Seviye tespit haftasınınıda başarı ile geçmiştim. Üçüncü sınıflarda ikinci kademede yer alsamda ben bu puanlamamdan oldukça mutluydum. Ders programımda da iki-üç ders dışında fazla da bir değişiklik olmamıştı.
Dolabıma vardığımda sabahki ilk derslerimin kitaplarını geri koydum ve 3-4 sıralamadaki dersime baktığımda bakmamış olmayı diledim.
-Doğada yaşam.
Tuncay ile muhattap olmamı istedikleri ders, aslında bazı ders saatlerinin değişilmesi ile belki bizde ayrı sınıflara düşmüştük, olamaz mı? Bal gibi de ola bilirdi işte. Ay hadi inşaallah ayrı sınıflara düşmüşüzdür, başkasının sevgilisine göz dikip milleti birbirinden ayırmak hiçte bana göre değildi.
"Busecik" diye bir ses duydum kulağımın dibinde. Bir hışım arkamı dönüp Alara ile yüz yüze gelince hangi ara tuttuğumun farkına bile varmadığım nefesimi geri bıraktım. "Hey sen iyi misin?" diye sordu bana bir adım daha yaklaşıp yüzümü inceleyerek.
"İyiyim neden ki?" diye sordum tereddütle.
"Yüzün solmuş, rengin atmış ve sanki hafiften bir tedirginlik sezdim sende." Arkadaşlar neden her zaman birbirlerini bu kadar iyi tanımak zorundaydı ki? Bir şeyi de anlamayı verse olmazdı herhalde.
"Yok ben sadece" dedikten sonra etrafıma kaçamak bir bakış attım ve en alçak sesimle "Tuncay ile aynı dersim varda" dedim.
Alara'nın yüzünde oluşan gülümsemeyi göre biliyordum. "Hadi ama sen bunu başarırsın" dedi beni teşvik edercesine.
"Nasıl başaracağımı bile bilmiyorum" deyiverdim tereddütle. "Seralara tamam dedim ama ben onlar gibi sırf inat uğruna milleti ayartamamki, bu benim yapımda yok."
"Çok güzelsin bir kızsın sen" dediğinde iyice umutsuzluğa kapılmaya başlıyordum, hangi arkadaş en yakın dostuna çirkinsin derdi ki. "Sürekli onunla göz teması kur ve o da sana baktığına hemen kafanı geri çevir, ona otura bildiğin kadar yakın otur ve ne bileyim işte kolunla yanlışlıkla çarpıyormuş gibi filan yap."
Zil sesi çaldığı gibi sanki bir şey görebilecekmiş gibi boş boş tavana baktım. "Peki" diye geveledim ağzımda. "Dediklerini uygulayacağım" Çantamı filan hızla o dersin kitapları ile doldurdum ve dolabımı kapatıp Alara ile vedalaştık ve ikimizde ayrı katlara çıktık.
Son basamağı da çıktığım gibi tam sınıfımın nerede olduğuna bakacaktım ki birisinin bana "Çekil şuradan" diyerek beni hafiften yana doğru ittirdiğini hissettim ve dönüp ona bakıyordum ki kızıl saçlı bir kız aşağıya doğru koşar adımlarla indi. Ben kızın Açelya olduğunu anladığım an şaşkınlıkla bakarken bu sefer başka biri bana arkadan çarptı ve benim dengemi kaybetmemi sağlayıp bir kaç merdiven aşağıya doğru dizlerimin üstüne düşmeme neden oldu. Birinin hemen göğüslerimin altından beni tuttuğunu hissedince -artık kim tutuyorsa, eğer o tutmasaydı büyük ihtimal bütün merdivenleri aşağıya doğru yuvarlanacağım gerçeği ile yüz yüze geldim.
"Hey canın acıdı mı kusuruma bakma, sen birden karşıma çıkınca" dediğinde ellerini hiç göğüsümün hizasından ayırmadan bu sefer önüme doğru geldi ve yüz yüze geldik.
'Tunca?' ismi dudaklarımın ucuna kadar geldi fakat çıkmadı. Asker tıraşı denecek kadar kısa kesilmiş sarı saçları ve renkli gözleri beni baştan ayağı süzüyordu. Öyle hoşlanma süzüşü değildi bu, daha çok bir yerimin kanayıp kanamadığına veya kırılıp kırılmadığına baktığını belli eden bir süzüştü.
"Konuşamıyor musun? Şokta filan mısın, seni hemen revire götürmemi ister misin?"
Kader gerçekten ona oyun oynamamı istiyor muydu? Ben ona bunu yapmaktan çekinirken ve bu durumun neresinden cayarsam kardayım diye düşünürken gelip o benimi bulmuştu yani? Yok yok, hayat bile onun bu cezayı hak ettiğini düşünüyor gibiydi, yoksa bu kadar çabuk karşılaşamazdık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ajan Akademisi (TAMAMLANDI)
Подростковая литератураİki Ajan akademisinin bazı nedenlerden dolayı birleşmesi ile öğrencilerin bütün düzeni alt üst olur. Kavgalar çoğalır ve rekabetler artar. Bunun yanında birde, aşk karmaşası ve kıskançlıklar da ortaya çıkınca, bütün sırlar ortaya dökülür...