Zhmir Andre'nin banyo kapısına yaslanmıştı. Bense banyodan uzak bir köşede kollarımı göğsümde kavuşturmuş Andre'nin çıkmasını bekliyordum. "Aklından ne geçiyordu?" diye söylendi Zhmir, benim de hislerimi yansıtan bir öfkeyle. Henüz yanından ayrılabilecek kadar sakinleşmemiştim. Ne var ki yüzüne bir yumruk daha atmadan yaklaşabileceğimi hiç sanmıyordum. İçinde temizleme solüsyonu, sargı bezleri ve çeşitli ilaçla dolu bir kutuyu taşıyan Peri, Andre'yle eş zamanlı olarak içeriye daldı. "Geç kaldığım için üzgünüm," dedi kutuyu yere bırakıp hızlıca arkasındaki kapıyı kapatırken. "İlaçların olduğu dolabı bulmak baya bir zamanımı aldı."
Andre nefes almakta zorlanıyor gibi bir eliyle banyo kapısına danayandı. Zhmir gecikmeden yanına gitti ve yeniden kolunun altına girdi. Yatağa oturması için yardım ederken Andre'nin yüzünün kasıldığını gördüm. "Bu en iyi şansımızdı." dedi kısık nefeslerinin arasından. Üzerindeki parçalanmış kazağı tamamen çıkardığından ve şimdi bedenini kaplayan bir çamur tabakası olmadığından yaraları tam olarak ortaya çıkmıştı. Omzunda ve sırtında çeşitli büyüklerde kesikler vardı. Sol yanında ise geniş bir çürüğün olduğunu gördüm. Nefes almakta bu yüzden mi zorlanıyor? Ağzımdan belli belirsiz bir homurtu yükseldi.
"Ne için? Esir toplamak için mi?" Zhmir bir eliyle ligefr askerini götürdükleri yönü işaret etti.
"Kaleye nereden sızdıklarını öğrenmek için." dedi Andre yeniden Zhmir'e dönerek. "Daha önce tek şansımız kızları yem olarak kullanmaktı." Peri omzundaki yarayı temizleyip kuru bir bezle sararken dudakları düz bir çizgi haline geldi. Yeniden nefes nefese kalmıştı. Zhmir'in kaşlarının daha da çatıldığını gördüm.
Daha fazla dayanamadım. Yaslandığım duvardan doğrulurken sesli bir nefes verdim ve yanlarına gidip Peri'nin elinden sargıyı aldım. İtiraz etmeden bana yer açtı. Pansumanını bitirdiği kesiğin üzerine elimi koyduğumda yara ince bir çizik halinde kapandı. Ardından çok daha kaba ve hızlı hareketlerle sarmaya başladım. Andre'nin dudaklarından kısık sesli bir homurtu yükseldi ama bana aldırmadan devam etti. "Onu Hadrin'e göstermek için getirdim. Anlaştığı iki kişiden biri öldü ve diğerini de kendi elleriyle kafese koydu. Yeni bir anlaşma yapması gerek. Hadrin bizi doğrudan bu işin arkasındaki kişiye götürecek."
"Bana söylemen gerekirdi! Bu yaptığın şey, lanet olsun, çok tehlikeliydi!" Zhmir hala burnundan soluyordu.
Andre'nin soluna geçtiğimde kısa bir an nefesimi tuttum. Daha önce çürük sandığım şey kolayca iyileşecek türden bir yara değildi. Göğüs kafesinde bir çökük ve kaslarında da yırtık vardı. Bu yüzden rahat nefes alamıyordu. Bütün gece bu halde miydi? Askeri buraya kadar sürüklemesi bir yana hala bayılmaması bile mucizeydi. Parmaklarım sol yanına dokunduğumda irkildi. "Kaburgasında kırık var," dedim Peri'nin getirdiği kutuyu alt üst edip sakinleştirici bir ilaç arayarak.
Kutudan çıkardığım şurubu Ande'ye uzatırken derin bir sessizlik oldu. Sonunda Peri Zhmir'i kolundun tutup odanın dışına doğru çekti. "Bırakalım biraz dinlensin."
"Gözün Hadrin'in üzerinde olsun." dedi Andre odadan çıkmak üzere olan Zhmir'e. Ardından itiraz etmeden şişeyi yarıladı. Ellerimi gövdesinin iki yanına koyarak gözlerimi kapadım. Dokuların yeniden birleşmesi ve eski fonksiyonlarını kazanmaları için enerjimi oraya aktardım. Elimin altında hareket eden kasları hissedebiliyordum. Bu çok... acılı olmalı. Eğer boynumdaki kendi tılsımım olsayı acısını da kesebilirdim. Andre yatağın kenarını tutan yumruğunu sıktı. Vücudu gerildiğinde "Hareket etme." diye uyardım onu. Şişenin kalan yarısını da kafaya dikti. Nefes alış verişleri sesliydi ama acıya rağmen hareket etmedi. İşim bittiğinde elimin altındaki doku ödemli de olsa birleşmiş, nefes alış verişi rahatlamıştı. Gözlerimi açtım ve çıkardığım işi inceledim. Yeterince iyi. Atladığım bir yer olmaması için hızlı bir incelemeyle tüm vücudunu yeniden taradım. Sonunda Andre'yle göz göze geldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
Fantasy...Düşmanların dostlara, dostların ise düşmanlara dönüştüğü bir dünyada büyüleyici bir aşkın hikayesi... "Yalan söylüyorsun." "Öyle mi?" Bunu bir meydan okuması olarak görmesini istemiyordum ama yine de yüzümü çevirmedim. "Sana ait olmayan şeyleri...