İnsanlar şenlik ateşini izlemek için meydanda toplandığından sokaklar son derece ıssızdı. İkisini dar sokaklarda peşin sıra izlerken en fazla bir ya da iki kişinin yanından geçtim. Andre bir sonraki köşeden dönmeden önce kısa bir an omzunun üzerinden sokağa baktı. Nefes almaya bile korkarak sessizce olduğum duvara sindim. Yakalanmamak için araya mümkün olduğunca mesafe koymaya karar verdim. Bu yüzden onlar yeni bir yola sapmadan önce beklerken sabrımı son damlasına kadar kullanmam gerekti. Ardından olabildiğince hızlı adımlarla sokağın sonuna ilerledim. Köşeyi döndüğümde yol ikiye ayrıldı. Lanet olsun. Nereye saptıkları hakkında hiç bir fikrim yoktu. Davetsiz bir panik boğazımdan yükselirken vakit kaybetmeden sağdaki yolu saptım. Bu noktada geriye dönmeye hiç mi hiç niyetim yoktu. Yaklaşık beş dakika sonra artık kaybolduğumdan kesinlikle emindim.
Yaşam alanından iyice uzaklaşmış olduğumu farketmem uzun sürmedi. Sokağın iki kenarında uzanan kapılar kalın zincirle bağlanmıştı. Kulübeden bozma depoların arasında dolaşarak yönümü bulmaya çalışıyordum. İki adet son derece yapılı adam olduğum sokağa saptığında nefesimi tutarak bedenimi duvara yapıştırdım. Onlara bakmak üzere kafamı çevirdiğim sırada loş sokak lambası en öndekinin yüzüne vurdu ve farkındalık kanımın donmasına neden oldu. Kulübede bize saldıran Ligefr askerlerinin ta kendisiydi!
Adamlar bana adım adım yaklaşırken kaçacak bir yer aradım ama kahretsin ki yakalanmadan sokaktan çıkabilmem mümkün değildi. Elbisenin altından tılsımı kavradım ve işler rayından çıkmadan önce olanca kuvvetle sokağın gerisine koşmayı düşündüm. Yeterince hızlı olabilirsem buradan sağ çıkabilirdim. Duvardan destek almak üzere ellerimi arkaya attığımda bir el ağzımı sıkıca kavradı beni olduğum yere sabitledi. Dirensemde bir santim bile hareket edemedim. Beni yarı sürükler bir şekilde az gerideki deponun yarı açık kapısından içeri soktu. Daha ne olduğunu anlayamadan bedenim deponun duvarına yapışmıştı bile. Bir el ağzımı sıkıca kapatmıyor olsa da şaşkınlıktan konuşamayacak haldeydim.
Andre'nin öfkeden deliye dönmüş gözleri benimkilere sabitlenmişti. Adamlar varlığımızdan tamamen habersiz bir şekilde yavaşça geçip sokaktan ayrılana kadar ne bakışlarını ne elini üzerimden çekmedi.
"Burada ne yaptığını sanıyorsun?" dedi kontrol etmekte zorlandığı bir sesle. Farkedilmemek için özel bir dikkat harcıyordu.
Öyle savunmasız yakalanmıştım ki bir an ne diyeceğimi bilemedim. "Seni takip ettim." dedim anlık bir kararsızlığın ardından.
"O kadarını anladım." derken gözleri kısılmıştı. "Neden beni takip ediyorsun?" Kelimenin tam anlamıyla burnundan soluyordu.
"B-ben... Ben sandım ki,"
"Ne sandın?" dedi Andre delici bakışlarıyla yüzümde bir cevap arayarak.
"Sen Eva ile çıkınca sandım ki," O an gözlerim deponun içinde Eva'yı aradı.
Andre ne yaptığımı farkedince gözlerinden gerçek bir şaşkınlık geçti. "Kıskandığın için mi beni takip ettin?"
Baştan aşağı kıpkırmızı olmuştum. "Nerede o?" diyiverdim ansızın.
Andre kafasını eğip kısık sesle bir küfür etti. "Lanet olsun Liya," Kafasını kaldırdığında öfkesi bir an için dağılmış gibi göründü. Üzerimdekilere baktı ve düşünmeden üstündeki kazağı çıkarıp başımdan aşağı geçirdi. Üstünde yalnızca ince bir tshirt ile kalmıştı. Bir eliyle sıkıca kolumu kavradı ve beni deponun içine doğru çekerken kararlı şekilde yürümeye başladı. "Beni takip et ve sakın sesini çıkarma."
Deponun arkasında ufak kapıyı ses çıkarmamaya gayret ederek yerinden oynattı. Burada ne aradığımızı bilmeden sessizce onu takip ettim. Sokağın köşesinde deponun üzerine uzanan yaklaşık iki metre boyundaki merdivenin altında durduk. İki eliyle belimden kavradı ve merdivene yetişebilmem için beni kaldırdı. Merdivenden kendimi deponun üzerindeki tozlu alana çektim. Andre hemen arkamdan gelirken yerdeki ıvır zıvıra basmamaya çalışarak ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
Fantasi...Düşmanların dostlara, dostların ise düşmanlara dönüştüğü bir dünyada büyüleyici bir aşkın hikayesi... "Yalan söylüyorsun." "Öyle mi?" Bunu bir meydan okuması olarak görmesini istemiyordum ama yine de yüzümü çevirmedim. "Sana ait olmayan şeyleri...