"Kaç turdur koşuyoruz saya bildin mi?" diye sordum nefes nefese.
"Ay yok. 50 olmuş mudur?"
"Oha Ecem, abartmanın da bir adabı var. Bokunu çıkartma istersen."
Bana yorulduğunu belli edercesine iç çekti ve temposunu bozmadan koşmaya devam etti.
Gerçekten kaç tur attığımızı sayamayacak duruma gelmiştik. İlk dersten bizi bu kadar yormaması gerekirdi aslında, bu neyin atarıydı şimdi?
"Tamam arkadaşlar. Geç gelen iki arkadaşınız dışında bu turu bitiren bıraka bilir."
Ecemin "Kaltak" diye mırıldandığını duyar gibi oldum. Benim edeceğim küfürde kaltak kelimesi bunun yanında çok edepli dururdu.
"Sizler bir tur daha koşun. Bir daha geç kalmazsınız" diyerek elindeki dosya ile sandalyesine oturdu.
Ecemle aynı tempoda koşmamıza rağmen ikimizinde birbirimizle konuşacak takatimiz yoktu. Durup bir su içmek bile yasaktı. 'Önce turlarınız bitsin ondan sonra içe bilirsiniz' demişti daha biz koşmaya başlamadan.
Biz son turu koşarken herkesin elinde su şişesi ile soyunma odalarına dağınık bir şekilde gittiklerini görebiliyordum.
Ecem iyice yavaşlamaya başladı. Son tur olduğunu duyunca iyice adımlarının temposu değişiyordu. Ben turumu tamamlamadan koşu yolundan çıktım. Su şişemi elime aldım ve kana kana içtim. Benim turu bıraktığımı gören Ecem de hiç durur mu. Hemen peşime oda geldi ve kendini adeta yere attı.
"Kızlar siz turlarınızı bitirdiniz mi?"
"Valla ben yarıda bıraktım. Bir daha ki derse diğer yarısını tamamlarım" dedim hiç istifimi bozmadan.
Cevap beklediğimden değil ama beni galeye alıp cevap vermemesi sinirlerimi bozmadı da değil doğrusu.
"Yeni öğrenciler yetmiyormuş gibi birde başımıza şu kaltak çıktı" dedi Ecem yattığı yerden.
Gülümsedim. Hızla ayağa kalktım ve Ecemi de kaldırdım. "Çok söylenme, duş alıp hemen çıkalım buradan. Kurt gibi açıktım."
Ecemin dudaklarını emdiğini göre biliyordum. "Ay bende."
Kolumu koluna kenetledim ve hızlı adımla soyunma odasının içindeki gizli duş odasına doğru yol aldık.
Almaz olaydık. Kapıda Altarın vücuduna terden yapışmış olan atletiyle birde yüzündeki terleri sildiğini görünce tiksinmekten kendimi alamadım.
"Tipik erkek davranışı" diye mırıldandı Ecem.
Altar bunu duymuş olacak ki gözleri bize kaydı, güldü, terli atletiyle yüzünü silmeye devam etti ve hiç istifini bozmadan atletini tekrar indirdi. Gerçi atletin terli olması bu yaşta bu vücudu nasıl yaptığını merak etmeme neden oluyordu ama böyle bir aptallık yapıp sormaya niyetli değilim tabi.
Benim için geldiğini bilmeme rağmen onu yok sayıp soyunma odasına doğru yöneldim.
"Hey, dursana" diye kolumu tuttu.
Ecem bizi hiç takmadan soyunma odasına girdi ve kapıyı ardından kapattı.
Bütün vücudumla Altara döndüm. Fosforlu turuncu atletim terden su olmuştu ama asıl komik olan bende onda durduğu gibi sexy durmamasıydı.
"Efendim?"
"Özür kutumu çöpte buldum."
Ne yani özür filan mı bekliyor bu şimdi benden? "Eeeee?"
"Neden?"
"Sana hesap vermek zorunda olduğumu hiç sanmıyorum."
Dudağının sol tarafını hafiften yukarı kaldırarak gülümsedi. "Özür şeklimi mi beğenmedin?"
"Gofretler dışında. Evet zerre kadar beğenmedim."
"Neden?"
Bu herif kesinlikle az ve öz konuşanlardandı.
Kaşlarımı kaldırdım. Vücudumun bütün ağırlığını sağ ayağıma verdim. "Nedenini gerçekten bilmiyor musun?"
"Hayır."
