Sonunda İzmir'e döndük.Ve geldiğimiz gibi hastaneye gittik.Annem hala yoğun bakımdaydı.Abim ortalarda görünmüyordu.Bu olay onu da çok yıkmış olacak ki işe bile gitmemiş.Biz yoğun bakımın önünde beklerken içeriden doktor çıktı.Ve bizde tepki olarak yanına koştuk.
"Doktor bey annemin durumu nasıl?"
"Sakin olun hanımefendi anneniz şimdilik iyi.Kolunu kırması da sizin için iyi olmuş."
"Nasıl iyi olmuş ya!!"
"Durun yanlış anlamayın.Eğer anneniz kolunu kırıp hastaneye gelmeseydi,kanser teşhiside konulamayacaktı."
"Off.Peki ne kanseri annem"
"Kan kanseri.Genelde çocuklarda görülür ama büyüklerde de görülme olasılığı var."
"Anlıyorum.Peki şimdi nasıl?"
"Kanser daha ilk evrede olduğu için şanslıyız.Annenizi tedavi için bir süre özel bir hastanede tutacağız.Malum devlet hastanesinde çok imkan yok."
"İyi de bizim de özel hastane için maddi imkanımız yok"
Dedim kısık sesle.Bir tek Can duymuş olacak ki
"Peki sağlık sigortası karşılamayacak mı?"
Dedi.
"SSK sadece %10'nu karşılıyor.Geri kalanını siz ödüyorsunuz"
"Peki eğer ödeyemezsek.Yani imkanlarımız el vermezse?"
"Malesef.."
İşte o an yıkılmıştım.Her şey paraydı bu hayatta.Paramız yok diye bir insan ölüyordu.Ya da ölecekti.Duvarın kenarına çöküp ağlamaya başladım.Bir yandan da sayıklıyordum.
"Annem..annem ölemez..hayır bu imkansız..annem ölemez"
Azra bir köşeye çekilmiş ağlıyordu.Can bir oraya bir buraya gidiyordu.Arda ise yanıma gelmiş beni sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Bana bak Eylül.Şaçmalamayı kes tamam mı?Annen ölmeyecek.Sen güçlü bir kızsın.Ve eğer sen güçlü olursan annende senden güç alır.Ayrıca para konusunu dert etme.Biz hallederiz onu tamam mı?"
Başımı kaldırıp gözlerimi Arda'nın gözlerine diktim.
"Kusura bakma ama sizden para dilenecek kadar çaresiz değilim.Zaten bu utanç verici bir şey"
Sonlara doğru sesim kısılmıştı.Can bey söylediklerimi duymuş olacak ki
"Eylül sen iyice saçmalamaya başladın.Biz seni sevdiğimiz için yardım etmek istiyoruz.Ayrıca bu konuda bir itiraz daha istemiyorum."
"Ama.."
"Eylül bunu Can olarak değil.Can Bey olarak söylüyorum.Anlaşıldı mı?"
"Evet Can bey."
"Güzel şimdi Azra'yla eve gidip biraz dinlenin.Biz de annenin hastane işlemlerini halledelim."
"Tamam."
Dedim ve Azra'yla beraber eve gitmek için yola çıktık.
"Azra annem iyi olacak dimi?"
"Tabi ki iyi olacak birtanem.Sakın kötü düşünme tamam mı?"
"İyi ki varsın Azra"
"Sende iyi ki varsın canım"
"Abim nerede acaba?Arasam mı?"
Azra bana herhalde der gibi bir bakış attı.Bende telefonumu çıkarıp abimi aradım.
-Efendim
Abimin sesi çok kötü geliyordu.İnsanın içini acıtacak kadar kötü.Şuan ağlayabilirdim ama güçlü kalmam lazımdı.Bunun için gözyaşlarımı geri gönderip konuşmaya başladım.
-Nasılsın abi?
-İyiyim güzelim sen
-İyiyim abi
Bu kadardı işte sadece iyiydik.Ya da birbirimize iyi hissettirmek için böyle söylüyorduk.Aslında ikimizde berbat hissediyorduk.Aramızda ki büyük sessizliği bozan abim oldu.
-A..annem nasıl?
-İyi annem.Çok iyi.
-Eylül bana yalan söyleme lütfen.
-Hayır abi gerçekten doğru.Annem iyi.Birazdan başka bir hastaneye geçiş yapacaklar
-Yapacaklar derken?
-Eve gelince anlatırım abi
Dedim ve bir şey söylemesine fırsat bırakmadan telefonu kapadım.Zaten biraz sonra eve varacaktık.◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆
"Ne demek Can bey ödeyecek.Biz bu heriflerden para dilenecek hale mi geldik lan!"
"Abi öyle deme lütfen.Bak başta bende itiraz ettim ama.."
"Ama ne Eylül?Ama ne?"
"Abi lütfen yapma.Annem iyileşsin öderiz parasını"
"Nasıl ödeyeceksin Eylül? Aldığımız üç beş kuruş.."
Abimin sözünü kesen kapının zili olmuştu.Şuan gelen kişiye sonsuz teşekkür etmek istiyorum çünkü abimin sözünün nereye gideceğini biliyordum ama ne cevap vereceğimi bilmiyordum.Kafamı kapıya döndürdüğümde Can ve Arda'nın gelmiş olduğunu gördüm.Kapıyı açtığım gibi abim Can'ın üstüne yürümeye başladı.Burda olduğunu yeni farkettiğim Azra ve ben abimin önüne geçmeye çalıştık.Ama nafile.
"Abi dur.Abi lütfen"
Şuan kendimi töre filmlerinde sevdiği adam için kendini yırtan kadınlar gibi hissediyorum.Can ise gayet sakin olacakları bekliyordu.
