yeterli miydi bu asker olmasına. Kimlik mi şarttı illaki? Veya elinde silahla gelip, bir nesneyi hedef alıp tam on ikiden vurması mı lazımdı?
Elimde künye ile öylece ayakta kalmıştım. Ne olacaktı şimdi? Bu şans mıydı yoksa yeni bir oyunun kaybediş döngüsü mü?"Ayakta kalma otur Arven." Varis beyin sesi sorgulayıcı düşüncelerimden beni arındırmıştı. Dediğini yapıp karışındaki koltuğa oturdum.
Bir saat düşünün, o saatte akrep ve yelkovan her bir rakamın üzerine geldiğinde bir olay oluyor. Ben hangi rakamdım biliyor musunuz? Ben bütün rakamlardım. Eğer onüç olsaydı ben onüçte olurdum çünkü bütün olaylar bende dönüyor anlamsız bir şekilde.
"Bunların olması tesadüf mü Varis bey?"
"Tesadüf nedir kızım bilir misin? Tesadüf, kaderin hayatımıza girmek için bulunduğu en gizemli kapıdır. Kaderin bir planıdır tesadüf dediğimiz olay." Düşününce tesadüf neydi ki? Varis bey o kadar mantıklı konuşmuştu ki dediği gibi tesadüf kaderin bir planıydı.
"O zaman benim bu evde olmam tesadüf değil, bir plan mı!"
"Bunu zaman gösterecek. Kadere güzel davranalım ki zamanı ikna edip bize güzel şeyler göstersin." Zamanı ikna etmek. Ben bunca sene ikna edememiş miydim? Kimi ikna etmiştim ki gerçi.
"Peki şimdi ne olacak?" Sorum ne sadece Varis beyi kapsıyordu ne de Dağhan'ı ikisini de kapsıyordu. "Korkacağın hiçbir şey olmayacak." Uzun süre sonra ağzını açmıştı Dağhan. İyi susmuştu bu kadar zaman. "Sana bir teklifim var Arven." Varis beyin konuşması ile kafamı ona çevirdim.
"Ne teklifi? Anlamadım."
"Biliyorsun ki ben kimsesiz çocuklar ile ilgileniyorum oldukçada ilgi odağım olmalarına dikkat ediyorum. Bu süreçte senin onların sağlık kontrollerini yapmanı istiyorum." Anlamadım desem ne değişirdi ki ve bu gün ben neyi anladım da bunu anlayacaktım.
"Teklifiniz çok güzel bunu tüm kalbimle söylüyorum ama Varis bey şu nokta kafama takılıyor. Her şeyi kabul ettim tamam dedim olur dedim lakin bana yardım etmek istemenizi anlayamıyorum ve anlamlandıramıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİTARE
Fiksi Remaja+Yıldızlar yükseklerden daha güzel görünür Siriüs. -Dağlar buna müsait mi? +Dağlar yıldızına hep müsait. Nereden bilebilirdi kimsesizliğini kimselerin dolduracağını, nereden bilebilirdi bir DAĞ'ın gölgesinin ancak bu kadar güvenli olduğunu, nerede...