Kanser

80.7K 2.2K 83
                                    

Selamlarr.Öncelikle size çok teşekkür ederim.Çünkü hikayeyi çok fazla okuyorsunuz ki buda beğendiğinizi gösterir.Tabi benim açımdan :).Eğer böyle devam ederse sık sık yazacağım.Beni asıl mutlu eden şey ise okuyucunun az olduğu halde son bölümlerin büyük bir sıklıkla okunması.Sizlere tekrar teşekkür ediyorum ve yeni bölümle karşınızdayım.

Can'la konuştuktan sonra içeri geçtik.Azra ayrı bir koltukta,Arda ayrı bir koltukta oturuyordu.Ve etrafa büyük bir sessizlik hakimdi.Bu sıkıcı sessizliği bozan Can oldu.
"Gençler eşyalarınızı yerleştirdiniz mi?"
"Ben yerleştirdim"
"Ben de"
Bunlar yine kavga etmiş demek ki.
"Aaa bu ne ya içiniz ölmüş sizin.Hadi Can çalıştır arabayı.Al şunu da tak"
Diyerek akşam içine birsürü şarkı doldurduğum flashı Can'a uzattım.oda flashı aldı ve sürücü koltuğuna geçti.Bende Canın yanında ki tek kişilik koltuğa oturdum.Radyonun düğmesine bastım ve hepimiz şaşkın şaşkın birbirimize baktık.Çünkü şuan da Earned It (Medyada) çalıyordu.Ama yine de hiç birimiz bozuntuya verme...
"Gençler bu Grinin Elli Tonu'nun şarkısı değil mi yaw"
Diye lafa atladı Arda.Hepimiz aynı anda gülmeye başladık.
"Bu flash kimin la"
"Arda sus artık"
"Aman be tamam"
Diye atarlandı Arda.
"Ee şimdi nereye gidiyoruz?"
"Öncelikle ormanlık bir alana gidip kahvaltımızı yapalım.Sonra yola devam ederiz"
"İyi tamam."
Önümüzdeki bir saat boyunca biz Can'la konuştuk.Azra ve Arda ise bizi dinledi.En sonunda dayanamayıp arkamı döndüm
"Allah aşkına biraz konuşun ya."
"Benim konuşacak bir şeyim yok."
"Benim de"
"Bakın şuan da çocukluk ediyorsunuz."
"Ne yapmamı bekliyorsun Eylül?Beni terkeden bir şerefsizle konuşmamı mı?"
"Bana bak sen bana şerefsiz diyemezsin!"
"Eğer öyle olmasaydın demezdim"
"İğir iyli ilmisiydin dimizdim.Sana kaç kere açıklama yaptım farkunda mısın?"
"Sono koç koro oçoklomo yoptom forkondo moson?"
"Bana bakın yeter.İyiçe çocuklaştınız.Şimdi inin arabadan ve güzel bir yer bakın kendinize."
Can'ın sözüyle Arda ve Azra arabadan indiler.Ben de tam inecektim ki kolumdan tuttu
"Eylül sen eşyalar için yardım et"
"Tamam.Arkadayım ben"
Diyip karavanın arkasından eşyaları indirmeye başladım.Elim kolum dolu merdivenden inmeye çalışırken ayağım takılıyordu.Tam düşecekken Can beni tuttu.
"Ahh çok pardon.Sakarlığım işte"
"Önemli değil bir şeyin var mı?"
"Yok.Yok galiba neyse hadi şunları taşıyalım"
Diyip elimdekileri gösterdim.Yavaş yavaş Arda'ların arkasından yürümeye başladım.Biraz daha ilerlediğimde düzlük aynı zamanda yeşillik dolu bir alanda durmuş olduklarını gördüm.Yanlarına ilerleyip
"Burası gayet güzelmiş.Hadi pikeyi serelim"
Elimdeki pikenin bir ucunu Azra'ya attım ve yavaşça yere serdik.Arda da elindekileri pikeye bıraktı ve bir kaç metre ötedeki Can'a yardım etmek için yanımızdan ayrıldı.Ve o gider gitmez Azra konuşmaya başladı
"Ya niye beni onunla gönderdiniz ki?"
"Azra çok büyütüyosun.Aynı çocuk gibisiniz"
"Onun bana yaptıklarından sonra benden olgunluk bekleyemezsiniz"
"Sen hep böyle davranırsan da elindeki fırsatı kaybedersin"
Sözümü bitirdiğim anda Can ve Arda yanımıza geldi.
"Ne o yine benden konuşuyo dimi?"
"Off Arda yeter.Hadi oturun şuraya"
Arda'yı susturduktan sonra sofrayı hazırlamaya başladık.Yuh be Nutellasına kadar almışlar.Benim elimde Nutella'yı gören Azra hemen üzerime atladı ve Nutella'yı kaptı.Can Azra'ya şaşkın şaşkın bakıyordu.
"Nedir sizdeki bu Nutella aşkı?"
"Biz kızlar çikolatayı çok severiz.Bunların başında da Nutella gelir.Bazen pijama partisinde yeriz,bazen de sevgilimizle sorunlar yaşadığımız zaman."
"Hmm.Yani şuan bir pijama partisinde olmadığımıza göre.."
"Aynen öyle"
Can durumu anlamış bir şekilde başını sallarken Arda da salak salak etrafa bakınıyordu.Bizde Azra ile hele şükür kahvaltıyı hazırlamaya başladık.Domates,peynir,salam..derken kahvaltı hazırdı.Ardaysa özellikle Azra'nın yaptığı şeyleri yemiyordu.Hatta peyniri Azra kestiği için peynirin ucundan ucundan alıyordu.Artık dayanamadım ve
"Arda şu kahvaltını doğru düzgün eder misin"
"Off"
Dedi ve peynirden koca bir parça alarak ağzına attı.Memnun bir şekilde gülümsedim ve kahvaltıya devam ettik.
"Kızlar buraya yakın bir yere nehir gibi bir şey varmış.Gidelim mi?"
"Benim yanımda mayom yok"
"Olsun böyle girin"
"Bence sadece bir bakıp gelelim. Girmesek te olur"
Diye lafa atladı Arda.
"Bence de girmeyelim"
"İyi tamam o zaman hadi toplayalım şurasını da,bir bakınalım."
Hızlı bir şekilde sofrayı topladık ve yavaşça ilerlemeye başladık.Sonunda nehir gibi bir yer gördüğümüzde adımlarımızı hızlandırdık.
"Vay canına burası harika"
"Bence de"
"Katılıyorum"
"Aynen"
"Can sen zaten burayı bilmiyor muydun?"
"Hayır sadece haritadan gördüm Eylül.Bu kadar güzel olabileceğini düşünmemiştim"
(Nehir medyada)
"Her neyse bence artık gidelim.Nehire girsekte çok zaman kaybedermişiz zaten"
Diye devam etti Can.Bizde onun sözüne uyup karavana ilerlemeye başladık.Kahvaltılık malzemelerini karavana getirdik ve yerleştirdik.Sonra da yola devam ettik.