"Bana bak Can mısın nesin biz senin hiçbir şeyini istemiyoruz tamam mı?"
"Bakın biz sadece size yardım etmek istiyo.."
"Etmeyin lan.Bugüne kadar başıma ne geldiyse zenginler yüzünden geldi."
"Abii!!"
"Ne var Eylül yalan mı?"
"Abi düzgün konuş"
"Off Eylül çıkta şu herifin yüzünü gözünü dağıtayım"
Dedi ve beni itti.O kadar sert itmişti ki başım orta sehpanın köşesine çarptı.Gözlerim yavaşça kararırken duyduğum son şey Azra'nın "Eylül!" diye bağırmasıydı.□■□■□■□■□■□
Gözlerimi açtığımda yanımda Arda ve Azra vardı.Uyandığımı gören Azra yanıma geldi.
"Canım benim iyi misin?"
"İyiyim.Bana biraz su verir misiniz?"
Azra yanımda ki masadan bana bir bardak suyu uzattı.
"Teşekkür ederim"
"Nasıl hissediyorsun?"
"Bilmiyorum.Abim nerede?"
"Can'la konuşmaya gitti"
"Nee!Nasıl onu bırakırsınız.Ya Can'a bir şey yaparsa.Zaten başıma yeterince bela açtı."
"Merak etme biz Arda'yla abini ikna ettik.Özür dilemeye gitti."
İçimden rahatlamanın verdiği etkiyle büyük bir oh çektim.
"Peki şimdi neredeler?"
"Kapının dışında"
"Azracım soruları tek tek mi sormam gerekiyor?"
"Pardon Eylül.Sen şimdi kapının dışında ne yapıyorlar diyeceksin dimi?"
Güldüm ve başımı olumlu anlamda salladım.
"Abin kendini suçlu hissettiği için dışarıda ama Can'ı bilemem"
"Çağırsanıza"
Azra soru sorar gibi bakınca
"İkisini de"
Diye cevap verdim.Azra kapıya gitti ve bir şeyler mırıldanıp abimle Can'ı içeri aldı.Abim benden başka her yere bakıyordu.Can ise sadece başıma.
"Abi?"
"..."
"Abiii?"
"Ahh pekala özür dilerim"
Dedi mahçup bir şekilde.Bende sırıttım ve kollarımı açarak bana sarılmasını işaret ettim.Hızlı adımlarla yanıma geldi ve beni kaslı kollarıyla boğdu.Bir süre sonra nefes alamayınca bağırmak zorunda kaldım.
"Abi yeter ölüyorum"
"Ahh pardon güzelim"
Abim sözünü bitirdiği anda Can lafa girdi.
"Nasılsın Eylül?Bir sorun var mı?"
"Yok Can.Yani Can bey"
Ay ben ne güzel pot kırdım öyle yaa.Salak kafam.Abim ona Bey dediğimi sanıyor.O yüzden şu anda bana gözlerini pörtletmiş bir şekilde bakıyor.Azra da gerginliği fark etmiş olacak ki
"Eee şey çay isteyen var mı?"
"Aa evet ben isterim sende istersin dimi Kaan hadi biz çay içelim."
Diye devam etti Arda.Bir ara Azra ve Arda'ya teşekkür etmem gerektiğini belleğime kazıdım.Hepsi odadan çıkınca Can gelip yanıma oturdu.
"Vay be iyi pot kırdın.Hep yapar mısın?"
"Özür dilerim"
"Ne için?"
"Hem pot kırdığım için hem de abim adına"
"Birincisi pot kırman o kadar da önemli değil.İkincisi biz abinle o konuyu hallettik."
"Nasıl hallettiniz?"
"Biraz duygu sömürüsü yaptım.Abin inatçı olduğu kadar da duygusal bir insanmış"
"Ne yani ağladı mı?"
"Hayır ama gözleri doldu diyebiliriz"
"Daha önce abimi hiç ağlarken görmemiştim.Bu arada işe ne zaman gelmem gerekiyor?"
"Doktor 4 gün rapor verdi.Sen evde yatıp dinleneceksin bende kendi başımın çaresine bakacağım"
"Aa olur mu hiç öyle şey canım ben size günlük programınızı mail olarak atarım."
"Sen çalışmadan duramaz mısın?"
"Can bey emin olun bu hayatta benden daha tembelini göremezsiniz ama bu paraya gerçekten ihtiyacım var."
Ve öyleydi ev alma planım tamamen suya düşmüştü.Şuan ilk hedefim annemin hastane masraflarıydı.
"Merak etme raporlu olduğun için maaşın tam ödenecek"
"Olsun ben yine de size mail gönderirim."
"Tamam nasıl istiyorsan."
Konuşmamız bittiğinde içeri bizimkiler girdi.Arda'nın elinde bir kartondan bardak vardı.Onu da Can'a uzattı.Arda'ya masum masum baktım ama işe yaramadı.
"Kusura bakma Eylül sana şimdilik çay yok"
"Off.Peki ne zaman çıkacağım ben burdan?"
"Yarım saate çıkabilirmişsin.Biz çıkalımda sen hazırlan"
Arda,Can ve abim odadan çıktıktan sonra Azra da yardım etmek için yanıma geldi.Hadi bakalım eve gidiyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patronum
ChickLitTüm umutlar tükenmişken en yakın arkadaşı sayesinde tekrar iş bulan,ve aşkın o tatlı duygusunu hissetmeye çalışan bir kızın hikayesi.. Bir patron ve sekreterinin maceralı ve bir o kadar da romantik aşkını bir de bu hikayeden dinleyin.