"O zaman sen tam bir aptalsın" diyerek arkamı döndüm. Tam soyunma odasına girecektim ki tekrar kolumu tuttu.
"Hey hey hey nereye?"
Kolumu saniyesinde geri çektim. Altara en tiksinç bakışımı attım ve ondan bir adım uzaklaştım. O ise suratıma şaşırmış bir şekilde bön bön bakıyordu.
Uzun bir iç çektim. "Çok kabaydı mektubun. Üstelik benim senin gibi tiplerle hiç işim olmaz."
Suratını ekşitti. "Ne varmış ki benim tipimde? Gayet giderim var yani."
Güldüm. "Sorma. Koridorlarda çıplak gezende bendim dimi?" dedim onunla dalga geçerek.
"Çıplak değildim bir kere, kalçamda havlu sarılıydı."
Gözlerimi devirerek "Bel altı havlunda her yerini kapatıyordu zaten'' dedim.
"En değerli yerimi kapatıyordu daha ne istiyorsun?" durakladı. "Yoksa ona damı göz diktin?" Gülerek "Seni gidi seniiii" dedi bana. Bana. Bildiğiniz bunu resmen bana demişti. Bu oğlan tam bir şakaydı ya.
"Ben almayayım, sağol. Beni rahat bırakman için özürünü kabul ediyorum. Gofretler için sağol ve eeee, evet. Konuşacak başka bir şeyimiz kalmadıysa bay bay" dedim ve bu sefer beni durdurmasına izin vermeden soyunma odasına girdiğim gibi Ecemle çarpıştık.
"Seni Oruspu. Kapımı dinliyordun sen?"
"Töbe" diyerek geri geri yürüdü.
"Aşk olsun kanka ya" diyerek dolabıma yürüdüm. Kızların hepsi duş odasında olmalıydılar soyunma odasının boş olduğuna göre.
"Niye tersledin çocuğu."
Eceme baktım. "Cidden bu soruyu soruyor musun?"
"Evet, neden sormayayım ki çocuğu çıplak gördüğün için mi?"
"ECEM" diye çığlık attım resmen. "Ben kimseyi çıplak görmedim."
"Yalan söyleme seni duydum çocuğu çıplak görmüşsün işte" diye diretti.
"Her şeyi amma da götünden anlamaya meraklısın ha" diyerek havlumu kaptığım gibi duş odasına gittim.
***
"Kız. Çocuk çok tatlı aslında ya, bakma bu salak hoşlanmadı ondan. Ben olsam balıklama dalardım."
"Off Ecem yaa" diye söylendim yine. Dersler bittiğinden beri Sevime anlatmadığı detay kalmamıştı. "Şurada iki dakika kampüste oturalım dedik dimi."
Ecem beni hiç takmadan Sevime anlatmaya devam etti. "Ama sana diyorum ya çocuk bir için su." Döndü bana öldürücü bir bakış attı ve "üstelik onu çıplak görmüş."
Kıçımı yaslandığım ağaçtan hafif kaydırarak yeşilliğe bıraktım kendimi sırt üstü.
Sevimde başını göbeğime yasladı. "Anlat bakalım bu çıplak görme olayı nedir?"
İç çektim. "Ya ben onu çıplak filan görmedim, Plan yaptığımız gün şifreyi almak için babamın yanına gittim ya. Oradan gelirken koridorda belinde havlu ile geçiyordu, öyle yani. Çıplaklık filan yok ortada."
"Ama ona öyle dedin" diye diretti Ecem.
"Bir daha çıplak kelimesini duyarsam intihar edicem ama."
"Sera?"
Nefes al. Nefes ver. "Efendim, Ecem."
"Kabul et ama, boyu pozu her şeyi yerli yerinde" durakladı "ve yakışıklı" diyerek cümlesini bitirdi.
Ecemin suratında ki ifadeyi hayal etmek o kadarda zor değildi aslında. "Devede de boy var canım," diye başladım cümleme. Azıcık duraklamamın ardından sonunda sesli harflerle "ama bir konuda haklı olabilirsin" diye kabul ettim. "Allah var yakışıklı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ajan Akademisi (TAMAMLANDI)
Teen Fictionİki Ajan akademisinin bazı nedenlerden dolayı birleşmesi ile öğrencilerin bütün düzeni alt üst olur. Kavgalar çoğalır ve rekabetler artar. Bunun yanında birde, aşk karmaşası ve kıskançlıklar da ortaya çıkınca, bütün sırlar ortaya dökülür...