º•º•º•º•º•º•º•º•

Biz yolda sakin bir şekilde ilerlerken Can'ın telefonu çaldı.Derin bir of çekti ve telefonu açtı.
"Efendim Yeliz"
".."
"Evet noldu?"
".."
"Saçmalama git başka birini çağır"
".."
"Yeliz ben Trabzon'a gidiyorum"
".."
"Arda da gelemez.Benimle birlikte"
".."
"Bir taksi çağırıp hastaneye git.Görüşürüz"
Arda lafa atladı.
"Ne istiyormuş gene"
"Ayağı burkulmuş gelip bakabilir misin diyo"
"Beni niye karıştırdı işe?"
"Sence?"
Arda sustu ve önüne döndü.Bu sefer hepimizde moraller bozuktu.Etraf sessizliğe bürünmüştü.Ve bu sessizliği bozan benim telefonum oldu.Ekrana baktığımda arayanın abim olduğunu gördüm.
-Efendim abi
-Eylül neredesin
-Arabadayım abi noldu?
-Annem merdivenlerden düşmüş.Ayağı kırılmış.
-Nee!nasıl olmuş?
-Yerleri silerken düşmüş.Ama asıl kötü olan şey o değil.
-Ne abi söylesene.
-Annem kansermiş.
O sırada dünya benim için durdu.Belki çok klişe olacak ama telefonda elimden düştü.Beynim uyuşuyor,kulaklarım uğulduyordu.Azra bana deli gibi bağırıyordu.Ama ben uğultudan başka bir şey duymuyordum.Gözlerimi karşımdaki tezgaha dikmiş öylece bakıyordum.İnanamıyorum.Bu tür olaylar sadece televizyonlarda olur sanıyordum.Ama olmuştu hemde benim anneme.Artık hiçbir şey düşünemiyordum.Sonunda bana atılan sert bir tokatla kendime geldim.Gözlerimi etrafımda gezdirdiğimde Azra ağlıyordu,Can karşımda diz çökmüş oturuyordu Arda ise elinde telefonla bir oraya bir buraya dolaşıyordu.İşte o zaman kendime geldim ve gözümden bir damla yaş aktı.Karşımda oturan Can ayağa kalktı onun yerine Azra geçti ve bana sıkı bir şekilde sarıldı.İşte o zaman daha çok ağlamaya başladım.Durmak istiyordum ama yapamıyordum.Sanki biri kalbimi eline almış sıkıyordu.Canım o kadar yanıyordu ki.Kendimi durduramıyordum.Yardıma ihtiyacım vardı.Azra bunu anlamış olacak ki benden ayrılıp bana yine bir tokat attı.Başımı tepemde dikilen Arda'ya çevirdim.
"A..annem nasılmış?"
"Şimdilik bir şey söyleyemiyorlar.Yoğun bakımdaymış.Abinde seni üzmemek için söyleyememiş"
"Neyi?"
".."
"Söylesene Arda!"
"Annen beyin kanaması geçirmiş"
"N..ne?"
".."
"Lütfen biri bana bunun şaka olduğunu söylesin"
Diyip Arda'nın yakasına yapıştım.Ve göğsüne vurmaya başladım.
"Söylesene..Arda söyle..şaka de Arda...şaka de"
Arda nazikçe kollarımı tuttu ve beni ittirdi.
"B..ben üzgünüm"
Ben kendimi iyice salmışken Can gelip beni kolllarımdan tuttu ve bana sarıldı.
"Geçecek Eylül.Hepsi geçecek"
"Hayır.Hayır"
"Bana bak"
Diyip çenemi tuttu ve başımı yukarı kaldırdı.
"Her şey güzel olacak.Tekrarla"
"Hayır hiçbir şey güzel olmayacak"
"Her şey güzel olacak.Tekrarla"
"Hayır olmayacak"
"Eylül!Her şey güzel olacak.Tekrarla!"
"Her şey..Güzel olacak"
"Evet her şey çok güzel olacak.Ama şimdi geri dönmeliyiz ve annene gitmeliyiz.Tamam mı?"
"Tamam"
İşte başlıyoruz.

PatronumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin